Pakistan’ın başkenti İslamabad’daki Araştırma ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nin kurucusu İmtaz Gül, 1979 sonrası Afganistan’dan Pakistan’a başlayan mülteci akışının, krizin her safhasında yenilendiğini hatırlatarak, olası bir İdlib harelâtının ardından Türkiye'nin de benzer süreçle karşı karşıya kalacağını dile getirdi.
Jeopolitika söz konusu olduğunda, insani meselelerin değil, ittifak içindeki ülkelerin çıkarlarının önemli olduğunu söyleyen Gül, “Bu jeopolitik ittifakların ardından genellikle, ittifakın parçası olan daha küçük ülkeler zarar görürler. Pakistan’ın başına gelen buydu, umarım Türkiye’nin de başına gelmez" ifadesini kullandı.
Birgün'den Ömür Şahin Keyif'in haberine göre, Afganistan’da ABD destekli cihatçıların, Pakistan’ın sınır kenti Peşaver ve çevresindeki birkaç bölge üzerinden ülkedeki kentlere girdiklerini belirten Gül, Türkiye’nin de bu bölgede yaşananlara benzer olaylara sahne olabileceği konusunda uyarıyor. Ona göre, bu tür kriz dönemleri, “cihatçılar tarafından kentlere sızmanın güvenli yolu olarak” kullanılıyor. Gül, cihatçıların kentlerde, saklanmayı ve daha sonraki eylemlerini planlayabilecekleri uyuyan hücreler yaratmayı amaçladıklarını ifade ediyor. Sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bizde de 2009’da Svat bölgesinden yerinden edilme örneği var. Çok sayıda radikal, yerinden edilen kişilerle birlikte şehirlere geldi. Onları ayırmak kolay değil. Yine de devlet kurumları bu kişileri çeşitli testlere tabi tutarsa bu belirli ölçüde etkili olabilir. (...) Suriye’nin yerel güçleriyle işbirliği yapılması işe yarayabilir.”
Asıl hedef militan toplamak
Gül, cihatçıların, Suriye’den savaş ve ekonomik nedenlerle kaçmak zorunda kalan mültecilerin aralarına sızması ve onlarla beraber yaşamasının ortaya çıkarabileceği bir başka tehlikeye daha işaret ediyor: “Cihatçıların asıl hedefi militan toplamak. Eğer yerinden edilen kişilerin arasında yaşamayı başarırlarsa, bu tehlike daha da büyür."
Bölgede yaşananlar, Batı’nın ve onların bölgedeki destekçilerinin emperyalist politikalarından bağımsız değil. 1979 sonrası Pakistan’ın yaptığı en büyük yanlışın ABD politikalarına destek vermek olduğunu belirtiyor Gül. Pakistan’ın hatasına Türkiye’nin de düştüğünü söylüyor. Gül, bugün Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sorunları, Suriye’de savaşın başında “Türk hükümetinin üzerine düşünmediği bir risk” olarak adlandırıyor. Şöyle devam ediyor: “Bu 15 bin kilometre ötedeki ABD’nin politikalarını destekleyen Pakistan’ın da ödediği bir bedel oldu. İran’ı düşman etti, Pakistan’in içinde sorunlar oluşturdu, Afganistan’ın desteğini ve iyi niyetini kaybetti. Pakistan, ABD’ye doğru yönlendiği için Rusya’yla ilişkiler duraklama dönemine girmişti.” “Uzaktaki dostu memnun etme çabası nedeniyle, yakındaki komşuyu kızdırdık” diyen Gül, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu şöyle yorumluyor: “Şimdi Türkiye aynı durumla yüzleşiyor çünkü ABD ve Suudi Arabistan merkezli politikaları destekledi; önce Libya’da, sonra Suriye’de, bunu da ileride Türkiye’nin kendisi için çok daha büyük sorunlara kapı açacağını fark etmeden yaptı.”
Gül, yeni bir mülteci akışının olası ekonomik sonuçlarının da altını çiziyor: “Mülteciler sadece terör nedeniyle değil ekonomik nedenlerle de geliyorlar. Bu da Pakistan’da olduğu gibi yerel ekonomiyi zorluyor. Pakistan’da hâlâ 2,5 milyon Afganistanlı var. Bunlardan 1,5 milyonu kayıtlı, 1,7 milyonu ise kayıtsız. Bu durum zaten zarar görmüş ekonomiye daha da zarar veriyor. Sanırım Türkiye’de de aynı şey oluyor. Bu da muhtemelen iyi hesaplanmamış politikaların kasıtsız sonuçları…”