Koronavirüs salgını nedeniyle uzun bir süre kapalı kalan sinema sektörü, dünyanın dört bir yanında yeni filmlerle yeniden canlanıyor. Öte yandan salgının devam etmesi sinema salonlarında Covid riskine ilişkin endişeler de doğuruyor.
Uzmanlar, The Guardian için sinema salonlarında Koronavirüs’le enfekte olma risklerini değerlendirdi.
Leeds Üniversitesi’nden virolg Stephen Griffin “300 kişilik bir sinema salonunda üç, dört kişin Koronavirüs olma ihtimali var. Bu risksiz mi? Açıkcası tamamen risksiz diyemeyiz” dedi.
Sinema salonunda bir kişinin Covid-19’la enfekte olma ihtimalinde virüsü yayması için iki yol bulunuyor. Biri hapşırma, konuşma gibi yollarla kısa mesafe, diğeri ise havalandırmanın yetersiz olduğu yerlerde virüs taşıyan aerosoller yoluyla.
Kısa mesafeli bulaşlarda filmin süresi ve salonda sosyal mesafenin bulunmaması risk taşıyor. Strathclyde Üniversitesi’nden Prof. Tim Sharpe, “Eğer birinin doğrudan yanında oturuyorsanız temas ve damlacık bulaş riski artar. Salonların oturma düzeni çok önem taşıyor” dedi.
Maske takmanın kısa mesafeli bulaşı önlemede önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Sharpe “Film tecrübesinin herkes için keyifli olmasını isteriz ancak yüzü kapatmak önemli” dedi.
Uzak mesafeli bulaşlarda ise salonlarda düzgün bir havalandırma sisteminin olması önem taşıyor. Modern sinemaların pek çoğunda mekanik havalandırma bulunuyor ve içerideki hava kişi sayısına göre düzenli bir şekilde değiştiriliyor. Sinema salonlarında bulunan yüksek tavanlar da virüs taşıyan hava partiküllerinin dolaşacağı alanı genişletmiş oluyor.
Hava yoluyla bulaşın yanı sıra birine patlamış mısır vermek gibi temaslardan da kaçınılması öneriliyor. Uzmanların uyardığı bir başka unsur ise, film aralarında ve sonlarında oldukça kalabalık olan tuvaletler.
Uzmanlar, toplumlar normalleşirken insanların dikkat içinde sosyal yaşamlarına dönebileceğini vurguluyor.