Özgürlükten de, güvenlikten de taviz yok'

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, "Özgürlükler gerekçesiyle güvenlikten taviz vermeyeceğimiz gibi, güvenlik gerekçesiyle özgürlüklerden de taviz veremeyiz" dedi. Babacan, terörle mücadele konusunda yapılması düşünülen düzenlemelerde, dünyadaki ve Avrupa Birliği'ndeki uygulamaların dikkate alınacağını söyledi. Ankara'yı ziyaret eden Hollanda Dışişleri Bakanı Maxime Verhagen ile düzenlediği ortak basın toplantısında Babacan'a, Belçika makamlarının, 1996'da düzenlenen bir operasyonda ele geçirilen, terör örgütü PKK'ya ait 10 milyon euronun, terör örgütüne iadesiyle ilgili bir süreç başlattığı yönündeki haberler hatırlatılarak, bu konuda Türkiye'nin ne gibi girişimlerde bulunduğu soruldu. Son gelişmelerle ilgili henüz resmi kaynaklardan önüne bir rapor gelmediğini, bilgiler kendilerine ulaştıktan sonra bundan sonra atacakları adımları ve girişimleri yönlendireceklerini belirten Babacan, ancak bu konuyla alakalı olarak Belçika hükümetiyle yoğun temaslarda bulunduklarını kaydetti. Babacan, Belçika Dışişleri Bakanı Karel de Gucht'un bu konuyu şahsen takip ettiğini ifade ederek, "Biz Belçika hükümetinin bu konudaki tavrını biliyoruz, ancak sonuçta bu kararları verecek olan Belçika yargı makamları" dedi. Dün düzenlenen Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantısının içeriği ve Türkiye'nin ne gibi ekstra önlemler düşündüğüne dair soru üzerine de Babacan, toplantının çok verimli geçtiğini, pek çok konuyu enine boyuna konuştuklarını ve bunun kendilerine kurumlar arası yoğun bir iletişim imkanı sağladığını anlattı. Ancak bu toplantının devamını gelecek Salı günü yapmaya karar verdiklerine dikkati çeken Babacan, "Gündeme gelen konular Salı günü görüşülmeye devam edecek. Dolayısıyla dünkü açıklamaya da bakacak olursanız zaten, çalışmalara nokta koymuş değiliz, çalışmalar devam edecek. Bu toplantıda nelerin görüşüldüğünün, hangi noktada olduğumuzun bu aşamada açıklanmasını dün uygun bulmadık" dedi. Babacan, Türkiye'nin Kopenhag Zirvesi'nden bugüne kadar yaptığı çok sayıda siyasi reform olduğunu anımsatarak, demokrasinin derinleşmesi ile temel hak ve özgürlükler alanında daha yüksek standartların yakalanması için yapılan reformları örnek gösterdi. Babacan, "Bu reformlar Türkiye ve Türk halkının kazanımıdır" dedi. "Biz özgürlükler gerekçesiyle güvenlikten taviz vermeyeceğimiz gibi, güvenlik gerekçesiyle de özgürlüklerden taviz veremeyiz" ifadesini kullanan Babacan, bu konudaki çalışmaları hem dünya hem AB uygulamalarına bakarak, ama Türkiye ve Türk insani için en iyiyi bularak sürdürmek zorunda olduklarını kaydetti. "Aşırı tepkiler sorunu çözmez" Hollanda Dışişleri Bakanı Verhagen de, Türkiye'nin alacağı olası ekstra önlemlere ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, öncelikle Diyarbakır'daki son terörist saldırıda hayatını kaybedenler için başsağlığı dileklerini Babacan'a ilettiğini bildirdi. Terör örgütü PKK'nın bu tür terörist saldırılarını kesinlikle kınadıklarını vurgulayan Verhagen, Türkiye ve Hollanda'nın teröre karşı savaşta birlikte çalıştıklarını ve bu bağlamdaki çabalarını artırmaları gerektiğini söyledi. Terör örgütü PKK'nın AB'nin terör örgütleri listesinde olduğunu hatırlatan Verhagen, geçmişte olduğu gibi, bu tür terörist saldırıların önüne geçilmesi için Türkiye ile işbirliği içinde olacaklarını belirtti. Verhagen, demokrasiyi koruyarak terörizmle mücadelenin mümkün olup olmadığı yönündeki soru üzerine de, terörizmle savaş ve insan haklarına saygının eş güdümlü olarak yürütülmesi gerektiğini ifade ederek, "Eğer terörü kınıyorsak, bunun sebebi insan haklarını ihlal ettiği ve bizim değerlerimizle örtüşmediği içindir. Dolayısıyla teröristlerle savaşta her zaman kendi değerlerimizi ve insan haklarını göz önünde bulundurmamız ve korumamız gerekiyor" dedi. Konuk bakan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, aşırı tepkilerin sorunu çözemeyeceği yönündeki sözlerine tamamıyla katıldığını sözlerine ekledi. "Fırsat iyi değerlendirilmeli" Dışişleri Bakanı Babacan, Kıbrıs'ta devam eden kapsamlı müzakere sürecine ilişkin olarak da , "açılan bu fırsat penceresinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini, ancak bu görüşmelerin makul bir sürede tamamlanmasının önemli olduğunu" söyledi. Hollandalı bir gazetecinin, Türkiye'nin AB ile müzakerelerinin ne kadar süreceği şeklindeki sorusu üzerine Babacan, üyeliğe AB'nin beklediğinden ve tahmin ettiğinden çok daha önce hazır olacaklarını ifade etti. Babacan, müzakerelerin ilk başladığı dönemlerde sürekli olarak, "Türkiye, AB için ne zaman hazır hale gelecek" sorusunun sorulduğunu hatırlatarak, "Aslında biz şu anki AB'nin kendi içinde yaşadığı gelişmelere bakacak olursak, özellikle anayasal anlaşmanın reddedilmesi, arkasından Lizbon Anlaşması'nın İrlanda'da reddedilmesi, AB'nin şu anda kendi içinde yaşadığı sıkıntılara bakacak olursak, aslında sormamız gereken soru, 'AB, Türkiye için ne zaman hazır olacak?..' Bence belirleyici olan takvim de bu olacak" dedi. Babacan, "Ben şunu rahatlıkla söyleyeyim: Türkiye AB için, AB'nin Türkiye için hazır olacağı tarihe göre çok daha erken bir zamanda üzerine düşeni yapacaktır ve 'Ben hazırım' diyecektir. Daha sonra da AB'nin kendi iç konsensüsünü oluşturması ve Türkiye gibi bir ülkeyi üye olarak kabul etmeye hazır hale gelmesi ne zaman olacaktır, bunu kuşkusuz AB'nin kendi içindeki siyasi dinamikler belirleyecektir" diye konuştu. Babacan, "Avrupa Konseyinin Türkiye ile ilgili bir yolsuzluk raporunun AK Parti hükümetinin isteği üzerine gizlendiği" yolundaki haberlerin hatırlatılması üzerine, bu konuyla ilgili bugüne kadar kendisine böyle bir bilginin ulaşmadığını belirterek, "Bu sabah basında çıkan bazı haberler üzerine arkadaşlarımız bu konuyu ilettiler, ancak böyle bir şey var mıdır, yok mudur, buna bakmamız lazım" ifadesini kullandı. Hollanda Dışişleri Bakanı Verhagen de, Kıbrıs konusunda gelinen aşamaya ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, müzakerelerin tekrar başlamasından büyük memnuniyet duyduklarını, bu tür müzakerelerin bir çözüme ulaşılması için son derece önem taşıdığını kaydetti. Sorunun BM çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği düşüncesini dile getiren Verhagen, bunun için şu anda müzakerelere müdahale etmeyi akılcı bulmadıklarını belirtti. KKTC ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve Ankara Protokolü sürecini anımsatan konuk bakan, bu konularda ilerleme sağlanırsa süreçte bir iyileşmeye ulaşılabileceğini belirtti.