The Washington Post gazetesinin başyazısında, kendi bakanlığının insan hakları raporuna rağmen, Clinton'ın, AKP'nin medyaya baskısını sorgulamak yerine 'Erdoğan'ı anladığını' söylemesini eleştirdiClinton, Çin, Mısır ve Türkiye’de kendi bakanlığının insan hakları raporunun altını oydu. Erdoğan hükümeti bir medya grubuna karşı çirkin bir kampanyayla Rusya’nın bağımsız medyaya yönelik tavrını andırır manevralar yaparken, Clinton raporu savunmak yerine ‘Erdoğan’ı anladığını’ söyledi Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ABD’nin diplomatik insan hakları savunuculuğu geleneğinin değerini düşürmeye ve altını oymaya devam ediyor. Asya’ya yaptığı dış gezisinde, komünist Çin yönetimine insan hakları konusundaki kaygılarını anlatmaktan ziyade, ‘bu konuların’ ekonomi, güvenlik veya çevre konularına ‘müdahele edemeyeceğini’ söyleyiverdi. Geçen haftaki Ortadoğu ve Avrupa gezisinde de, ABD’nin sorunlu müttefikleri Mısır ve Türkiye konusunda Dışişleri Bakanlığı’nın bizzat hazırladığı raporun altını oydu. Bakanlığın Mısır’la ilgili 25 Şubat tarihli son raporuna göre, 2008 yılında ‘hükümet insan haklarına fazla saygı göstermemeyi sürdürdü’ ve ‘birçok alanda ciddi ihlaller görülmeye devam etti’. Raporda güvenlik güçlerinin işkencelerinden ve basın, toplanma ve din özgürlüğünde azalmadan bahsediliyor. Şarm el Şeyh’te el Arabiya televizyonuyla yaptığı bir söyleşide Clinton’a bunlar soruldu. Cevabı, kötüleşen duruma dair herhangi bir kaygı içermiyordu. “Bu raporları her ülke için hazırlıyoruz. Sunulduğu anlayışla aynı anlayış içinde kabul görmesini umuyoruz, hepimizin iyileşmeye açık alanları var” dedi. Clinton’a daha sonra, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e muhtemelen verilecek Washington davetiyle bu rapor arasında bağlantı olup olmayacağı soruldu. Clinton “Hiçbir şekilde bağlı değil” diyerek şunları ekledi: “Başkan ve Bayan Mübarek’i aile dostlarım olarak görüyorum. Dolayısıyla onları Mısır’da da ABD’de de sık sık görmeyi umuyorum.” Clinton’ın sözleri Ortadoğu genelinde, Kaide’ye üye toplayanların ve Amerikan karşıtı propagandacıların çok hoşuna gidecek. Clinton, bu gibi sözlerin Mübarek’in baskıcı yönetiminden nefret eden ve bunu desteklediği için ABD’yi suçlayan milyonlarca Mısırlı’ya nasıl hakaret gibi geldiğini umursamıyor gibi duruyor. Yeni dışişleri bakanı, Türkiye’de şu anda Tayyip Erdoğan hükümetinin kuşatması altındaki basının özgürlüğünü destekleyen liberallere de benzer bir şok yaşattı. Dışişleri Bakanlığı’nın raporuna göre, “Erdoğan dahil olmak üzere üst düzey hükümet yetkilileri yıl boyunca, özellikle de iktidar partisiyle bağlantılı bir yolsuzluk iddialarının yayımlanmasından sonra, basını ve medya sektöründeki şahsiyetleri kuvvetli bir biçimde eleştiren açıklamalar yaptılar.” Rapor az bile söylemiş: İşin gerçeği şu ki, Erdoğan’ın hükümeti Türkiye’nin en büyük medya gruplarından birine karşı çirkin bir kampanya başlatarak, Rusya’nın bağımsız medyasına yönelik tavrını andırır bir manevrayla bu gruba 500 milyon dolarlık bir vergi faturası çıkardı. Türkiye’de ifade özgürlüğü geriledi Bir Türk gazeteci Clinton’a, dışişleri raporundan şikâyet ettiğinde Erdoğan’a ne söylediğini sordu. Cevap şuydu: “Eh, bu raporu her yıl çıkardığımızı ve bir siyasetçinin basın tarafından eleştirilmekten hoşlanmamasını ... çok iyi anladığımı söyledim... Genel olarak biz, Türkiye’nin ifade ve din özgürlüğü ve insan hakları alanlarında muazzam bir ilerleme kaydettiğini düşünüyor ve bundan gurur duyuyoruz.” Oysa Dışişleri Bakanlığı’nın da belgelediği gibi, Türkiye ifade özgürlüğünde geri gidiyor. Keza Mısır’da da insan haklarının durumu iyiye gideceğine kötüye gidiyor. Bu gerçekleri azımsamakla Clinton bizzat kendi bakanlığına kötülük yapmakla kalmayıp, tüm dünyadan yöneticilere kötü muamelelerinin bu ABD yönetimi tarafından ciddiye alınmayacağı mesajını veriyor.