Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın Balyoz Darbe Planı'nına dayanak olarak gösterilen Emniyet Asayiş Yardımlaşma (EMASYA) planına ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü işaret ederek “Seminerdeki ses kayıtlarını Genelkurmay Başkanı’ndan öğrendiğimi, ses kayıtlarını görmediğimi ve bu konuda hiç kimseden araştırma yapmamın istenmediğini özellikle belirtmek isterim” demesinin ardından Özkök’ten Yalman’a yanıt geldi.
Özkök, “Farklı görüşümüz olabilir. Hemen ‘Ben gördüm’ diye koskoca ordu komutanına emir verip de şöyle yapın, böyle yapın denmez. Devletin bir idare tarzı vardır. Emir verebilmek için belgenin meşru ve sahih olduğuna emin olmanız lazım. Her gelen CD ile duyum ile olmaz” dedi.
Cumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer’in bugünkü köşesinden aktardığına göre Özkök, Yanlış hedefe ateş etmemek lazım. Kimse bu işleri yapanlar, onlara sorulmalı. Bana da neler söyleniyor. İstediğiniz kadar düzeltin, anlamak istemeyen anlamak istemiyor” diye konuştu.
Utku Çakırözer’in bugün yayımlanan “Org. Özkök: Yanlış Hedefe Ateş Etmemek Lazım” başlıklı yazısı şöyle:
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın dün basında çıkan açıklamalarında üstü kapalı olarak eleştirdiği isimlerin başında eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök geliyordu. Yalman, Özkök’ü hedef alan sözlerinde “Seminerdeki ses kayıtlarını Genelkurmay Başkanı’ndan öğrendiğimi, ses kayıtlarını görmediğimi ve bu konuda hiç kimseden araştırma yapmamın istenmediğini özellikle belirtmek isterim. Esasen söz konusu ses kayıtları elime geçseydi karargâhım ile paylaşır, gerekli inceleme için hazırlıkları yapardım” demişti. Yalman, Özkök’ün kendisine bu konuda bir emir de vermediğini vurguladı. Yalman’ın bu açıklamaları konusunda emekli Orgeneral Özkök, dün yaptığımız görüşmede Yalman’ın sözleri için genel olarak şu değerlendirmeleri yaptı:
“Aytaç Paşa iyi kalem tutar. Güzel bir metin hazırlamış. Orada vurgu yaptığı Hint atasözünü çok önemsedim. ‘Konuşmaya karar verdiğinizde söyleyeceklerinizin susmaktan daha iyi olduğundan emin olun’ diye bir söz. Tabir yerindeyse ‘cuk oturmuş’ bu çerçeveye. Aytaç Paşa ‘Hep sustum içime attım’ diyor. Niye susmak durumunda kaldığını, şimdi niye konuştuğunu izah ediyor. Çok doğru düzgün ifadeler kullanmış.”
“(Yalman’ın ‘ses kayıtlarını görmedim’ sözleri üzerine) Bana bilmediğim kişilerce bir CD gönderildi. Ses kaydı var. Bunun meşru olması için mahkeme kararıyla dinleme yapılabilir. Ama gayri meşru ise onunla ilgli işlem yapamazsınız. Hukuken böyle bir şey olmaz. Duyduğunuzda ise paylaşırsınız. ‘Duydum, aklında bulunsun’ dersiniz.”
“Nitekim o da görüşmemiz üzerine gitmiş bakmış. Kendisi öyle söylüyor. Görmedim diyorsa görmemiştir. Ama yasal işlem yaptım diyor. Gittim ikaz ettim diyor. O bakımdan söylediklerine itibar etmek lazım.”
“Sağlam bir şey varsa mahkemeye verirsiniz. Deniz Kuvvetleri Komutanı’nı nasıl mahkemeye verdik. Dolayısıyla takdir hakkınız yoktur.”
“(Yalman’ın ‘Özkök bana emir vermedi’ sözleri için). Farklı görüşümüz olabilir. Hemen ‘Ben gördüm’ diye koskoca ordu komutanına emir verip de şöyle yapın, böyle yapın denmez. Devletin bir idare tarzı vardır. Emir verebilmek için belgenin meşru ve sahih olduğuna emin olmanız lazım. Her gelen CD ile duyum ile olmaz.”
“Toplum adeta hipnotize edildi. Kimse doğru nedir, eğri nedir demiyor, sadece Özkök ve Yalman diyor. Bana da Aytaç Paşa’ya da haksızlık yapılıyor. Sanki biz kabahatliymişiz gibi sürekli ikimiz hedefteyiz. Konuşsan ‘niye konuştun’ oluyor. Sussan ‘niye sustun’... Bu işler böyle maalesef. Katlanmak zorundasınız.”
“Yanlış hedefe ateş etmemek lazım. Kimse bu işleri yapanlar, onlara sorulmalı. Bana da neler söyleniyor. İstediğiniz kadar düzeltin, anlamak istemeyen anlamak istemiyor.”
“(Yalman’ı rahatsız eden tepkiler konusunda) Kendisi İstanbul’da. Orası oldukça kalabalık bir kent. Biz burada böyle şeylerle karşılaşmıyoruz. Bilakis olumlu tepkiler alıyorum. Herkes herkesi beğenmek zorunda değil tabii. Ama benim şahsıma bir sıkıntı olmadı. İki gün ifade verdim. Orada da bir tanesi hariç hiç saygısızlık olmadı.”
“(Yalman’ın ‘Kitap yazıyorum’ sözleri üzerine) İleride ben de yazar mıyım bilemiyorum. Gerçekten bazen insanın burasına geliyor. Ama devlet makamlarında olan insanların elini kolunu bağlayan şeyler var. Yargılama hariç tabii. Çünkü orada gidip yemin ederek konuşuyorsunuz. Nitekim ben de gidip iki gün soruları yanıtladım.”