Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu, Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) ve Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasi Araştırma Vakfının (TÜSES) davetlisi olarak İstanbul'da yaptığı konuşmada "şiddet içermeyen çözümler müzakerelerle karşılıklı görüşmelerle ortaya konacak görüşlerin peşindeyiz" dedi.
Yorgo Papandreu, "Bizler iki komşu ülkeyiz. İki ülke arasında çok özel ilişkilerimiz var. Türk-Yunan ilişkilerine olumlu katkı getirmeye çalıştım. Hâlâ da bunu yapmaya çalışıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu sosyalist enternasyonelin başkan yardımcılığına yakın bir zaman önce seçildi. Kendisine lütfen selamlarını sevgilerimi iletin. Kendisiyle yakın bir işbirliği içindeyiz. SODEV’e teşekkür ederim. Tabii ki terör rejimlerinden diktatörlük rejimlerinden demokrasiye geçmek kolay değildir. Cezaevinden çıktıktan sonra nereye gittiğinizi şaşırırsınız. Bu şekilde bir kuşak yaşadı Yunanistan’da. Yunanistan’da liderliği, gücün ne olduğunu, hükümetlerin ne yapması gerektiğini öğrenmekle geçirdi bu kuşak... Diktatörlükten geçmediğiniz vakit bunun alternatifini de bilemiyorsunuz" dedi. Papandreu, birlikte çalışmaya işaret ederek, "Birlikte çalışmanın ve bu komşuluk işbirliğinin önemli olduğuna inandım. Bu şekilde kendi aramızdaki sorunların ve uluslararası sorunların halledileceğine inandım. Tabii ki bizim birer ulusal kimliğimiz de var. Bizler insan olarak zor sorunların üstesinden gelebiliriz. Hem kendi bölgemizde hem de bu işbirliğini bir güç birliği haline dönüştürebiliriz. Bu, birbirimizi düşman olarak görmekten çok daha iyi " dedi.
Küresel anlamda varolmanın gerekliliğine inandığını belirten Papandreu, "G20 ve G8’lerde çok fazla birşey yapılmıyor. Küresel anlamda bizim varolmamız gerekiyor. Akdeniz bölgesi, Ortadoğu bölgesi, Kafkaslar gibi bölgelerde çok önemli konular var. Buralarda etkili olmamız lazım. Arap baharıyla müthiş bir yenilik yaratıldı. Burada biz işbirliği yapabiliriz. Türkiye ve CHP bu konuda çok önemli bir rol oynuyor. Gerçekten demokrasiden ne anladığımız anlamında birlikte birşeyler yapabiliriz. Din devlet birbirinden ayrılmalı. Diktatörlük ve otoriter rejimlerde çoğu zaman dini bu şekilde muhafelet gücü olarak istismar edilecek bir güç haline dönüştürebilir. Bu nedenle toplumlar da kutuplaşabilir. Biz dini inançlara nasıl saygılı olmamız gerektiğini çok iyi bilmeliyiz. Ama din politikanın bir parçası olmamalı. İkinci önemli olan kadın hakları. Kadınların kapasitesi çok önemli. Bizim için bölgesel işbirliği aynı zamanda temel değerlerin bir zemine oturtulması kökleştirilmesi demek" diye konuştu. Birlik ve beraberliğe vurgu yapan Papandreu, "Mesela Yunanistan’da Neo Nazi hareketler var. Göçmenlerin üzerine gidiyorlar. Evet bir göç sorunu var ama bu sorunu çözmek için insani davranmalıyız. Bu bizleri ayrıştıran duvarların ötesine geçerek ortak değerler noktasına odaklanmalı ve ilerici güçler olarak daha ilerici hareketlerle işbirliği yapmalıyız" şeklinde konuştu.
"Problemler Şiddet içermeyen bir şekilde çözülmelidir" Papandreu, salondan yöneltilen, ’Kürt sorununa nasıl bakıyorsunuz?’ sorusuna da yanıt verdi. Sosyalist Enternasyonal Başkanı Papandreu, "Sosyalist Enternasyonal'de farklı Kürt partileri de var. Suriye’deki muhalefetle temas halindeyiz. Biz bir grup oluşturarak açık bir şekilde Kürt konusunu tartışmaya karar verdik. Şiddet içermeyen çözümler müzakerelerle karşılıklı görüşmelerle ortaya konacak görüşlerin peşindeyiz. Bizim hareketimizin temel taşlarından biri şiddet içermemesidir. Problemler şiddet içermeyen bir şekilde çözülmelidir. PKK’nın geçmişinde Türkiye’de pek çok şiddet eylemi görüldü. Bu konunun detaylarına girmek istemiyorum. Avrupa değerleri Avrupa çerçevesi bu tür problemlere çözüm bulmak için kullanılır. Türkiye’de azınlıklar da var her yerde olduğu gibi. Bunlar sorunlara neden olabiliyor. Birkaç yıl önce her şey çok daha zordu. Bugün Türkiye’de insanlar ikinci kimliğini de söyleyebiliyor. Bu tür insanlar sadece Türkiye’de değil Balkanlar’da da böyle insanlar var. Müslüman azınlıklar var. Her azınlık grubunun etrafına bir sınır çizerek onları ayrıştırırsak, etnik olarak arındırılmış devletler kurmaya çalışırsak, Avrupa düşüncesine aykırı olur. Biz ortak değerlere inandığımızı söylersek, o zaman bu sınırları değiştirmeyiz. O zaman sınırlara saygı gösteririz. İnsan haklarına, azınlık haklarına, inanç özgürlüğüne saygı gösteririz. Bu Avrupalılaşmaktır. Bu tür bölgelerde sınırlar devam edebilecektir ama önemini kaybedecektir. İşte bu konuda çözümler bulunabilir. Biz Balkanlar’da etnik arındırma konusunda kötü tecrübeler yaşadık. Kosova ve Arnavutlar arasında Sırplar arasında bugün bir barış varsa Avrupa nedeniyle mümkün olmuştur. Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında yeni Avrupa emelleri olduğu için birlikte yaşam olabiliyor. Türkiye’nin Avrupa’ya yönelimi çok önemli. Ama özelikle Kürt sorunu açısından da çok önemli" şeklinde konuştu.
(Pınar ÇITAK KOYGUN-Taner YENER/DHA)