Patronunuzun size söylemeyeceği 10 cümle

Patronunuzun size söylemeyeceği 10 cümle
Beyaz yakalıların iş yaşamına yönelik yapılan çalışmalar gösteriyor ki patronların çoğu çalışanlarının mesajlaşmalarını okuyor, daha ucuz iş gücü peşinde, çocuğu olan kadınları çalıştırmak istemiyor ve sırf dış görünüşünüz nedeniyle sizi kapının önüne koyabilir.
The Wall Street Journal'in farklı çalışmalara dayanarak derlediği liste şöyle:
 

1."Evet, maillerini ve özel mesajlarını okuyorum."

 
Patronunuz hakkında anlık mesajlaşma yolu ile yakınmak, Google'da Lindsay Lohan'ın son skandalını aramak ya da bir arkadaşınıza çalışma arkadaşlarınızdan biri hakkında pek de onur verici olmayan bir email göndermek... Hepimiz kariyerimizin bir yerinde bunları muhtemelen yapmışızdır ama acı gerçek şu ki patronunuz da bunu biliyor olabilir.
Büyük şirketler ya da ağır bir şekilde regülasyona tabi olan sektörlerde olan birçok şirket bazı çalışanların internet ve email kullanımını izliyor. CareerBuilder anketine göre ABD'deki işverenlerin yarısı çalışanların internet kullanımını, yaklaşık üçte biri ise emaillerini izliyor. Email arşivleme şirketi Smarsh CEO'su Stephen Marsh, anlık mesajlar ile kısa mesajların izlenme oranının da arttığını belirtti.
İş verenlerin hepsi yalnızca ne yaptığınızı izlemekle kalmıyor bazıları harekete de geçiyor. Proofpoint anketine göre beş şirketten biri bir çalışanını sosyal medya politikasını ihlal ettiği gerekçesi ile cezalandırırken yüzde 8'i bir çalışanını bu gerekçe ile kovdu. Dahası, beş büyük ABD şirketinden biri bir çalışanını email politikasını ihlal ettiği gerekçesi ile işten çıkardı. Soruşturmaların çoğunluğu çalışanların hassas, gizli ya da utanç verici bilgiler sızdırması nedeniyle açılıyor. Ofis mailinden kız arkadaşa gönderilmiş müstehcen bir mesaj ya da kurumsal bilgisayardan online alışveriş yapılması nedeniyle değil.
 

2."Daha genç ve ucuz birini arıyorum."

 
İş gücü yaşlandıkça daha fazla ABD'li kendilerinden genç patronlarla çalışacak. Bu durum bazı gerginliklere ve problemlere neden olabilir, bunların arasında iş kaybı bile olabilir.
Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonu'na yaş önyargısı ile ilgili yapılan şikayetler 1997'den 2012'ye kadar yüzde 44 yükseldi. Şimdi de çalışan şikayetleri arasında en hızlı yükselen grup haline gelmiş durumda ve bunların yüzde 60'ı işten çıkarmayla ilgili. 70 yaşındaki araştırmacı gazeteci Frank Snepp Ekim ayında yaş önyargısı nedeniyle NBC News'den çıkarıldığı iddiası ile dava açtı.
 

3."Hastayım diye numara yaptığını anlıyorum."

 
Çalışanların birçoğu dürüst ve güvenilir: CareerBuilder anketine göre çalışanların üçte ikisi gerçekten hasta olmadıkları halde hastayım demiyor. İstihdam şirketi Accountemps anketine göre ise çalışanların yaklaşık yarısı mevcut işlerinde iken başka bir iş aramayacaklarını söylüyor. Ancak işte başka iş ilanlarına bakan, hastayım diye numara yapan, işten erken çıkan ya da masraf raporunu şişiren az sayıda kaytaran insan da var ve patron bunu çoğu kez fark eder ya da en azından şüphelenir. CareerBuilder anketi ekonomik yavaşlamanın başlangıcından bu yana her dört çalışanın birinden fazlası daha fazla çalışanın hastalık numarası yaptığını ve izin kullandığını düşündüğünü gösterirken her on çalışanın üçünün de tatil dönemlerinde daha fazla hastalık izni kullanıldığını fark ettiğini gösterdi.
Bir patron bir çalışan hakkında şüphelenirse bu çalışanın soruşturulma ihtimali var ve soruşturma başlarsa işler hızla kızışabilir. Patronların yüzde 30'u, bir çalışanın hasta olduğunu söylemesi halinde hastalığın doğru olup olmadığını kontrol ettiğini söylüyor. CareerBuilder anketine göre bu patronların yüzde 64'ü doktor raporu isterken, yüzde 48'i çalışanın sesinin hasta gibi gelip gelmediğinden emin olmak için telefon açıyor, yüzde 19'u sosyal medya hesaplarını kontrol ediyor, yüzde 15'i ise arabayla çalışanın evinin önünden geçiyor. Dahası, bir çalışanın hastalık durumunu kontrol ettiğini söyleyen iş verenlerin yüzde 16'sı sahte bir bahaneyle işe gelmeyeceğini söyleyen çalışanı kovduğunu kabul ediyor.
 

4."Çocuğun mu? O senin sorunun."

 
Kadınların her dolar için erkeklerden ortalama 77 sent az kazandığı biliniyor. Çocuk sahibi olmak kadınların para kazanma ihtimalini daha da düşürüyor. "Annelik cezası" kendini birçok şekilde gösterebilir: patron, bir annenin çocuklarıyla ilgilenmek için çok zaman ayırdığını ya da ailesine kariyerine kıyasla daha düşkün olduğunu düşündüğünü için bir kadına terfi vermeyebilir.
Etkinin doğrudan bordroya yansıma ihtimali de var. İşgücü İstatistik Bürosu tarafından 2012'de yapılan bir çalışmaya göre 18 yaşından küçük çocuğu olan kadınların haftalık ortalama kazancı 680 dolar iken çocuğu olmayan kadınlar 697 dolar kazanıyor. Bazı işlerde fark daha da açılıyor. Bir işi yapabilmek için ne kadar fazla eğitim gerekiyorsa aradaki fark da o kadar büyük oluyor. Harvard ekonomi profesörleri Claudia Goldin ile Lawrence F. Katz'ın 2010'da yayınladıkları bir çalışmaya göre çocuklarını büyütmek için bir buçuk yıl işten uzak kalan MBA derecesine sahip kadınlar aynı durumdaki erkeklerden yüzde 41 daha az, avukatlar yüzde 29 daha az, doktorlar yüzde 16 daha az para kazanıyor.
 

5."En yakın arkadaşın olabilirim."

 
Patronunu arkadaşı gibi gördüğünü söyleyen on çalışanın altısı için şu cümle sürpriz olmayacaktır: Patronun kankası olmak beraberinde avantajları da getirecektir. İkramiye vermek ya da üst yönetime terfisi için bastırmak gibi. Kariyer koçu Roy Cohen yine de dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor: Patron hala performansınızı değerlendiriyor. Bir problem yaşandığı ya da görüş faklılığı olduğu anda duygular incinebilir. Cohen ilişkiyi arkadaşça ama arkadaşlık sınırlarına girmeden sürdürebilmek için hassas konularda konuşmaktan kaçınılmasını tavsiye ediyor: Kendinizi ne kadar yakın hissederseniz hissedin nihayetinde patronun o bilgiyi sizin değil kendi amaçları için kullanma ihtimali var.
 

6. "…ya da en kötü düşmanın olurum."

 
Patronunuzla aranızı iyi tutmanız kariyerinizi yükselmenizi sağlayabileceği gibi kötü bir ilişki tam tersi bir etki yaratabilir. Ya da daha kötüsü. Yapılan bir araştırmaya göre iş yerinde biri size eziyet edebilecekse patronların işte geçen zamanın yüzde 72'sinde bunu yapabilirler. İş yerinde zorbalık gören kişilerin yarısı ise stres kaynaklı sağlık problemleri yaşıyor.
Her ne kadar patronlar ile ilişki bu derece kötüleşmese de patronunuz verdiği sözleri tutmadığında, size karşı tepkisiz davrandığında, mahremiyetinizi işgal ettiğinde aranızdaki iletişim zarar görebilir. Tüm bu deneyimler çalışanın daha fazla yorulmasına, iş yerinde tansiyonun artmasına, sinire ve depresyona yol açabilir. En kötüsü ise patronunuzdan gelecek bu tarz davranışlar sizin hayatınızı riske de atabilir: Occupational and Environmental Medicine araştırmasına göre dört sene iletişimi bozuk bir patronun altında çalışan insanların kalp krizi riski yüzde 60'ın üzerinde.
 

7. "Performansa göre terfi ettirmem."

 
Genellikle çalışanlar terfi almak için iyi çalışmak zorundadır. Ancak bazı durumlarda bu yeterli olmayabilir. Bazen birinin yükselmesi kendisinin kontrolü dahilinde olmayan faktörlere bağlı olabilir. Bunlar arasında yöneticisinin tercihleri, organizasyon içerisinde kurallar ve şirket kültürü gösterilebilir. İnsan kaynakları danışmanlık şirketi HR4Change'ın kurucusu Tony Deblauwe, bazı kurumlarda özellikle büyük ve geleneksel olanlarda yaşça büyük olmanın terfide ana faktör olabileceğini söylüyor. Socio-Economic Review araştırmasına göre yaşa göre terfi ABD'de diğer ülkelerde olduğundan daha yaygın. Deblauwe terfide ayrıca patron ile uyumun da terfide kritik önemde olduğuna dikkat çekiyor.
Hatta bazı durumlarda terfiler iltimasa dahi kaçabilir. İş dünyasının önde gelen üst düzey yöneticileri ile yapılan bir araştırmaya katılanların yüzde 92'sinden fazlası kariyerlerinde iltimas gördüklerini itiraf ediyor. Bu da terfide yeterlilik ya da performanstan çok arkadaşlık veya bağlantıların daha etkili olduğunu gösteriyor.
 

8. "Yüzeysel düşünürüm."

 
Zayıf ve çekici olmak kendi başına bir güzellik değil ayrıca işinizde hızla ilerlemenize de katkı sağlayacak iki faktör. Bunun tersi de doğru: Çekici olmayan, kilolu kişiler işte bunun da cezasını görür. Her ne kadar çoğu iş alanında çekicilik ve performans birbirinden bağımsız olsa da psikoloji araştırmaları birçok patronun "güzel olan, iyidir" düşüncesine sahip olduğunu belirtiyor. Sonuç olarak Teksas Üniversitesi'nden Daniel Hamermesh ve Michigan Üniversitesi'nden Jeff Biddle'ın araştırması iyi görünümlü kişilerin normal görünümlü kişilere oranla yüzde 3-8 daha fazla maaş aldığını gösteriyor. Tabi normal görünümlü kişiler de "çirkin" olarak nitelendirilenlerden yüzde 5-10 daha fazla kazanıyor.
Aşırı kilolu olmakta işle ilgili sıkıntılar yaratıyor. Kilolu kişilerin yüzde 43'ü kendilerine sataşıldığını, taciz edildiklerini, kovulduklarını, işe alınmadıklarını ya da terfi edilmediklerini söylüyor. Kilosu olanlar ayrıca daha az ücret alıyor: Örneğin George Washington Üniversitesi'nin araştırmasına göre obez kadınlar obez olmayan kadınlara göre yıllık bazda yüzde 6 daha az para kazanıyor.
 

9. "Sana ayıracak vaktim yok."

 
43 yaşındaki Erika Worth, Vancouver'da kişilerin geçmişini araştıran bir ofis Los Angeles'ta ise bir dedektiflik bürosu işletiyor. Bu nedenle kendisi sahip olduğu çifte rolle bir çok seyahatlerde bulunuyor. Her ne zaman 10 çalışanından biri kendisine bir proje ile ilgili sorun ya da randevu çakışması ile ilgili geldiğinde Worth onlara kendi buldukları çözümler ile gelmesini söylüyor. Bu onun ilgilenmediği anlamına gelmiyor: Sadece ortaya çıkan her sorunla ilgilenecek vakti yok.
Kariyer koçu Cohen her zaman yoğun olan patronların denetim, konuşmak veya çalışanları eğitmek için daha az vakitleri olduğunu söylüyor. Leadership IQ tarafından yapılan bir araştırmaya göre çalışanların üçte ikisi patronları ile çok az iletişim içerisinde olduklarını söylüyor. Ayrıca işsizlik oranı da bu kadar yüksek iken bazı patronlar çalışanları ile çok zaman harcama gereği de duymuyor: Eğer çalışan işinden memnun değilse sorun yok. Nasıl olsa onun yerine aynı işi yapacak birçok kişi var.
 

10. "Her şey benim için."

 
Bir proje için haftalarda köle gibi çalışmak ve ardından patronunuzun isminizi bile anmadan bu sunumu yaptığını görmek. Bir pazarlama teklifi araştırması için aylarınızı harcadınız, patronunuzun patronuna giden çalışmada adınızın dahi geçmediğini gördünüz. HR4Change'ın kurucusu Deblauwe, çalışmalarınızdan kendi çalışmasıymış gibi faydalanan ya da sebebi tam siz olmasanız da sizi sorunlardan sorumlu olarak gösteren patronların çalışanlar üzerinde zorbalık kadar ya da bundan daha kötü bir etkide bulunabileceklerini ifade ediyor.
Spherion Staffing tarafından yapılan bir çalışmaya göre çalışanların yaklaşık yarısı patronlarının kendi yaptıkları işlerin kredisini üzerlerine aldıklarını ve üçte birinden fazlası ise yine patronlarının konumlarını korumak için kendilerini "otobüsün altına ittiklerini" söylüyor.
Ancak konuyla ilgili yorumda bulunan Hallie Crawford, bu tutumun her zaman göründüğü kadar kötü olmadığını söylüyor. Crawford, üst düzey yöneticilerin hangi patronun hangi takımının hangi üyesinin işi yaptığı ile ilgilenmediği ve sadece sonucu görmek istedikleri bir yerde işi yapan çalışanı onurlandırmanın da uygun düşmediğini belirtiyor. Ayrıca bazı patronların çalışanların kendisine yardım için işe alındıklarını ve işe alım anlaşmasının bu manaya geldiğini düşündüklerini de aktaran Crawford, bu patronların işi yapan çalışanı onurlandırmamasının kasten olmadığını bunun sadece işveren ile çalışan arasındaki ilişkinin böyle olması gerektiği inancından kaynaklandığını ifade ediyor. Ayrıca yine Crawford, büyük takımları olan patronların hangi projeyi kimin yaptığını hatırlamadığı durumlarda "yanlış çalışanı onurlandırabileceği" uyarısında da bulunuyor.