Sözcü yazarı Necati Doğru, pazar günü Trabzon'daki konuşmasında "helallik" isteyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yerine Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın getirilebileceğini öne sürdü.
Doğru, "Bir önemli bakanı, parti dışı trollerin 'parti birlik ve beraberliğini bozmaya kalkışması' ve bakanı istifa etmeye fitlemesi boş çaba. Vız gelir. Ama parti içi troller etkili damat ile bakanı birbirine düşürebilir, grup toplantısının yapıldığı salonda 'Soylu' Bakanın hep oturduğu koltuğa 'Fatma' Bakan'ı kışkırtarak oturtabilirler" diye yazdı.
Necati Doğru'nun Sözcü'deki yazısı şöyle
Acaba hangisi diplere kadar inerek ve “ortalığı karıştırarak” İçişleri Bakanı'nı “istifa etmeye” zorluyor? İç troller mi? Dış troller mi? İktidar Partisi Başkanı ve Cumhurbaşkanı, “Bu ahlaksız troller ülkemizin birlikteliğini bozmaya yöneliktir, Türkiye'yi troller idare etmeyecek” diye kızdı. Parti içi troller! Parti dışı troller! Hangisi etkili? Bir önemli bakanı, parti dışı trollerin “parti birlik ve beraberliğini bozmaya kalkışması”ve bakanı istifa etmeye fitlemesi boş çaba. Vız gelir. Ama parti içi troller etkili damat ile bakanı birbirine düşürebilir, grup toplantısının yapıldığı salonda “Soylu” Bakanın hep oturduğu koltuğa “Fatma” Bakan'ı kışkırtarak oturtabilirler.
* * * Söz trolden açıldı. Aklıma soru geldi. Acaba 14 şeker fabrikasının şu günlerde “özelleştirme yoluyla yabancı glikoz tekellerine satılmasını” fitleyen troller hangileridir? İç troller mi? Dış troller mi? Yoksa ikisi birden mi? Şeker fabrikaları önce yerli işadamlarına satılacak. Onlar fabrikaların üzerine bir tek çivi bile çakmadan, yabancılara transfer edecekler. Özelleştirmede devletin tekel imtiyazından doğan pazarı tutmuş fabrikaları zaten başından beri “yabancılaştırma” üzerine planlandı. Sigara fabrikaları. Yabancıya satıldı. Çok kârlı, kazançlı Türkiye sigara pazarı yabancı sigara tekellerine teslim edildi. Rakı fabrikaları. Yabancıya gitti. Çok kârlı, kazançlı Türkiye içki pazarı yabancı tekellerine sunuldu. Sıra geldi şekere! Satılacak 14 fabrika değil aslında Türkiye'nin çok kârlı, kazançlı şeker pazarıdır. Türkiye'de şeker tüketimi her yıl artıyor. 2002'de 1 milyon 735 bin tondu. 2016'da 2 milyon 638 bin tona çıktı. Şeker ihracatçısı Türkiye, şeker ithalatçısı da oldu.
* * *
Bugün Türkiye pazarında hem özel, hem yabancı, hem karma (devlet ile özel ortaklığı) ve hem de devletin şeker fabrikaları var. Ama devletin hisselerinin büyük çoğunluğuna sahip olduğu bu 14 şeker fabrikası, sadece Cumhuriyetin 85 yıl önce bize sunduğu “yerli üretim destanının” bir yadigarı değil aynı zamanda; “hem şeker pancarı eken çiftçiyi- hem pancar küspesi ile hayvanını besleyen köylüyü- hem pancardan elde edilen şekeri, ithalata bağımlı olmadan, bulabilen şehirli tüketiciyi” kavrayıp, kucaklayan bir yerli modelin parçasıdır. Düşünmeliyiz. Şüphelenmeliyiz. Ve sormalıyız: Şeker pancarını kendi vatanının toprağına eken, kendi vatanın fabrikasında pancardan şeker üreten, pancarı şekere dönüştürürken onun yan ürünü küspe ile de büyük baş, küçükbaş hayvan besiciliğini dışa bağımlı olmaktan kurtaran bu “anlaşmalı ekim modelinin” neresi büyük geldi, neresi zarar yazdı ve neden zarar yazdı da siz bu 14 fabrikayı yabancı şeker tekellerine satıyorsunuz? Bu fabrikalar zarar yazıyor ve devlete yük oluyorsa, pancar üreticileri devlete yük oluyorsa, fabrikadaki işçiler devlete yük oluyorsa bu yükü kaldırmak için hangi yöntemleri buldunuz, düşündünüz, uyguladınız da sonuç alamadınız? Ayıptır. Yazıktır. Günahtır. 16 yıldır iktidardasınız.
* * *
Önce Başbakan konuştu. Sonra Maliye Bakanı: 14 şeker fabrikasını neden “özelleştirme yoluyla yabancılaştırmaya” karar verildiğini anlatmıyorlar. Şu laflara bakın: İşçiler işsiz kalmayacak. Ekici kotasız kalmayacak. Sosyal özelleştirme yapıyoruz. İşçiler işsiz kalmayacaksa, pancar üreticisi kotasız kalmayacaksa demek ki, bu fabrikalar verimli çalışıyor. O zaman niçin satıyorsunuz? İç troller mi? Dış troller mi? Zorluyor.