Piyasaların merakla beklediği Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz kararı bugün (24 Temmuz 2018) açıklanacak. Ekonomistler politika faizinde 100-125 baz puan artırım bekliyor. Kur ve enflasyonu frenlemek için yapılacak faiz artışının yüksek maliyet olarak geri döneceği ifade ediliyor.
TIKLAYIN - Ekonomistler TCMB'nin açıklayacağı politika faizinde artış bekliyor
Cumhuriyet'ten Pelin Ünker'in haberi şöyle:
Faiz artırımı beklentileri üç ana neden etrafında şekilleniyor: Kurdaki sert artış, bununla birlikte yüzde 15’leri aşan enflasyon ve TCMB’nin bağımsızlığı konusu.
Politika faizinin yüzde 17.75’ten yüzde 19’a yükseltilmesi bekleniyor. Politika faizi Merkez’in haftalık borç verme faizini ifade ediyor. Peki Merkez faizleri artırırsa tüketiciyi neler bekliyor? Bunun üç ana etkisinden söz edilebilir: enflasyon , kur ve krediler.
Merkez bankaları enflasyon artacak endişesi taşıyorsa faizi yükseltiyor. Faiz artışıyla yatırımlarla toplam harcamalar azalırken, toplam talep düşüyor. Bu da enflasyonun düşmesine katkı sağlıyor. Zira Merkez’in birinci hedefi fiyat istikrarını sağlamak.
Öte yandan hükümetler tahvil-bono satarak bütçe açıklarını finanse ederler. Ancak piyasada oluşan faiz oranı Merkez Bankası faizinden yüksekse bankalar Merkez Bankası’ndan borçlanmayı sürdürür. Bu da Merkez Bankası’nı enflasyona katkı sağlar hale getirir. Türkiye’de son dönemde Hazine’nin iki yıllık tahvili faizleri yüzde 20.51’e kadar çıkmıştı. Bu da politika faizinden 276 baz puan yüksek. Faiz artırımıyla piyasada para talebi azalacak ve likiditenin azalmasıyla TL’deki düşüşün önüne geçilecek. Bu da tahvil fiyatlarını yükseltirken Hazine bonosu faizleri düşecek.
Faiz artırımı bankaların maliyetlerinin artması anlamına geliyor. Bu da kredi faizlerine yansıyor. Artan borçlanma maliyetleri yatırımları sekteye uğratabilir, büyümeye ve istihdam piyasasına negatif yansıyabilir. Sonuçta Merkez faizi artırsa da artırmasa da mevcut ekonomik durum faturanın yine yurttaşa çıkacağını gösteriyor.
1- Son bir yılda TL, dolar karşısında yüzde 20 eridi. Piyasalar yeni ekonomi ekibini ve TCMB’nin bağımsızlığını test ediyor. Son enflasyon verisine rağmen faiz artışı olmazsa yatırımcıların güveni daha da zedelenecek. Böyle bir durumda sıcak para kaçışıyla kurdaki artış hızlanabilir.
2- Kurdaki artış yüksek döviz borcu olan şirketlere olumsuz yansırken bu durum yatırımların yavaşlamasına ve işten çıkarmalara neden olabilir.
3- Haziranda enflasyon yüzde 15’in üzerine çıkarak 14 yılın zirvesine ulaştı. TCMB en son yılsonu enflasyon tahminini yüzde 12.28’den 13.88’e yükseltti. Faiz artırımı gelmezse kur yeni rekorlar kırabilir. Bu da yüksek enflasyon olarak geri döner. kur yüzde 10 artarsa enflasyon 1.5 puan artıyor.
1- Kredi ve mevduat faizleri, 9.5 yılın zirvesinde. Faiz artırımı olursa özellikle konut, taşıt, ihtiyaç kredisi faizlerinde artış daha da ivmelenecek. Tüketici yüksek faizden borçlanacak.
2- Kredi faizlerindeki artış tüketimin ötelenmesine neden olur. Özellikle beyaz eşya, otomotiv, kişisel tüketim bundan etkilenebilir. Tüketimin ötelenmesi iç talebi ve hanehalkı harcamalarını azaltarak büyümeyi traşlayabilir.
3- Merkez Bankası faiz artımında bulunduğunda yatırımcı risk alıp işlerini büyütmek yerine risksiz yatırım olan yüksek faizi tercih eder. Her 100 baz puan faiz artışının reel sektöre getirdiği yük yaklaşık 10-10.5 milyar TL olarak hesaplanıyor. Bu durum yatırımların ve büyümenin yavaşlamasına neden olarak işsizliği artırabilecek etken.