Pavey: İfade özgürlüğü, Almanya ve Hollanda'da elzem, AKP Türkiye'sinde lüzumsuz; bunun adı derin sahtekârlık

Pavey: İfade özgürlüğü, Almanya ve Hollanda'da elzem, AKP Türkiye'sinde lüzumsuz; bunun adı derin sahtekârlık

CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, anayasa değişikliği referandumunda neden hayır diyeceğini açıkladığı yazısında hükümetin Hollanda ve Almanya ile yaşadığı krizi değerlendirdi. "Türkiye'de adım adım rejimi değiştirmeye başladıklarında bugün faşizmle suçladıkları Avrupa ülkelerinde fink atıp hatta onların mahkemelerinde davalar açıp Türkiye'nin nasıl korkunç bir ülke olduğunu anlatıyorlardı" diyerek AKP'nin eski politikalarına dair hatırlatmada bulunan Pavey "İfade özgürlüğü Almanya ve Hollanda'da elzem, AKP Türkiye’sinde lüzumsuz. Bunun adına derin sahtekarlık deniyor" görüşünü savundu.

Şafak Pavey'nin BirGün gazetesinin bugünkü (14 Mart 2017) nüshasının 'Hayır Kürsüsü' köşesinde yayımlanan 'Hayatı zehir edenlere HAYIR diyorum' başlıklı yazısı şöyle:   

Erdoğan'ın 4 Mart 2017 tarihli Tekirdağ mitingi yerel gazetelerde haber yapıldığında 19 yaşında bir işçi "Geldiği gibi arkasına bakmadan gider" mesajını sosyal medyada paylaştı. İki saat geçmeden hafiyeler genç adamı adeta bir seri katil gibi yakalayıp mahkemeye çıkardılar... Ardından bildiğimiz sonuç yaşandı, 19 yaşındaki işçi tutuklandı. Bu genç işçinin çilesi sadece tutuklanmakla bitmiyor. İşini kaybetmek, ömrünün sonuna kadar şüpheli olarak fişlenmek, askere ‘sakıncalı’ damgasıyla gitmek, yeniden iş bulamamak ve kamu kurumlarının kapısından adım atamamak da bundan sonra yaşanacaklarının bir kısmı...

Savunmasız vatandaşlarına hayatı zehir edenlere HAYIR diyorum.

Kendilerine benzemeyenlere ezilmeyi, sürünmeyi reva görenlere HAYIR diyorum.

Tekirdağlı genç işçinin hayatını geri alabilmesi için HAYIR diyorum.

Türkiye'de adım adım rejimi değiştirmeye başladıklarında bugün faşizmle suçladıkları Avrupa ülkelerinde fink atıp hatta onların mahkemelerinde davalar açıp Türkiye'nin nasıl korkunç bir ülke olduğunu anlatıyorlardı.

Oysa iktidarı ele geçirdiklerinden beri tutuklama, linç etme, hedef gösterme, şiddetle sindirme, sosyal kampanya ile ürkütme, her şeyi yasaklama AKP’nin gündelik ev işlerinden oldu.

Ama sadece “propaganda imkânı” bile yabancı bir ülke tarafından kendi ellerinden alınınca kıyameti koparmaya başladılar..

İfade özgürlüğü Almanya ve Hollanda'da elzem, AKP Türkiye’sinde lüzumsuz.

Bunun adına derin sahtekarlık deniyor.

“Güçlü Türkiye” diye sahte kampanya yürütenler, Türkiye’nin bir asırdır büyük imkânsızlıklara rağmen o çok aşağıladıkları “monşerler” tarafından bin bir emekle kurulmuş uluslararası itibarını yerle bir ettiler.

Daha düne kadar vizesiz Avrupa diye propaganda yapıyorlardı. Şu anda kendileri bile Avrupa’ya giremedikleri gibi Türkiye kökenli Avrupa vatandaşlarının huzurunu kendi ihtirasları uğruna ateşe atıyorlar.

Kendi evinde medyayı silip geçen, farklı olmaya sıfır tahammül gösterenlerin sansür, fişleme ve hedef gösterme uygulamalarını sınırlarımızın ötesine taşımalarına HAYIR diyorum.

ABD ulusal güvenlik danışmanı Flynn, Erdoğan lehine lobi faaliyeti yapmak için Türk hükümetinden yarım milyon dolar aldığı için istifa etti. Aynı tarihlerde AKP liler "Eyyy Amerika" diye bağırırlarken meğerse alttan da lobi yapıyorlarmış.

Şubat ayında ABD'li Cumhuriyetçi senatör John McCain Türkiye'ye geldi. Yandaşlar McCain’in "sürpriz ziyaretine" pek şaşırdılar. Oysa aynı McCain gelmeden önce ABD deki Türk gazetecilere "Yahu sizin Cumhurbaşkanı ısrarla beni çağırıyor, sürekli aracılar yollayıp ziyaretim için baskı yapıyor, ne sebebi olabilir?” diye soruyordu. Erdoğan’ın iç politika oyunlarına vakıf olmadığı için bu ısrara bir anlam verememişti.

Göçmen kozu ve silah satın alma rüşveti ile Türkiye’ye ziyaret şartı koşulan Almanya ve İngiltere başbakanlarına sorsaydı cevabını bulurdu.

Görüntüde "Eyyy Merkel”, gizli kapaklı konuşmalarda “şantaj- rüşvet” ilişkilerine HAYIR diyorum.

Hiç sözünü etmiyorlar ama Çin Şubat 2016 tarihinden bu yana Türk vatandaşlarına hem de "İslamcı cihatçılarla şüpheli ilişkileri" neden göstererek vize vermeyi durdurdu. Çin’in en güçlü üyesi olduğu Şangay Beşlisi’ne nasıl gireceklerini anlamadığımız gibi henüz "Eyyyy Çin" propagandasını da duyamadık.

Çin’in Türkiye vatandaşlarına tekrar vize vermesi için HAYIR diyorum.

AKP’nin gülünç, lümpen kurnazı, zalim sahtekarlığının sona ermesi için HAYIR diyorum..

Kendi yarattıkları felaketler için kronik bir şekilde başkalarını suçlayan hükümetin her türlü tehlikeli dalgayı utanmadan ateşlemesi toplumsal güvenliği uçurumun eşiğine getirdi.

Kutsal mekânlarımızı "baskı rejiminin" hizmetine sokup, bunu kabul etmeyenleri şer cephesi olarak ilan etmenin getireceği sonuçlar umurlarında bile değil. Çünkü kendi akıllara sığmayan safahatları için bütün ülkeyi gözden çıkardılar.

Ele geçirdikleri muazzam ikbali ve akıllara sığmayan gücü kaybetmemek için başta ortak ahlakımız, hukuk sistemimiz, eğitim sistemimiz olmak üzere değerli neyimiz varsa yerle bir ettiler. Geleneği olan bir devlet gibi değil mafyadan bozma çete gibi davrandılar. Devletin her imkanını, her kurumunu kendilerinden olmayanları ezip geçmek için gasp ettiler..

Birbirine benzemeyen herkesin devletin gücünden, korumasından, adaletinden aynı fırsatlarla yararlanması için HAYIR diyorum.

Bilimde var olmak için, özenilen şehirlerde yaşamak için, içinden geçtiğimiz çağı hak etmek için HAYIR diyorum.

Zeytin bu kocaman dünyada sadece dört ülkede yetişiyor. Türkiye, İtalya, İspanya, Yunanistan. Diğer üç ülke zeytin ağaçlarını gözleri gibi koruyorlar. Atamız zeytin ağacının değerini daha geçen yüzyılın başında fark edip, zeytin ağaçlarını koruyan yasa çıkarmış. Talana doymayan AKP zeytinlerimizin üstüne beton dökerek öldürüyor.

Zeytin ağaçlarımızı çocuklarımıza bırakabilmek için HAYIR diyorum.