Her gün ("politik alan" anlamında) "kamusal alan"dan ve bu alana dışarıdan sürekli müdahalede bulunmayı âdet haline getirenlerden söz edecek değiliz ya...
O halde bugünkü konumuz, "herkesin kullanımına açık" anlamında, yani herkesin gidip geldiği, gezip dolaştığı cadde, sokak, meydan gibi "kamusal alanlar"a tecavüz edenlere ilişkin olsun...
Anlaşılan o ki TBMM Dilekçe Komisyonu'na "Pitbull' ve benzeri yırtıcı köpeklerden şikâyet eden epeyce dilekçe gelmiş. Komisyon da bu dilekçeleri dikkate alarak üç bakanlığa bir şeyler yapmaları doğrultusunda "talimat" (gazete böyle diyor) vermiş. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığa da valiliklere gönderdiği genelge ile "Pitbull" ve benzeri köpeklere savaş açmış. Genelge, söz konusu köpeklerin "üretilmesi, sahiplenilmesi yasak olan hayvanların toplatılmasını" ve bulunduranlara ceza kesilmesi talimatını veriyormuş.
Yararlı yerinde bir girişim bu. "Pitbull" ve benzeri köpeklerin "kamusal alanlar"da neden oldukları olayları hepimiz hatırlıyoruz.
Ancak bu (yeni) girişimin de beklenen sonucu doğurabileceği çok şüpheli. Çünkü bu ülkede sözü edilen talimat ve genelgede sözü edilen önlemlerin alınması bir yasa (5199 sayılı "Hayvanları Koruma Kanunu") tarafından 26.06.2004 tarihinden beri bir mecburiyet olmasına rağmen bugüne kadar hiçbir şey yapılmamış maalesef. Hatta öyle ki, yasanın çıktığı tarihte sayıları belki yüzlerle ifade edilebilecek olan "Pitbull" ve benzeri saldırgan köpeklerin sayısı, yasanın yürürlüğe girdiği günden bugüne 10 bini aşmış durumda.
24.06.2004 tarihli 5199 sayılı "Hayvanları Korumu Kanunu"nun 14. maddesi "Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır" diyerek 11 alt başlık sıralamış. 11'incisi şöyle:
"Pitbull Terrier, Japanase Tosa gibi tehlike arz eden havyanları üretmek; sahiplenilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek."
Görüyorsunuz "yasa" yönünden bir sıkıntımız yok. Sıkıntı, bu yasanın gereğinin yerine getirilmesinde. İşin bu yönünün ne derece laçka olduğu, her şeyden önce, "Pitbull saldırısı"nı konu eden haberlerin iki günde bir önümüze gelmesinden belli. Yasanın emrettiği yasağı kim uygulayacak? Polis mi, belediye zabıtası mı, yoksa bu konuya ilişkin ihbarları değerlendirmek üzere oluşturulan özel bir ekip mi?
Tam bir kayıtsızlık, çünkü "kamusal alanlar"da bu cins köpeklerin çoğu zaman "gezdirme"siz ve her zaman "ağızlık" kullanılmadan, göğsünü gere gere gezinen sahiplerinin yanında aramızda dolaştığına her gün şahit oluyoruz.
Konu açılmışken şunu da hatırlatayım: Söz konusu yasa "aykırı davranışlar" için sadece para cezasını öngörmüş. Oysa bu hayvanların yol açtıkları olaylar düşünüldüğünde, fena olmayan cinsten bir hapis cezasının da mutlaka getirilmesi gerekiyor. (Sarkozy, memleketinde, ölümle sonuçlanan durumlarda köpek sahibinin 10 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istiyordu.)
Bizim açımızdan da başka çözüm yolu yok gibi görünüyor. Ne yapalım, biz de maalesef, cezanın ucunu görmeden işin doğrusunu yapamayan toplumlar arasında yer alıyoruz...
Dolayısıyla "Pitbull'a savaş açan" bu yeni girişim de büyük ihtimalle birkaç gün sonra unutulacak.
Bu ülke ne yazık ki böyle bir ülke.
Yasa var mı? Var... Ancak yasayı kim uygulayacak, "Pitbull"ları "kamusal alanlar"dan kim toplayıp, sahiplenenlere ceza kesecek, orası belli değil.
Söylediklerime inanmıyorsunuz deneyin: Açın telefonu karakola, belediyeye ya da konuyla ilgili olduğunu düşündüğünüz bir başka kuruma ve "Sokağımda Pitbull var, önlem alın!" türünde bir şikayette bulunun vaktiniz bol ise. Alacağınız cevabı ben şimdiden söyleyebilirim: "Bizim görev alanımıza girmiyor."