Bir yıldır hayatımızı etkileyen Pandemi birçok alanda değişim yaratırken, yeme içme kültürü de bu değişimden nasibini aldı. Yemek kültürü yazarı Aylin Öney Tan Koronavirüsün tüm olumsuzluklara rağmen insanları bilinçlendiren bir yönü olduğunu, doğru gıdaya ulaşmak isteyenlerin arttığını söyleyen Tan, bu süreçte üretici ve tüketici arasındaki mesafenin azaldığını vurguladı.
Pandemi döneminde yeme içme alışkanlıklarının nasıl değiştiğini gazeteci Semra Topçu’nun Youtube kanalında anlatan Tan, evden çalışma nedeniyle yemek kültüründe değişiklik olduğunu belirtti ve dışardan yemek söyleme eğiliminin arttığını vurguladı. Diğer taraftan ekmek yapma modası da başladı diyen Tan, ekmek yapmanın terapi gibi rahatlatıcı bir yönü olduğunu hatırlatarak karantina günlerinde iyi geldiğini, sakinlik sağladığını ve ayakta kalma hissi verdiğini söyledi.
Pandeminin getirdiği en önemli değişimlerden birinin üreteci ile tüketici arasında mesafeyi azaltması olduğunu ifade eden Tan, şöyle konuştu:
“Hangi buğday, hangi un, gibi işin özüne dönülmeye de başlandı. İnsanlar doğru ürüne yöneldi; yerinden getirtme, doğru gıdaya ulaşma, direkt üreticiden alma gibi yeni alışkanlık edindi. Üretici tarlada malı kalmasın diye farklı yollar aradı ve internet üzerinden sosyal medyaya iki ürün koydu ve tüketici ile buluştu. Eskiden de vardı ama insanlar araştırmaya vakit ayırmıyordu, üretici ise işte e ticarete girecek, web sitesi kuracak uzun işti ama insanlar karşılıklı etkileşimin artmasıyla daldı bu işe. Sonuçta pandemide üretici ile tüketici arasında mesafe azaldı. En önemli sonuçlardan biri bu.”
Pandeminin yarattığı olumsuzlukların içindeki en önemli sonuçlardan bir diğerinin ise kooperatifleşmenin artması olduğunu söyleyen Tan, toprakla kökün tekrar kurulması gerektiğine, kendi kendine yeten bir tarım üretimine dönüşün elzem olduğuna dikkat çekti. Tan, topluluk destekli tarım kavramının önemini vurguladı.
Üretici birlikte hareket etmeye yönelirken tüketici de bilinçleniyor ama Aylin Öney Tan’a göre en önemlisi tüketicinin bilincinin gelişmesi ve talebinin iyi-doğru-sağlıklı gıdaya yönelmesi.
Tan, “Suyu doğru kullanma ve temiz enerji gibi konularda her ülke kendi politikalarını gözden geçirmeli. Dünyada yapılacak çok şey var ve hazırlıklı olmak gerekiyor” dedi.
Geçen yıl Türkiye Pandemi ile tanıştığında kelle paçanın korona virüse iyi geldiği tartışması yaşanmıştı. Şimdi ise tarhana tartışması başladı. “Kelle paça mı tarhana mı?” sorusuna “Kelle paça çok iyi fikir, tarhana çok sağlıklı. İkisi bir araya gelince harika olur. Zaten en eski tarhana türlerinde et ya da et suyu kullanımı var” yanıtını veren Aylin Öney Tan, tarhana konusunda hazırladığı kitabı çok yakında tamamlayacağını söyledi ve şöyle konuştu:
“Geçmiş yemek kültürümüzde kırık çıkık olunca kelle paça içiliyordu. Tarhana ise enerji kullanmadan yiyecek sağlamanın en güzel örneği üstelik fermente bir ürün olması nedeniyle önemli bir yiyecek, buzdolabına koymanız da gerekmiyor. Türkiye’nin geleceğe taşıyabileceği önemli bir konsept tarhana.”
Uzay çalışmaları yapan ülkelerin uzaya giden ekiplerine kendi yemekleri eşlik ediyor. Bu konuda yapılan çalışmalarda astronotların keskin tatlar istediği belirtiliyor. Türkiye’nin uzay çalışmaları da başladığına göre yemek seçmek de gerekecek. Aylin Öney Tan, uzaya tarhana götürülmesinin akıllıca olacağını söyledi ve “Tarhanayı dondurarak kurutma yöntemiyle önce pişirip sonra kurutmak da mümkün” dedi.
Kuru gıda olduğu için sucuk-pastırmanın uzaya götürülebileceğini belirten Tan, “Uzayda keskin tatlar arandığı için uygun ama pişirme olanağı zor ama poşet içinde ısıtma sağlanabilir” dedi.
Tan, Türkiye’nin yemek kültüründe ayran ya da yoğurt kurutmanın mümkün olduğunu Bolu yöresinde “Keş” olarak yaşayan kurutulmuş yoğurtları hatırlattı. Uzaya gidebilecek üçüncü ürünün ayran olabileceğini söyleyen Tan, uzay ortamında toz haline getirilmiş ‘keş’in suyla karıştırılarak ayran olarak tüketilebileceğini de söyledi.
Yayının tamamını izlemek için tıklayın: