HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, partinin belediye eşbaşkanlarıyla online toplantıda bir araya geldi. HDP'ye yönelik kapatma davasına değinen Buldan, "Televizyonlarda ahkam kesenler, bize öğüt verenler, HDP kendisini feshederse davanın düşeceğine dair yorum yapanlar, bize asla geri adım attırmadı. İddianamenin geri gönderilmesi bizi haklı çıkardı" dedi. Buldan, A, B, C planlarını yaptıklarını söyledi. Kobani Davası'nın 26 Nisan'da başlayacağını hatırlatan Sancar ise, "Yargılanacak olan geçmişten bugüne kadar gelen birikim ve HDP fikriyatı ve mücadelesidir" değerlendirmesini yaptı.
Belediye başkanlarıyla yapılan online toplantıda AKP'nin Koronavirüs salgınıyla mücadele edemediğini söyleyen belirten Buldan, “Özellikle İstanbul başta olmak üzere pek çok yerde iş çığırından çıktı. AKP’nin salgını yönetemediğini başından beri söylüyoruz” yorumunu yaptı.
Buldan şu ifadeleri kullandı:
"Açlık grevine giren arkadaşlarımızın talepleri çok net. Hayata geçirilmeyecek talepler değil. Eğer istenirse, hukuka uyulursa, bu talepler karşılanmış olur. Sorunlar, Türkiye'nin kendi yasalarına uymamasından kaynaklanan sorunlardır. İmralı'daki tecrit meselesidir, Kürtler üzerinde uygulanan haksız ve hukuksuzluklardır, yine cezaevlerindeki ihlallerdir"
"AİHM'in Demirtaş kararı önemli, bu kararın uygulanması bile hak ihlallerinin son bulması açısından önemli bir belgedir. Türkiye’nin bu kararı uygulamama ve dikkate almama gibi bir anlayışı var. Oysa biz Demirtaş kararının acilen uygulanması gerektiğini ve bu kararla birlikte Demirtaş’ın ve tüm arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşmasını her platformda ifade etmeli ve bunun mücadelesini vermeliyiz"
Bu hükümetin MHP ile birlikte HDP ve Kürtlere karşı saldırısı, kriminalize etme çabaları uzun süredir var. Bu çabanın, bu dönem daha da yoğunlaştığını görüyoruz. Özellikle MHP’nin HDP’yi hedef alması, Cumhur İttifakı içerisindeki kırılmanın ve yaşadıkları sorunları HDP’ye saldırarak çözmeye çalışmaları ya da örtme çabaları olduğunu söylemek isterim. Talimatla hazırlanan bir iddianamenin bile ne kadar boş bir iddianame olduğunu hepimiz gördük, buna tanıklık ettik. Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin kapatılması ile ilgili iddianameyi geri göndermesi önemli bir gelişmedir. Bu iddianamenin oy birliği ile geri gönderilmesi de HDP’nin haklılığını bir kez daha ortaya koydu. Böyle bir iddianame, Türkiye’nin gündemine asla bir daha girmemelidir"
"Televizyonlarda ahkam kesenler, bize öğüt verenler, HDP kendisini feshederse davanın düşeceğine dair yorum yapanlar, bize asla geri adım attırmadı" diyen Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü, "İddianamenin geri gönderilmesi bizi haklı çıkardı. İddianame tekrar gelmeyecek diye kendimizi rehavete sürüklemenin bir anlamı yok. HDP olarak tüm hazırlıklarımıza, kapatmayı gündemde tutarak değil ama bunun A, B, C planlarımızı yaparak devam ediyoruz."
"Bunun üzerinden mücadelemizi, haklılığımızı ifade edebileceğimiz bir zemin sunuyor. Hükümetin bu konuda da yaklaşımı çok iç açıcı değil. Bunu üzerinden pek çok şey yapmaya çalışacaklar. Bunun önüne geçmek için hukukçu arkadaşlarımız çok yoğun çalışıyorlar"
HDP Eş Genel Başkan Mithat Sancar ise şu an içinde bulunulan dönemin 'yeni hamlelerle eski planın ilerletilmesi' olarak tanımlanabileceğini belirtti. ve şöyle konuştu:
"Tasfiye-çöktürme sürecinin yeni bir aşamasına geldik. Her bir süreçte farklı operasyonlar gerçekleştirdi iktidar. 7 Haziran sonrası, 1 Kasım’a giden süreçte neler yaşandığını biliyoruz. 1 Kasım’dan sonra yeniden çoğunluğu sağlayınca, çöktürme planları ve tasfiye politikaları daha da güçlendirildi. Özellikle çözüm süreci sona erdirildikten sonra. 15 Temmuz’un ardından gelen dönem ise hepimizin hafızalarında canlı. 4 Kasım operasyonu, dokunulmazlıkların kaldırılması..."
"Bütün bunlar büyük bir planın parçaları. Her dönem güncellenmiş hamleler olarak görmek lazım. Bunlar devam ediyor, 16 Nisan Referandumu, ardından yerel seçimler, genel seçimler; bu süreçte en önemli politika ve uygulama da kayyım rejimiydi. Kayyım rejimi basit bir ‘belediyeyi gasp etme ve seçimle kazanamadığını elde etme’ olarak ele alınmamalı. Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’deki muhalif kesimleri bastırmak amaçlanıyor"
"Çok kapsamlı bir tasfiye planı vardır. Bu tasfiye planının hedefi Kürt halkı ve onun siyasi temsilcileridir. Ya da siyaseten kendini temsil etme iradesidir. Bu iradeyi kırmak ve Kürt halkını aktör ve özne olma umudundan uzaklaştırmaktır. Fakat bizler gördük ki en ağır şartlarda bile halkımız demokratik siyasi iradesine sahip çıkmakta son derece kararlı. 8 Mart ve Nevruz bunun çok güzel örnekleri oldu. Herkese, bize de mesaj verdi. Sorumluluklarımızı hatırlattı ve bu halka layık olmak için daha fazla çaba harcamamızı söyledi. Onun dışında Türkiye’de demokrasi güçlerine de mesaj verdi, ‘Beni yok sayamazsınız’ dedi. İktidara mesaj verdi, ‘politikalarınızı boşa çıkaracağım’ dedi. Demokrasi güçlerine ve muhalefete de ‘Bensiz herhangi bir barış planının başarı şansı olmaz’ dedi."
"Mücadele ve bizim etkili siyaset geliştirmemiz bu davayı boşa düşürecektir. İddianamenin AYM tarafından geri gönderilmesi bunun ilk aşaması olacaktır. Ama bu ‘her şey bitmiştir’ gibi bir gevşemeye de asla yol açmamalıdır. Tersine partiyi büyütme hattını daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Çünkü yeni hamlelerle farklı yolları deneyeceklerdir. Önümüzde Kobani Davası var. Bu da son derece önemli bir hamle tasfiye planlarında. Çünkü sanıklar listesine bakarsanız, geçmişten bugüne pek çok değerli katkısı olan arkadaşımız burada yargılanacak. Ama yargılanacak olan geçmişten bugüne kadar gelen birikim ve HDP fikriyatı ve mücadelesidir. Bunun arkasında Kobani'de IŞİD’e karşı yürütülen büyük direnişi farklı bir tarih yazarak değersizleştirme gibi bir hedefi de var davanın. Hem siyasi hem de hukuki yollarla bu saldırıyı ve hamleyi boşa çıkarmak için her türlü çalışmayı yürütüyoruz. Kobani Davası'nda nasıl bir yol izleyecekleri önemli. Orada uygulayacakları farklı yöntemler geleceğe dair bizlere işaretler verecektir."