"Paçavrada yazana gazete yırtmak kolay gelir!"

"Paçavrada yazana gazete yırtmak kolay gelir!"

Gazete Duvar yazarı Celal Başlangıç, Yeni Şafak yazarı Hikmet Genç'in canlı yayında Cumhuriyet gazetesini parçalara ayırmasıyla ilgili olarak "'Gazeteci taklidi yapanlar' gerçek gazetecileri polise, savcıya hedef gösteriyor, 'Alın bunu, bunu da alın' diye. Durum böyle olunca da iktidar yanlısı gazeteler gazete olmaktan çıkıyor, Demirtaş’ın adlandırmasıyla 'paçavraya' dönüşüyor. Elbette gazetesi 'paçavra' olan yazara da gazete yırtmak kolay geliyor" dedi.

Celal Başlangıç'ın "Gazetesi 'paçavra' olan yazara gazete yırtmak kolay gelir" başlığıyla yayımlanan (6 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Demirtaş'a çok kızmışlardı miting meydanında yandaş gazetelerin birinci sayfalarını teker teker gösterip yere attığı için. Hatta "psikolojisi bozulmuş" bile demişlerdi. Şimdi aynı yandaş gazetenin yazarı, yandaş bir televizyon ekranında Cumhuriyet'i yırtıp atıyor 'Ahlaksız", "Şerefsiz" diye diye.

Tam kürsüye çıkmıştı ki Selahattin Demirtaş, iki bomba birden patlamıştı Diyarbakır’da.

Üç ölü vardı HDP mitinginde. Sonra beşe çıktı bu sayı. Onlarca insan yaralanmış, kolları, bacakları kopmuştu..

7 Haziran seçimlerine iki gün kala büyük bir katliamın kıyısından dönülmüştü.

Özellikle barajı aşacağı anlaşıldıktan sonra çok yoğun bir saldırı yönelmişti HDP’ye. Son iki ayda parti binaları 140 kez saldırıya uğramış, tek bir saldırgan bile gözaltına alınmamıştı.

Ancak en büyük saldırıya bir gün önce Diyarbakır’da uğramıştı HDP.

Demirtaş’ın seçim öncesi son mitingi İstanbul’daydı. Sancaktepe’de çıktı kürsüye.

Kendisini dinleyen coşkulu kalabalığa HDP’nin Diyarbakır mitinginde IŞİD’in patlattığı bombayı anlatıyordu:

“Herkesi orada izdihamla ayaklar altında ezilsin diye provokasyona ve galeyana getirmeye çalıştılar. Böyle bir meydanda neredeyse 150 bin, 200 bin insan toplanmış. Tam konuşmaya başlayacağım dakikalarda sahnenin yanında iki bomba patlattılar. Elbette ki büyük alçaklık fakat bir taraftan kolu bacağı kopmuş arkadaşlarımızı taşımaya çalışıyoruz, bir yandan bazı polisler gaz atıyor, yolu kapatmış su sıkıyorlar. Güvenliğimizi sağlamaktan sorumlu olanlar, meydanı gaza boğmuşlar. Yaralılar nefes alamıyor, taşıyanlar nefes alamıyor, küçük çocuklar nefes alamıyor.”

Bir gün önce böylesi bir dehşeti yaşayan bir partinin eşgenel başkanı olarak çok kızgındı.

Konuşmasının tam bu noktasında arkasına döndü ve kürsünün kıyısında duran bir gazete tomarını kaldırdı havaya…

Sonra hepsini birden yere bırakıp teker teker gazetecilerin birinci sayfalarını miting alanını dolduranlara göstermeye başladı.

Yandaş medyanın gülleri, zift havuzunun kara çalıcıları teker teker arz-ı endam ediyordu.

Star, Sabah, Takvim… Bir yandan birinci sayfalarını havaya kaldırıyor diğer yandan da eleştirilerini yöneltiyordu Demirtaş:

“Bugünün gazeteleri, bunlar AKP’nin yayın organları işte. Canlı yayında izlesin Türkiye, AKP’nin yayın organı Star gazetesi.  Ne manşet atmış… Hala bizi hedef gösteriyor. Madem bu saldırı bütün Türkiye’ye olmuş, AKP’liler bundan üzüntü duymadınız mı?”

Sonra Güneş, Akşam, Yenişafak gazetelerinin birinci sayfalarını gösteriyor miting meydanına:

“Bak, sizin gazeteniz, bak başka bir yayın organınız. Bunların hepsi bizi iki aydır hedef gösteren, tehdit eden, linç etmeye kalkan gazeteler. Bakın saldırıyla ilgili bir şey yok. Güneş gazetesi, yeni Türkiye’ye yeni Haçlılar. Daha dün saldırı yaşanmış, bizi hedef gösteriyor. Başka bi paçavraları… Neymiş, tek bir satır bile geçmeden bizi hedef gösteriyorlar. Sizin yayın organlarınız bunlar işte, paçavralarınız. Akşam gazetesi, AKP’nin yayın organı. ‘Ben bir erkek olarak Cumhurbaşkanı’na aşık oldum” diyen adamın gazetesi.”

Bir gazetenin birinci sayfasını gösterdikten sonra yere bırakmış, bir partili yerden diğer bir gazeteyi uzatmıştı Demirtaş’a.

Ancak eleştirinin yöneldiği bazı yandaş medya Demirtaş’ı gazetelerini yere atmakla suçluyordu. Sabah, Demirtaş’ın bu eleştirisine “Demirtaş Sabah gazetesini hedef gösterdi” başlığıyla karşı çıkmıştı.

“HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tüm seçim propagandası döneminde ‘demokrasiden, özgürlükten’ bahsetmesine rağmen seçime bir gün kala Sancaktepe’de yaptığı mitingde kameralar önünde Diyarbakır’daki patlamayı öne çıkarmadıkları gerekçesiyle aralarında Sabah’ın da bulunduğu bazı gazeteleri çirkin bir şekilde hedef gösterdi. Demirtaş’ın bu çıkışı sosyal medyada ‘Demirtaş medyayı PKK’ya hedef gösteriyor’ tepkisine neden oldu. Demirtaş, Sabah, Takvim, Yeni Şafak, Star, Akşam, Güneş gazetelerinin manşetlerini okuyarak yere attı. Bu duruma ‘basın özgürlüğü’ çığırtkanlarının ses çıkarmaması sosyal medyada büyük tepki topladı.”

Demirtaş’ın bu konuşmasına kızgın olanlardan biri de Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni’ydi. Çünkü Demirtaş’ın eleştirdiği gazeteler içinde Diyarbakır’daki bombalı saldırıyı, iki sütun da olsa birinci sayfasının tepesinden veren bir tek Yeni Şafak’tı.

Twitter hesabından attığı mesajlarla Demirtaş’ı eleştiriyordu Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni:

“Gazetelere paçavra diyen, yerlere atan Demirtaş’ın psikolojisi iyice bozulmuş… Terbiyesizlik bu! Yeni Şafak’ı ve diğer gazeteleri yere atan saygısız adam, senin elin kalem tutmaz. Biz biliyorduk da sen bir kez daha gösterdin. Demirtaş’ın bugün gazetelere yönelik terbiyesizce tavrının Türkiye’nin siyasi tarihinde başka bir örneği yoktur. Ne yani Demirtaş, gazetelerimizi PKK’ya hedef mi gösteriyorsun, gazete binalarını mı kurşunlatacaksın!”

 

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeninin mesajından birkaç çıkarsama yapmak mümkün.

Birincisi, gazeteleri yere atmak, iyice bozulan psikolojinin işaretiymiş.

İkincisi, böyle bir tavrın siyasi tarihte örneği yokmuş.

Üçüncüsü de bir gazeteyi böyle eleştirmek bir silahlı örgüte hedef göstermek anlamına gelirmiş.

7 Haziran 2015 seçimlerinden bir gün önce yaşanan bu olaydan gelelim bu güne.

Yandaş bir televizyon kanalında iki yandaş gazete Star ile Yeni Şafak’ın iki yandaş yazarı “Günün Manşeti”nde gündemi, o günkü gazeteleri değerlendiriyorlar.

Programcılardan Yeni Şafak yazarı olan alıyor Cumhuriyet Gazetesi’ni eline. Çünkü çok kızgın Cumhuriyet’in attığı manşete.

Yılbaşı gecesi yapılan Reina saldırısı ve sonrasında laikliği savunan gençlerin tutuklanmasını “Laiklere gözdağı” manşetiyle değerlendirmiş Cumhuriyet.

Yeni Şafak yazarı söze “Bu Cumhuriyet yapıyor hep” diye başlıyor. Ardından elindeki Cumhuriyet’i bir yandan yırtarken diğer yandan da konuşuyor:

“Şu Cumhuriyet dediğiniz var ya ahlaksız, şerefsiz. Alın ulan Cumhuriyet’inizi. Başlarım şimdi Cumhuriyet’inize.”

Parça parça yaptığı Cumhuriyet’i canlı yayında stüdyoya fırlatıyor “Abi geç ya, konuyu geç ya…” diyerek.

Cumhuriyet’i yırtıp atan “gazeteci” Yeni Şafak’ta yazıyor.

Ne demişti Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni, gazeteleri yere atan Demirtaş için; “Psikolojisi iyice bozulmuş”, “Terbiyesizlik bu”, “Saygısız adam”, “Türkiye’nin siyasi tarihinde başka bir örneği yoktur.”

Şimdi sormak gerekiyor Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni’ne.

Birincisi, gazetende yazdığın kişinin ruh sağlığı hakkında ne düşünüyorsun?

İkincisi, böyle bir davranışın Türkiye’nin basın tarihinde örneği var mı?

Üçüncüsü de, gazetenin yazar kadrosunda bulunan bir kişi canlı yayında Cumhuriyet’i “Ahlaksız”, “Şerefsiz” diyip yere atarak acaba bu gazeteyi IŞİD’e ya da başka bir silahlı örgüte mi hedef gösteriyor?

Aslında gelinen bu vahim durum, AKP iktidarının 14 yıldır uyguladığı politikaların sonucunda Türkiye medyasının payına düşen.

Bugüne dek görülmediği biçimde hem iktidar yanlısı olan gazeteciler iyice gazetecilikten çıktı. Hem de AKP iktidarıyla birlikte gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında “gazeteci taklidi yapan” ihbarcılar, sövücüler, tehdit ediciler türedi.

Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde bir gazetecinin diğer bir “gazeteci görünümlü iktidar aparatı” tarafından bu kadar ihbar edildiği bir süreç hiç yaşanmadı.

Eskiden boykot yapan üniversitelilerin, grev yapan işçilerin üzerine yürüyen polis şefi emir verirdi, “Alın bunu, bunu da alın” diye.

Şimdi de işte bu “gazeteci taklidi yapanlar” gerçek gazetecileri polise, savcıya hedef gösteriyor, “Alın bunu, bunu da alın” diye.

Durum böyle olunca da iktidar yanlısı gazeteler gazete olmaktan çıkıyor, Demirtaş’ın adlandırmasıyla “paçavraya” dönüşüyor.

Elbette gazetesi “paçavra” olan yazara da gazete yırtmak kolay geliyor.