Karbon salınımlarının azaltılması amacıyla bütün ülkelere sorumluluk yükleyen ilk anlaşma olduğu belirtilen Aralık 2015'te Paris'te varılan tarihi iklim anlaşması, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde imzaya açıldı. Bu anlaşmanın, yasal olarak bağlayıcılığı olmasının yanı sıra bir parça da gönüllülük içerdiği belirtildi.
Paris'te Aralık 2015'te gerçekleşen 21. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nda (COP21) 196 ülke, küresel ortalama sıcaklık artış limitinin 1,5 ila 2 derece arasında sınırlandırılmasını içeren metin üzerinde anlaşma sağlamıştı.
Paris İklim Anlaşması metninde, sera gazları emisyonunun düşürülmesi ile ilgili olarak ulusal düzeydeki planların beş yılda bir gözden geçirilmesi öngörülüyor. Gelişmekte olan ülkelerin bu alandaki mücadele için yılda en az 100 milyar dolar destek aktarması hedefleniyor.
Anlaşmada, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı hazırlıklı olunması ve sera gazları emisyonunu azaltan çevreci ve sürdürülebilir ekonomilerin desteklenmesi gibi maddeler öne çıkıyor.
Bugün imzaya açılan ve bir yıl imzaya açık kalacak anlaşmanın yürürlüğe girmesi için, karbon salınımının yüzde 55'ini sağlayan en az 55 ülkenin, kendi iç onay süreçlerini tamamlayarak anlaşamaya taraf olduklarına ilişkin onay belgesini BM'ye sunması ve bunun ardından 30 gün geçmesi gerekiyor.
Karbon salınımının yüzde 40'a yakınınından sorumlu olan ABD ve Çin, onay sürecini bu yıl tamamlayacaklarını bildirdi.
Anlaşmanın İngilizce metnini okumak için tıklayın
World leaders made their way to New York to sign the Paris climate change agreement. Here's Ingram Pinn's take pic.twitter.com/Xi0LhMmRUr
— Financial Times (@FT) 22 Nisan 2016Küresel ısınmanın etkilerini yavaşlatmayı ve bütünüyle olmasa da doğaya verdiği hasarı gidermeyi amaçlayan anlaşmaya devlet başkanları ve başbakanların yanı sıra 130’u aşkın ülkenin temsilcileri imza koydu.
Türkiye’nin yanı sıra imza törenine, ABD, Kanada, Çin, Avrupa Birliği, Hindistan, Brezilya gibi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler katıldı. İmza törenine katılanların tam listesi için tıklayın.
Historic #EarthDay at @UN as we sign #ParisAgreement on #climatechange. We must sustain this forward momentum. pic.twitter.com/ALPwD7mqE7
— John Kerry (@JohnKerry) 22 Nisan 2016Habertürk’te yer alan habere göre, Başkan Barack Obama Londra’da olduğu için anlaşmayı ABD adına Dışişleri Bakanı John Kerry imzaladı. Kerry, kucağında taşıdığı 2 yaşındaki kız torunu Isabelle Dobbs-Higginson ile birlikte anlaşmaya imza attı.
Paris Anlaşması’nın imza törenine Türkiye adına Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı katıldı. Dışişleri Bakanı Kerry, yaptığı konuşmada anlaşma ile birlikte hükümetlerin atacağı adımların yaratıcılık, girişimcilik, sermaye dağılımı konusunda yeni fırsatlar doğacağını söyledi. Kerry, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte dünyanın yeni enerji kaynakları geleceğinin belirlenmiş olacağını belirtti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Paris anlaşmasını iklim değişikliğine dünyanın yanıtı olduğunu belirtti. Ban Ki Moon, ilk kez dünyadaki tüm ülkelerin karbon gazı salınımını azaltma vaadinde bulunduğunu ve ortak amaç çevresinde bir araya geldiğini söyledi.
RT if you agree with Leo! @LeoDiCaprio quotes Abraham Lincoln at #ParisAgreement signing #climatechange pic.twitter.com/VnEvR4oOwL
— UNICEF (@UNICEF) 22 Nisan 2016New York’taki imza töreninde Hollywood’un ünlü yıldızı Leonardo DiCaprio da bir konuşma yaptı. BM Barış Elçisi DiCaprio, anlaşmanın dünyanın geleceğini kurtarmayacağını, fosil yakıt kullanımına tamamen son verilmesi gerektiğini vurguladı. Di Caprio daha sonra BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile görüştü.
Törende, Brezilya'da Ulusal Kongre'nin alt kanadında yapılan oylamada, görevden alınması talebiyle hakkında soruşturma açılmasına karar verilen Devlet Başkanı Dilma Rousseff de konuşma yaparak anlaşmanın Brezilya'da bir an önce onaylanması için çaba göstereceğini belirtti.
Brezilya'da yaşanan politik gelişmelere de değinmek istediğini belirten Rousseff, "Brezilya halkı büyük bir ulus. Daha önce otoriterizmi yenerek canlı bir demokrasi kurdular. Halkımız çalışkan ve özgürlüğüne düşkün. Buradan herhangi bir geriye gidişe izin vermeyeceklerine eminim" diye konuştu.
Açılış konuşmaların ardından imza töreni başladı ve anlaşmaya ilk imzayı Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande koydu. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da anlaşmayı ilk imzalayan devlet başkanları arasında yer aldı.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Birleşmiş Milletler (BM) üyelerinden Filistin topraklarındaki İsrail işgalinin sonlandırılması için yardım istedi.
Abbas, BM Genel Kurulu'nda Paris İklim Anlaşması'nın imza töreninde yaptığı konuşmada, Filistin'in Paris İklim Anlaşması'nı hem imzaladığını hem de onay belgesini sekreterliğe sunduğunu belirtti.
Filistin'in BM Genel Kurulu tarafından üye olmayan devlet olarak kabul edildiğini ve Filistin Devleti'nin diğer devletlerle birlikte anlaşmayı imzaladığını vurgulayan Abbas, anlaşmanın gezegen için pozitif etkileri olacağına inandığını kaydetti.
Konuşmasında Filistin topraklarındaki İsrail işgaline de değinen Abbas, "İsrail'in işgali, Filistin'de iklimi tahrip ediyor. İsrail'in kurduğu yerleşim birimleri de Filistin'in doğasını mahvediyor. İsrail işgalinin ve işgal altındaki Filistin topraklarında İsraillilerin yerleşim birimi kurma faaliyetlerinin sonlandırılması için lütfen bize yardım edin." dedi.
Paris İklim Değişikliği Anlaşması kabul edilir edilmez, küresel ve yerel düzeyde önemli etkiler yaratmaya başlamıştı. Aralık 2016’dan itibaren, özellikle fosil yakıt kullanımı ve enerji başlıkları altında dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmelerin en öne çıkanlarını aşağıda görebilirsiniz.
Paris Anlaşması ile beraber en dikkat çekici gelişmeler, enerji alanında özellikle kömür ve yenilebilir enerji konularında ortaya çıktı.
İklim değişikliğinin en önemli kaynaklarının başında kömür geliyor. Kömür kullanımı küresel emisyonların neredeyse yarısından sorumlu. 2015 yılında yayınlanan Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporuna göre 2013 yılında küresel emisyonların yüzde 46’sı kömür kullanımından kaynaklanıyor. Bu yüzden, Paris Anlaşması’nın en önemli etkisinin kömür sektöründe görülmesi bekleniyordu. Beklendiği gibi, Anlaşma’nın kabulünden imzaya açılmasına kadarki kısa sürede bile kömür konusunda önemli gelişmeler yaşandı.
Paris İklim Konferansı’ndan sadece bir ay sonra, tam 70 kömürlü termik santral (toplam 44 GW) yapmayı planlayan Vietnam, “yeni termik santral inşaat planlamalarını gözden geçireceğini ve yeni termik santral projelerini durduracağını” açıkladı.
Bu ne ilk ne de son gelişme; Anlaşma’dan hemen önce Paris sürecini de desteklemek için Birleşik Krallık (İngiltere) geçtiğimiz Kasım ayında, 2025 yılına kadar kömürlü termik santrallerini kapatacağını açıklamıştı. Belçika ise Mart 2016 itibari ile artık kömürden elektrik üretmiyor. Bu son gelişme ile Avrupa’da artık yedi ülkede kömürden enerji üretilmiyor. Ayrıca, İngiltere ile beraber, Portekiz 2020 yılında, Avusturya 2025 yılında, Finlandiya ise 2020li yıllarda kömürü terk edecek.
Dünyanın en çok karbon emisyonu salan ikinci ülkesi ABD’de ise, Başkan Barrack Obama yönetimi hemen Ocak 2016’da “kömürün çevresel ve sağlık etkilerini” inceleyeceğini ifade ederek üç yıl boyunca ülkede, yeni kömür madenine izin vermeyeceklerini açıkladı. Bu açıklamadan iki gün önce ise, New York Eyaleti kömürü terk ettiğini açıklamıştı.
Dünya’nın en büyük kömür madenciliği şirketi olan, 50 milyon dolarlık Peabody, Nisan 2016’da ABD mahkemelerine başvurarak iflası ilan etmişti. Paris Konferansı’ndan yalnızca birkaç gün sonra, Ocak ayında, ise ABD’nin ikinci büyük kömür şirketi Arch Coal iflas etmişti.
Paris’in, küresel sıcaklık artışlarını 2 C derecenin çok altında, mümkünse 1.5 C derecede sınırlandırmak için verdiği mesaj, kömür şirketlerinin batmasına sebep olup ülkeleri kömürsüz enerji üretimi doğrultusunda bir dönüşüme yönlendirirken, bir yandan da emeklilik fonları ve üniversite fonları kömür firmalarındans yatırımlarını terk çekiyor. 186 Milyar Dolarlık Kaliforniya Emekli Öğretmenler Fonu Şubat ayında kömürlü termik santrallerdeki tüm yatırımlarını geri çekme kararı aldı. Diğer yandan, sadece son bir kaç ayda Kopenhag Şehri, Rockefeller Aile Fonu, Yale Üniversitesi Fonu gibi önemli fonlar, Paris Anlaşması’nın kabulünün üstünden sadece 4 ay geçmişken fosil yakıtlardan geri çekti.
Geçtiğimiz yıl, dünyanın en büyük emeklilik fonu olan 900 milyar dolarlık Norveç Emeklik Fonu, fosil yakıtlardan yatırımlarını geri çekme kararını açıklamıştı. 14 Nisan 2016’da fon yönetimi, yatırım listesinden halihazırda çıkardığı 52 kömür şirketini açıkladı. Peabody’nin de aralarında bulunduğu listenin açıklanmasından sadece bir kaç gün sonra Peabody iflasını ilan etmişti.
Paris Anlaşması ile beraber tüm dünya, hızlıca bir biçimde sera gazlarının azaltılması gerekliliği konusunda hemfikir olduklarını ve iklim değişikliği ile mücadele için ekonomik kalkınmanın karbonsuzlaşması konusunda uzlaştıklarını beyan etmişlerdi. Bu yüzden, anlaşma ile beraber yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimin giderek artacağı öngörülüyordu. Sadece 4 ayda, şaşırtıcı derecede hızlı bir şekilde enerjide dönüşüm başladı. Bu kısa sürede, rüzgar ve güneş başta olmak üzere, yenilenebilir enerji konusunda önemli gelişmeler yaşandı.
Aslında, yenilenebilir enerjiye dönüşün sinyalleri, anlaşma öncesinde de gelmeye başlamıştı. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) 2015 yılına dair açıkladığı istatistiklere göre 2015 yılında 152 gigawatt’lık (GW) yenilenebilir enerji kapasitesi artışı ile yüzde 8.3 büyüdü. Bu rakam, sektöre için tarihteki en hızlı büyüme anlamına da geliyor. YenilenebilirKapasitesi İstatistikleri 2016 adlı çalışmaya göre, tüm dünyadakiyenilenebilir enerji kurulu gücü 1,985 GW’a ulaştı. Enerjide dönüşüm, Paris Anlaşması ile beraber daha da hızlandı.