Elmas Topcu
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, TRT'de katıldığı 19 Mayıs tarihli söyleşide yaptığı ve "Sedat Peker'den ayda 10 bin dolar maaş alan siyasetçi var" şeklindeki açıklaması kamuoyunu hala meşgul ediyor. O söyleşide Soylu söz konusu iddiayı ortaya atmış, ancak siyasetçinin kimliğini açıklamaya yanaşmamıştı.
Soylu'nun bu tutumu, hükümet içinde var olduğu söylenen "farklı cephelerin birbirine yönelik savaşı" diye nitelenip, "Soylu'dan karşı tarafa tehdit mesajı" şeklinde yorumlandı. Akabinde çıkan ve kulislere dayandırılan haberlerde ise Peker’den para alan o kişinin, İstanbul eski milletvekili ve AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) üyesi Metin Külünk olduğu iddiası ortaya atıldı.
Dün de bazı gazeteciler, kendilerine verilen gizli bilgiye dayandırarak yaptığı açıklamalarda söz konusu kişinin Metin Külünk olduğu iddiasını tekrarladılar.
Külünk adı Sedat Peker'in üçüncü videosunda anlattığı bir olayla bağlantılı olarak da gündeme geldi. O videoda da Peker, AKP'li bir milletvekilinin ricası üzerinde eski bir AKP'li vekili karakolda dövdürttüğünü iddia etti. Orada dövdürülen eski vekil olarak adı geçen Feyzi İşbaşaran yaptığı bir açıklamada, kendisini dövdüren kişinin Metin Külünk olup olmadığını sordu.
Kamuoyunun karakolda adam dövdürme olayının azmettiricisi olarak Külünk adına odaklanmasının nedeni Peker’in videosunda verdiği ipuçlarıydı. Peker, o videoda "O milletvekilinin ismini söylemeyeyim, iyi bir dostumuz, hemşehrimiz. Onu da pasifize etmişlerdi, şimdi tekrardan MKYK'ya aldılar" demişti.
Böylece Sedat Peker videolarıyla yeniden öne çıkan Metin Külünk adı organize suç örgütü bağlantılarıyla tekrar gündeme geldi. Külünk'ün organize suç çeteleriyle yakın bağ içinde olduğuna dair iddialar daha önce de Almanya'da da ortaya atıldı.
24, 25, 26'ncı dönem AKP milletvekilliği yapan Metin Külünk, uzun süre Almanya'daki Türkiye kökenlilerin yakından tanıdığı bir isimdi. Geçen yıllarda adı hemen hemen haftada birkaç günü Almanya'da bir etkinlikte, toplantıda veya AKP'nin lobi kuruluşu olarak nitelenen şimdiki adıyla Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) önceki adıyla Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) teşkilatlarında ziyaret veya faaliyetlerde geçiyordu. Onun için "Erdoğan'ın Almanya'daki Türklerden sorumlu adamı" yorumları yapılıyordu. Tam da bu bağlantıları AKP'li vekil Külünk'ü daha sonra Almanya'da başını ağrıtan ve ülkeden ayağının kesilmesine neden olan olaya sürükledi. Nitekim Alman medyasında 2017'nin sonu ve 2018'in ilk aylarında yayınlanan haberlerde Külünk'ün Almanyalı Osmanlılar olarak bilinen organize suç çetesi ile yakın ilişkiler içinde olduğu; örgütün Külünk ile UETD'nin eski bir yöneticisi üzerinden bağlantıya geçtiği iddia edildi.
Bu iddianın ortaya atılması, Stuttgarter Nachrichten, ZDF ve Der Spiegel'in yayınladıkları, soruşturması tamamlanan ve iddianamesi kabul edilen Almanyalı Osmanlılar davası hakkındaki haberlerle oldu. Hessen Emniyet Teşkilatı’nın gizli dinleme ve takibat protokollerine dayandırdıkları haberlerde de Metin Külünk’ün adı geçti.
O protokollere göre, polis soruşturma kapsamında yaptığı telefon dinlemelerinden birinde Metin Külünk’ün bir görüşmesine denk geldi. Görüşmede telefonun diğer ucundaki kişi ise Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Polis dinlemesine takılan 1 Haziran 2016 tarihli o konuşmada Külünk'ün, Federal Meclis tarafından kabul edilen Ermeni Soykırımı tasarısına karşı yeni bir gösteri hakkında Erdoğan ile konuştuğu rapor edildi.
Kayda geçen bir başka konuşma da AKP’nin Almanya’daki lobi kuruluşu diye nitelenen eski adıyla UETD yeni adıyla UID adlı kuruluşun o dönem Ren-Neckar Bölge Teşkilatı Başkanı Yılmaz İlkay A. ile Metin Külünk arasında geçiyor. Polis kayıtlarına göre, görüşmede A., Almanya’daki AKP taraftarlarının silahlanmasını talep ederken, Külünk ise Almanya'da Kürtlerin kafalarına sopalarla vurulup dövülmesini, bunun görüntülenmesini ve görüntülerin de Türk hükümetine aktarılarak, muhaliflerin korkutulmasında kullanılmasını istiyor.
İddianameye temel teşkil eden bu dinleme kayıtlarını rapor eden bir memurun, "Almanyalı Osmanlılar Ankara ile yoğun bağlantı içinde. Söz konusu grup Türkiye'nin Almanya'daki dayakçıları" diye not düşüyor.
Metin Külünk ile bağlantılı olan ve onun Almanya’dan ayağının kesilmesine yol açan en ciddi suçlama ise Darmstadt kentindeki soruşturmada öne sürüleni. Neue Zürcher Zeitung gazetesinin 25 Kasım 2018 tarihli bir haberinde, Alman makamların tuttuğu 2017 tarihli "gizli" ibareli bir rapora işaret ediliyor. Orada "İsviçre lojistik faaliyetlerde örgüte (Almanyalı Osmanlılar) para ve silah sağlamada büyük öneme sahip" ifadesinin yer aldığı aktarılıyor. Yine o haberde Türkiye'nin Almanyalı Osmanlılara silah temininde maddi destek verdiği öne sürülüyor ve çetenin dünya lideri olduğunu iddia eden Mehmet Bağcı'nın İsviçre'de scorpion marka bir silah, şarjör ve mermi ısmarladığı belirtiliyor. Koblenz'de silahın teslimatının yapılmasından kısa süre sonra alan grubun polis kontrolüne takıldıkları ve o zamandan beri Darmstadt’da soruşturma yürütüldüğü kaydediliyor. Soruşturmayı yürüten Darmstadt kentinin bağlı bulunduğu Hessen Emniyet Teşkilatı, Almanyalı Osmanlılar bir organize suç çetesi olsa da giderek siyasileştiğini, AKP ve UID'in (eski adıyla UETD) tesiri altına girdiğini savunuyor. Darmstadt Savcılığı o dönem Metin Külünk ve MİT mensubu olduğu iddia edilen bir kişi hakkında daha soruşturma başlatıyor. O dönemden beri Metin Külünk'ün Almanya'ya gelmediği dikkat çekiyor.
ZDF ve Stuttgarter Nachrichten'in, Alman emniyet birimlerinin takibat protokollerine dayandırarak verdiği Aralık 2017 tarihli ortak bir haberinde ayrıca Metin Külünk'ün Almanyalı Osmanlılara çok defa para verdiği veya verdirdiği de ileri sürülüyor. Soruşturmayı yürüten ekip, bu parayla silah satın aldığından yola çıkıldığı iddia ediyor.
2016-2018 yıllarında federal meclise veya farklı eyalet parlamentolarına sunulan soru önergelerine verilen cevaplarda Almanyalı Osmanlıların özünde uyuşturucu, kara para aklama, silah kaçakçılığı, adam yaralama, haraç, şantaj gibi tipik organize suç çetesi faaliyeti yürüttüğü, ancak diğer yandan üyelerinin hem AKP hem UID, (Eski UETD) hem de ülkücü ve milliyetçi çevrelerle ilişkisi olduğu belirtiliyor.
Türkiye kökenlilerin yoğun yaşadığı Kuzey Ren-Vestfalya'nın İçişleri Bakanı Herbert Reul bir soru önergesine verdiği cevapta Almanyalı Osmanlılar ile Türk hükümeti arasındaki bağa dikkat çekmişti. 22 Ocak 2017 tarihli önergeye cevapta Reul, "Almanyalı Osmanlılar siyasi boyutu da olan, Türk milliyetçiliği ve internette hatta aşırı sağcı görüşleri savunan rockçı gruplar benzeri bir çetedir" tespitinde bulunuyor. Reul, "Almanyalı Osmanlıların siyasi boyutunun görünürlüğü çetenin önde gelenlerinin AKP'liler ile bağı, Türk yargısıyla ilişkisi, AKP'nin lobi kuruluşu UETD'nin etkinliklerinde güvenlikten sorumlu olması ve Türk hükümetini destekleyen gösterilere katılmasıyla ortaya çıkmaktadır" diyor.
Baden-Württemberg eyalet parlamentosuna sunulan bir soru önergesinde ise Almanyalı Osmanlıların "Dünya Başkanı” diye niteledikleri liderleri Mehmet Bağcı'nın bir grupla Erdoğan'ın Başdanışmanı İlnur Çevik’i ziyareti ve ziyarete dair paylaştıkları fotoğrafa dikkat çekiliyor. Ziyaret ile ilgili olarak yapılan paylaşımda "Saygıdeğer kurucumuz ve Cumhurbaşkanımızın danışmanlarından İlnur Çevik, Almanyalı Osmanlıları Cumhurbaşkanlığı'nda kabul etti" deniyor. Paylaşılan fotoğrafta da Mehmet Bağcı'nın yanındaki İlnur Çevik'in gömleğinin üzerine Osmanen Germania (Almanyalı Osmanlılar)logolu gri bir tişört giydiği görülüyor ve Cumhurbaşkanlığının yurt dışındaki terör örgütlerine karşı mücadele eden Türk vatandaşlarının arkasında olduğunu söylediği belirtiliyor.
Almanyalı Osmanlılar ne zaman kuruldu?
Alman emniyetinin verilerine göre Metin Külünk'ün bağlantı içinde olduğu belirtilen ve Alman güvenlik birimleri tarafından da "rokçı organize suç çetesi benzeri" diye tanımlanan Almanyalı Osmanlılar 2014 yılı sonu 2015 başında kuruldu. Kendilerinin tanımlamasına göre boks kulübü olarak kurulan yapılanma kısa sürede Almanya, Türkiye, Avusturya, İsveç ve İsviçre'de örgütlendi.
Almanyalı Osmanlılar üyesi sekiz kişiye yönelik soruşturma 2017 yılı sonunda tamamlandı. 26 Mart 2018'de de Stuttgart'ta dava görülmeye başladı. Ocak 2019'da sonuçlanan davada yedi sanık uyuşturucu ticaretinden, şantaja, fuhuşa zorlamadan ağır adam yaralamaya farklı cezalara çarptırıldı. Almanyalı Osmanlılar Stuttgart Teşkilatı Başkanı Levent U.'ya altı yıl altı ay, Almanyalı Osmanlılar Dünya Başkan Vekili Selçuk S.'ye üç yıl dört ay hapis cezası verildi. Almanyalı Osmanlılar Dünya Başkanı Mehmet Bağcı ile diğer sanıklar tecilli hapis cezasına çarptırıldı.
Davaya bakan hakimler sıkça Almanyalı Osmanlıların finanse edilmesi, AKP veya Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilişkisi ve oradan yönetilip yönetilmediği konusunda olayın siyasi boyutu olduğunu dile getirdi. Ancak sonunda bu bağlantıları tüm hatlarıyla ortaya koyacak somut kanıtlar bulunamadığı kaydedildi.
Temmuz 2018'de Federal İçişleri Bakanlığı’nın yasakladığı Almanyalı Osmanlıların Stuttgart'taki davası, Ankara ile bağlantısı Almanya'daki önemli davalardan biri oldu, büyük ilgi gördü. Ancak siyasi boyutun öne çıkmaması eleştirildi.
Davadaki siyasi boyutun aydınlatılması önündeki en büyük engel, farklı eyaletlerde yürütülen soruşturmada yapılan dinleme protokollerinin ve gizli polislerin ifadelerinin Stuttgart’ta görülen davanın mahkeme heyetine sunulmaması oldu. Almanya’da geçmişte de Türkiye bağlantılı benzer davalarda soruşturmayı yürüten bazı polislerin, güvenlik memurlarının ifadeyi, istihbaratın iş birliğini reddetmesi nedeniyle benzer şekilde aylar süren yargılama sürecine rağmen hafif cezalarla veya takipsizlik kararlarıyla sonuçlanmıştı.
© Deutsche Welle Türkçe