BBC Türkçe
Mısır Çarşısı'nda 1998 yılında yedi kişinin öldüğü, 127 kişinin de yargılandığı patlamaya ilişkin davada hakkında verilen beraat kararı bozulan sosyolog Pınar Selek "Benim mahkum edilmem söz konusu olamaz," dedi.
BBC Türkçe'ye yazılı bir açıklama yollayan Selek, "Dosyada patlamanın gaz kaçağından olduğuna dair bir çok bilimsel rapor varken, bu konuda benden tek bir ifade alınmamışken, soru bile sorulmamışken, yalnız Abdulmecit Ö. isimli bir kişinin işkence altında verdiği ama mahkemede reddettiği 'beraber yaptık' ifadesine dayanılarak dava açılmışken, bu şahıs benimle birlikte beraat etmişken, üstelik onun beraati kesinleşmisken, yani sadece benim beraatime itiraz edilmişken, bu karar sadece yanlış ve akıl dışı değil, insanlık dışıdır," ifadelerini kullandı.
Selek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kararın hukukla hiçbir ilgisi yoktur. Gerekçeli karar daha çıkmadığı için daha fazla yorum yapamam. Bu haksızlığa karşı sonuna kadar mücadele edeceğim, edeceğiz."
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Mısır Çarşısı patlamasına ilişkin davada, Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkında verilen beraat kararlarını bozmuştu.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre Yargıtay Ceza Kurulu yerel mahkemenin direnme kararı üzerine verdiği beraat kararını yerinde bulmayarak sanıkların eylemlerinin, olay tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesinde belirtilen "devlet güvenliğine karşı suç" kapsamında olduğuna hükmetmişti.
İstanbul 15'inci Ağır Ceza Mahkemesi, Mısır Çarşısı patlamasına ilişkin sanıklar Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkında beraat kararı vermişti.
Yargıtay Ceza Kurulu'nun kararı uyarınca Selek ve Öztürk'ün ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yeniden yargılanmaları söz konusu.
9 Temmuz 1998 tarihinde İstanbul'daki Mısır Çarşısı'nda bir patlama meydana gelmiş, bundan iki gün sonra Pınar Selek gözaltına alınmıştı.
Kriminal Laboratuvar raporunun bomba bulgusu olmadığını belirtmesine karşın, Pınar Selek örgüt suçlamasıyla DGM askeri hakimliğince tutuklanmıştı. Emniyet bomba uzmanlarının olay yeri inceleme raporu da patlamaya bombanın yol açmadığı sonucuna varmıştı.
Buna karşın Abdülmecit Öztürk polise verdiği ifadede Mısır Çarşısı'nı bombalama eylemini Selek'le birlikte gerçekleştirdiklerini öne sürmüş, daha sonra bu ifadenin işkence altında alındığını savunmuştu.
Bilirkişi heyeti raporunun da patlamaya tüp gaz kaçağının yol açtığı yönünde görüş belirtmesinin ardından Pınar Selek Aralık 2000'de tahliye edilmişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 2006 yılında gördüğü davada "patlamaya bombanın mı yoksa LPG'nin mi neden olduğunun kesin tespitinin yapılamadığı" gerekçesiyle Pınar Selek hakkında beraat kararı vermişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise Selek'in "sosyolojik araştırma yapma" adı altında silahlı terör örgütü üyeleri ile irtibata geçtiği, örgütün amacı doğrultusunda bombayı yerleştirdiğinin anlaşıldığını iddia ederek beraat kararını bozmuştu.
Daire, eylemin 765 sayılı TCK'nin 125. maddesinde tanımlanan "devlet güvenliğine karşı suç" oluşturduğuna hükmederek, Selek'in bu madde kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, dairenin kararına itiraz etmesi üzerine dosya, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelmişti. Başsavcılığın itiraz başvurusunda, patlamanın nedeninin tam olarak tespit edilemediği savunularak, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararının yerinde olduğu savunulmuştu. Başsavcılığın itirazını reddeden Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2010 yılında 9. Daire'nin bozma kararının yerinde olduğuna hükmetmişti.
Bunun üzerine davayı tekrar gören İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2011'deki duruşmada, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, sosyolog Pınar Selek ile Abdülmecit Öztürk hakkında verilen beraat kararının bozulması yönündeki kararına karşı direnmiş, diğer sanıklar Kadriye Fikret Sevgi, Heval Öztürk ve Maşallah Yağan açısından ise bozma ilamına uyulmasını kararlaştırmıştı. Mahkeme, 22 Kasım 2012'deki duruşmada ise Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkındaki beraat kararında direnmekten vazgeçmişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 2013'te görülen son duruşmada, tutuksuz yargılanan Selek'in "devletin hakimiyeti altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemde bulunmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar vermişti. Heyet, Selek hakkında yakalama kararı da çıkarmıştı.
Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu ise Selek'in beraat etmesi gerektiğini belirterek karara muhalif kalmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 2 Ocak 2014 tarihli tebliğnamesinde, Selek hakkındaki hapis cezasının onanmasını istemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 11 Haziran 2014'te dosyayı usul yönünden bozarak yerel mahkemeye göndermişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin yeni yasayla kapatılması üzerine dava dosyası, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine gelmiş ve bu mahkemenin ilk duruşmasında, Selek ile ilgili verilen yakalama emri kararının kaldırılmasına hükmedilmişti.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Aralık 2014'te sanıkların atılı suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yetecek ölçüde kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle sanıkların beraatine karar vermişti.