Aram Ekin Duran / İstanbul
Türkiye, 66 gün süren erken seçim maratonu sonrasında, yeni başkanlık sistemine geçiş yaptı. Son dönemde TL’deki değer kaybı ile gündeme gelen ekonomik sorunlar ise endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Piyasalardaki en önemli soru işareti ise, Erdoğan’ın ekonomiyi tek elden yönetip yönetmeyeceği.
Seçim gecesi sandıktan çıkan sonuçların belirginleşmesi ile dolar kurunun 4,54 seviyelerine kadar gerilemesi, iktidar cephesinde “Piyasalar Erdoğan’ın zaferini olumlu karşıladı” yorumlarına neden oldu. Öyle ki, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Piyasalar da seçim sonuçlarını kutlamaya başlamış gibi” dedi. Ancak Pazartesi günü öğleden itibaren yeniden yükselişe geçen dolar kuru, öğleden sonra 4,72 seviyesine çıktı.
Seçim sonuçlarının netleşmesi ile bir miktar gerileyen döviz kurunun yeniden seçim öncesi seviyelerine geri döndüğüne işaret eden Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya, “Yabancı yatırımcı seçimler öncesinde bir miktar alım yapmıştı. Şimdi ise kar realizasyonu yaşanıyor” diyor. Merkez Bankası’nın şu anda ihracatçılara 4.30 TL’den dolar sattığına işaret eden Yunus Kaya, “Temmuz sonrasında düşük kur ile döviz satışı bitince, kurlardaki baskıyı daha net görebiliriz. Hatta yeni bir faiz artışı daha gündeme gelebilir. 9 ay sonraki yerel seçimler ise şu aşamada herhangi bir etki yaratmaktan uzak” diyor.
Son dönemde enflasyon ve kur baskısı ile vatandaşların alım gücünün önemli ölçüde azaldığını, bunun da sandıkta AKP’ye yaklaşık 7 puan kaybettirdiğini dile getiren Kaya’ya göre, toplum Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ekonomideki kötü gidişattan henüz sorumlu tutmuyor. Kaya, “Erdoğan, seçimlerden hemen önce ’24 Haziran’dan sonra faizi, doları bana bırakın’ demişti. Sandıktan çıkan sonuç, halkın Erdoğan’a bu yetkiyi verdiğini gösteriyor” diye konuşuyor.
Seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasının piyasalar ve ticaret hayatının işleyişi açısından rahatlatıcı bir etken olduğunu dile getiren Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ekonomist Murat Sağman’a göre ise, 24 Haziran’ın ardından ekonomiye ilişkin sorunlar en önemli gündem maddesi olmaya devam edecek. “Erdoğan sandıktan başarılı çıktı ama bu durum 25 Haziran’da ekonominin sorunlarını çözmüş olmadı” diyen Sağman, önümüzdeki günlerde piyasalar açısından en büyük beklentinin oluşturulacak yeni ekonomi yönetimi olduğunu söylüyor.
İş dünyasında da en önemli beklenti, reel sektörde yaşanan sıkıntılı süreci sona erdirecek bir ekonomik program ve hem içeride hem de dışarıda güven verecek isimlerin ekonomi yönetimde yer alması. Seçim sonuçları sonrası bir açıklama yayımlayan Türkiye’nin en büyük iş dünyası örgütü Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), 24 Haziran sonrası için “ortak politika oluşturma ve akılcı bir ekonomik program” ihtiyacına dikkat çekti. TÜSİAD açıklamasında, “Yeni meclisimizin katılımcı kanun yapma, etkin denetim ve partiler arası uzlaşmaya dayalı yeni bir çalışma geleneği oluşturmayı başarmasını temenni ediyoruz" denildi.
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) resmi sonuçları açıklaması ile birlikte Meclis’te yemin törenlerinin gerçekleştirilmesi, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni kabinesini ve ekonomi yönetimini açıklaması bekleniyor. Ekonominin dümeninde kimin olacağının Temmuz’un ilk yarısına kadar netleşeceğini dile getiren Murat Sağman, "Bu süre zarfında piyasalarda ciddi bir hareket beklenmiyor. Sonrasında ise yakın ve orta vadede geçerli olacak bir ekonomik program açıklanması beklentisi var. Öte yandan en büyük beklenti OHAL’in kaldırılması. 17 Temmuz’da OHAL’in süresi bitiyor, ya uzatılacak ya da kaldırılacak. Bu, piyasalar açısından kritik bir gelişme” diye konuşuyor.
Bu noktada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın para politikası ve ekonomi yönetiminde tek belirleyici olacağına dair endişeler önem kazanıyor. Erdoğan’ın seçim öncesinde gerçekleştirdiği Londra ziyaretinde seçimlerden sonra para politikasında daha etkin rol oynayacağına dair verdiği mesajlar sonrasında, TL tarihi değer kayıpları yaşamış, Merkez Bankası faiz artışı yapmak durumunda kalmıştı.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ekonomist Sağman, Erdoğan’ın 24 Haziran sonrasında aynı hatayı yapmayacağını, ekonomi yönetiminde ‘tek adam’ imajında ısrar etmeyeceğini söylüyor. Küresel piyasalarda paranın azaldığı bir dönemde Türkiye’den uluslararası yatırımcılara verilecek en önemli mesajın Merkez Bankası’nın bağımsızlığı olduğunu vurgulayan Sağman, “Eğer bunun tersi bir tavır da ısrar edilirse, Türkiye’ye ilişkin negatif fiyatlama devam eder” değerlendirmesinde bulunuyor.
© Deutsche Welle Türkçe