CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Trabzon’daki açılışta bir çocuğu kürsüye çıkarmasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Koltuğunu korumak için, küçücük çocukları istismar edecek kadar gözünün döndüğünü gösterdi" dedi.
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP MYK toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
Kabinedeki görev değişimlerine de değinen Öztrak, "Ülkemizde bakanlar, Merkez Bankası başkanları, TÜİK başkanları artık mevsimlik işçiye döndü. Ülkeye istikrar getirecek diye pazarlanan ucube şahsım rejimine ne bakan, ne de bürokrat dayanıyor. Bu ucube rejim 3 yıl 6 ay 20 gündür fiilen yürürlükte. 3 yıl 6 ay 20 günde tam yedi bakan değişti. Yine son 3.5 yılda üç Hazine ve Maliye Bakanı, dört Merkez Bankası Başkanı, beş de TÜİK Başkanı gördük." ifadelerini kullandı.
Öztrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trabzon'da katıldığı açılış töreninde sahneye çıkan küçük çocuğun, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na “hain” demesi ve Erdoğan’ın bu sözlere tebessüm etmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Öztrak, "Yeri geldi cami mihraplarında, sanatçıları dillerini kopartmakla tehdit etti. Yeri geldi kendisini eleştirenleri, vesayeti altındaki yargıya talimat verip hapse attırdı ve dün, bu kin ve nefretin vücut bulmuş hali, çocuklarımıza da musallat oldu" diye konuştu.
"10 yıldır yattığı hapisten, babasını kurtarmak için kendisinden yardım isteyen bir çocuğumuzu kullandı" diyen Öztrak, "Koltuğunu korumak için, küçücük çocukları istismar edecek kadar gözünün döndüğünü gösterdi" ifadelerine yer verdi.
Öztrak, "Böylesi çirkin bir istismarı siyasi tarihimizde görmedik, duymadık. Kin ve nefret şeytanidir, sevgi ve hoşgörü rahmanidir. Bu nedenle tertemiz çocuk kalplerine kin ve nefret tohumlarının ekilmesini asla ama asla kabul edemeyiz" ifadelerini kullandı.
Öztrak açıklamalarına şöyle devam etti:
"Koltuğunu kaybetme korkusuyla, nefretten, kinden, hınçtan medet uman, siyaseten mefluç bir zihniyetin elinden, çocuklarımızın tertemiz beyinlerini, yüreklerini mutlaka ama mutlaka kurtarmak zorundayız. Milletimizle birlikte bu nefret dilini sandıkta koparacağız ama sandık gelene kadar da ailelerimizden bir istirhamımız var. Bu kin ve nefretin, evlerinize, çocuklarınızın tertemiz dimağına, ulaşmasına izin vermeyin. Kin ve nefret tohumlarının televizyonlardan, radyolardan sızarak, çocuklarımızın akıllarını karıştırmasına fırsat tanımayın. Ebeveyn kontrolünü elden bırakmayın. O kibirli ses televizyondan duyulduğunda, o kibirli yüz ekranda görüldüğünde kanal değiştirin.
"Bu müflis bezirgân siyasetinin kalp gözü millete kapanmış. Utancı gidenin kalbi de ölürmüş. Bunların hali işte tam da bu. İmralı'nın sözcülüğüne soyunacaksın, terörist başına hâkim cüppesi giydirmeye kalkacaksın. Fethullah Gülen'le yan yana fotoğrafı olan şahsı Hazine ve Maliye Bakanı yapacaksın. Ömrü Fethullah Gülen'e övgü düzmekle geçmiş bir kişiyi, daha iki gün önce Adalet Bakanlığı’na hem de üçüncü kez atayacaksın sonra da çıkıp CHP’yi terör örgütleriyle yan yana anmaya cüret edeceksin. Siyasi arsızlığın bu kadarına da pes."
"Buna psikoloji de ‘yansıtma rahatsızlığı’ denir. Ciddi bir hastalıktır. Kişi kendindeki kusurları karşısındakine mal ederek, karşısındakine yansıtarak rahatlamaya çalışır. İşte karşısındakini kendisi gibi zanneden bu kibir abidesi, sıkılmadan bizlere, 'Çocuklarının yüzüne bakabilmeleri için kendilerine çeki düzen vermeleri gerekir' diyor. Allah'a çok şükür bizlerin arasından evladına, 'Evlerdeki paraları sıfırla' talimatı veren çıkmadı. Evlatlarımızın evlerinden boy boy kasalar çıkmadı. O kasalardan dolarlar, eurolar fışkırmadı.
Bizlerin arasından, 30 yaşındaki bir İranlı dolandırıcının önüne yatmaya kalkan bakanlar da çıkmadı. Elbise askılarında, çikolata kutularında rüşvet almakla suçlanan ve aklanmadan ülkemize büyükelçi yapılan bakan hiç çıkmadı. Çok şükür bizim alnımız ak. Çoluğumuzun çocuğumuzun yüzüne huzurla bakabiliyoruz."
"Ülkemizde bakanlar, Merkez Bankası başkanları, TÜİK başkanları artık mevsimlik işçiye döndü. Ülkeye istikrar getirecek diye pazarlanan ucube şahsım rejimine ne bakan, ne de bürokrat dayanıyor. Bu ucube rejim 3 yıl 6 ay 20 gündür fiilen yürürlükte. 3 yıl 6 ay 20 günde tam yedi bakan değişti. Yine son 3.5 yılda üç Hazine ve Maliye Bakanı, dört Merkez Bankası Başkanı, beş de TÜİK Başkanı gördük.
Son TÜİK Başkanı da daha yılını tamamlayamadan hem de 'Kul hakkı yemem' dedikten hemen sonra, 'Vay sen misin kul hakkı yemeyen' denerek, ocak ayı enflasyonunu açıklamaya bir haftadan az kalmışken görevinden alındı. Kuralları belli teknik bir iş yapan TÜİK’e acaba neden başkan dayanmaz?"