İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Mısır Çarşısı patlamasına ilişkin davada sosyolog Pınar Selek hakkında verdiği beraat kararında direnmekten vazgeçmesinin ardından yapılan reddi hâkim talebi reddedildi. Savcılığın tekrar ettiği esas hakkındaki mütalaaya cevap vermeyeceklerini açıklayan Selek'in avukatları, mahkemenin "reddettiği reddi hâkim talebini, savunma tarafı itiraz henüz itiraz etmediği halde bir üst mahkemeye sevk etmesini" eleştirdiler. Avukatlar, reddi hâkim talebine ilişkin ret kararına itiraz edeceklerini söylediler. Duruşma 24 Ocak 2013'e ertelendi.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Kasım'da "beraat kararında direnmekten vazgeçmesi"nin ardından bugün (13 Aralık 2012) tekrar Pınar Selek davasını ele aldı. Saat 14.00'te başlayan duruşmada mahkeme başkanı Mehmet Hamza Çebi, reddi hakim talebinin ara karar ile 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiğini söyledi. Ardından söz alan savcı esas hakkındaki ilk mütaalasını tekrarladığını belirtti.
Bunun üzerine mahkeme başkanı Çebi, Selek'in avukatlarından esas hakkındaki mütaalaya karşı savunma yapmalarını istedi. Avukatlar esas hakkında savunma yapmayacaklarını, yeniden reddi hakim talebinde bulunacaklarını söylediler. T24'e bilgi veren avukatlar, şunları söylediler:
"12. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Kasım'da, daha önce beraat yönünde oy kullanan başkanın raporlu olması nedeniyle Çebi başkanlığında toplanmıştı. Yine öyle oldu. Ancak bu duruşmada, reddi hâkim talebimizi reddeden 12. Ağır Ceza'nın, biz henüz itiraz hakkımızı kullanmadığımız halde itiraz etmişisiz gibi dosyayı 13. Ağır Ceza'ya gönderdiklerini ve oradan da ret kararı aldıklarını öğrendik. Oysa biz itiraz hakkımızı kullanmamıştık. Bunu heyete söyledik. Ve Yargıtay'ın, itiraz yolunun tüketilmmemesi halinde esasına girmeden yerel mahkeme kararlarını bozan içtihatlarını hatırlattık. Dosyaya hâkim olan heyet başkananın rapor süresi bitmeden sanki hızla hüküm verilmeye çalışılıyor gibi bir durumla karşı karşıyayız. Bunları anlattık.."
Avukatların itirazı üzerine mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi. Verilen aranın ardından mahkeme başkanı Çebi, kararı açıkladı. Çebi, Selek'in avukatlarının 7 gün içerisinde reddi hakim talebinde bulunma hakkını yerinde gördüklerini ve avukatların itiraz dilekçesiyle beraber dosyayı bir üst mahkemeye, 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderecekleri yönünde karar verdiklerini söyledi. Bu kararla birlikte duruşma 24 Ocak 2013'e ertelendi.
Savcının da "Şoke olduğunu" söylediği 21 Kasım'daki duruşmaya, daha önce beraat yönünde oy kullanan 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, geçirdiği kalp rahatsızlığı üzerine aldığı 45 günlük sağlık raporu nedeniyle katılamamıştı.
Yılmazabddurrahmanoğlu, 21 Kasım'daki kararın ardından Vatan gazetesinden Burak Bilge'ye yaptığı açıklamada, “Bir damarımda yüzde 93 daralma var. Kalp yetersizliği oldu. Arkasından kalp yetersizilğine bağlı zatürree oldu. Antibiyotik kullanıyorum. Ama şimdi toparlandım, biraz daha iyiyim. Yani iyi olursam 45 günlük raporumun bitmesine gerek yok. Gelir başlarım görevime” demişti.
Yılmazabdurrahmanoğlu, kendisinin yokluğunda İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin aldığı "beraat kararında direnmekten vazgeçme" kararı için şu yorumu yapmıştı:
“Böyle kararlar da olabilir. Hakimlerin kendine göre takdir hakları var. Saygı duymak lazım. Bunlar hep hukukta var. Biz daha önce direnme kararı verdik. Benim görüşüm belli. Ancak karar çıkmadı daha dosyada. Ben göreve geri dönersem o zamanki heyetin durumuna göre karar verilir. Bundan sonraki duruşmaya hangi heyet çıkacak, nasıl bir karar verecek belli değil. Yani ben o zamana kadar iyi olup gelebilirim. Kendim bir değerlendirme yaparım. Benimle birlikte olacak heyet yeni bir değerlendirme yapar. Kimsenin görüşü kimseyi bağlamaz. Bir hakim arkadaşın direnme kararından vazgeçmesi pek olağan bir şey değil tabi. Aynı dosyadaki hakimin kararını değiştirmesi pek alışıldık değil. Savcı beyin görüşü belliydi baştan beri. Niye şaşırsın? Onun görüşünde bir değişiklik yok. Savcı bey de şoke oldum dememiştir.”
‘Tekrar direnme hakkımız var’ “Usule aykırı değil bizim kararımız. Mahkemeler direnme kararı verebilirler. Hatta Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararı bağlayıcıdır. Ancak hangi durumlarda bağlayıcıdır, ben bunu direnme kararımda çok güzel bir şekilde anlattım. Ben bir direnme kararı verdim gitti Yargıtay’a ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu bunu bozdu. Buna uymak zorundasın. Ama bizimki biraz farklıydı. Biz bir karar verdik ve Yargıtay’a gitti. Yargıtay bizim kararımızı onadı. Fakat Başsavcılık Genel Kurul’a gitti. Genel Kurul oy çokluğu ile bozdu. Bir nüans farkı var. Bu yüzden bizim tekrar direnme hakkımız da var. Sadece bu olay değil dosyanın içinde başka cinayetler de var. Başka olaylar da var. Onlarla ilgili de ayrı kararlar veriliyor. Biz mesela kararımızda bazı konularda uyma bazı konularda direnme kararı vermiştik. Çok kapsamlı bir dosya. Türkiye bile bir karar veremedi. 12 sene uğraştık. Bulamadık. Belli şeyleri bulduk. Onun için Yargıtay başka dedi, Genel Kurul başka dedi. Genel Kurul da ikiye bölündü. Yani ortada kalmış bir dosya. Ortaya kalan dosyalarda sanık lehine değerlenidirilir. Bu hukuk kuralıdır. Ama bir başkası okur ve ‘Tam ortada kalmadı’ der. Yani bu matematik gibi bir şey değil. En son Genel Kurul bir değerlendirme yapar. İnşallah gelir ve görevimizi yaparız.”
Karar çıkması beklenen duruşma öncesinde Selek'e destek olmak amacıyla adliye önünde çok sayıda aydın, sanatçı, yazar ve sivil toplum kuruluşu üyesi toplandı.
Burada toplanan kitle adına basın açıklamasını yapan sanatçı Deniz Türkali, hukuki olarak devam eden bu davanın simgesel, siyasi bir dava olduğunu söyledi.
"Pınar Selek, muhaliflere göz dağı vermek amacıyla seçildi" diyen Türkali "Her türlü mağduriyeti reddeden tavrıyla yaşamında zerre acılaşmaya izin vermeyen azmiyle, daha çok kinlendirdi bazı çevreleri" şeklinde konuştu.
Selek'in adaletten alacaklı olduğunu söyleyen Türkali " Bizse ona hukuk yoluyla reva görülen zulmün tanığıyız. Biz hiçbir zaman Pınar Selek'in elini bırakmayacağız. Taki hep birlikte bu ülkein sokaklarında onun özgürlüğünün şenliğini kutlayana kadar" dedi.
Metnin imzacıları arasında yer alan isimlerin bazıları şöyle: 1 milyon imza, Amargi, Ankara Kadın Platformu, Avrupa Kadın Lobisi, Avrupa Parlamentosu, Fransa Kadın Komitesi, İşkenceye Karşı Dünya Örgütü, KADER, LGBT, Pen Almanya, Uçan Süpürge, Uluslararası Pen, Pen Kadın Yazarlar Derneği
Duruşmaya gözlemci olarak katılmak üzere mahkemeye gelenler arasında sanatçı Deniz Türkali, Lale Mansur, Nur Sürer, yazar Yıldırım Türker, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Temsilciliği, İstanbul Barosu, LGBT, Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Derneği'nin yanı sıra çok sayıda gazeteci, aydın, yazar ve sanatçı yer aldı.