PKK, kaçırıldığı öne sürülen çocuklarla ilgili ailelerin Diyarbakır’da yaptığı eylemler üzerine “PKK’nin gerilla saflarına katılan herkes gönüllü bir biçimde kendisi katılmaktadır. Gönüllü olmaması durumunda zaten bir kişiyi saflarımızda tutmamız mümkün değildir. Bu nedenle şimdiye kadar hiç kimse kaçırılmamıştır, katılan herkes gönüllü ve kendi öz iradesiyle katılmaktadır” açıklamasını yaptı.
Doğan Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, açıklamada, “Yaş sınırına uymayan herhangi bir kimsenin tarafımızdan savaşa sokulması zaten söz konusu değildir. AKP’nin ve istihbarat teşkilatlarının desteğinde geliştirilen bu senaryonun herhangi bir sonuç vermeyeceği ortadadır” denildi.
Diyarbakır’da bir annenin, PKK tarafından kaçırıldığını öne sürdüğü çocuğu için başlattığı protesto, kısa sürede 16 ailenin katıldığı bir oturma eylemine dönüştü.
Başbakan Tayyip Erdoğan, dünkü grup toplantısında, PKK’ya “çocukları geri gönderin” çağrısı yaparak, “BDP ve HDP Kandil’e gidip çocukları geri getirsin” çağrısı yaptı. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da bugün Diyarbakır’da annelelerle bir araya gelerek, çocukların geri gönderilmesi için Kandil’le temasa geçeceğini söyledi.
Konuyla ilgili sessizliğini bozan PKK’dan ise ilk açıklama dün geldi. Açıklamada, devletin Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği demokratik çözüm sürecine olumlu bir cevap vermemesine tutum olarak son dönemde gençlerin PKK saflarına katılımlarının yoğunlaştığı öne sürülerek şöyle denildi:
"Bu katılımların önüne geçemeyen Türk psikolojik savaş dairesi, bazı aileleri kullanarak Kürdistan gençliğinin katılım hızını düşürmeye ve katılımları muğlaklaştırmaya dönük çabalar sergilemektedir. Bunun için bir kesim aileyi kandırarak, ’çocukları kaçırılan aileler’ adı altında kendi oyununa alet etmektedir. Her şeyden önce belirtiyoruz ki, PKK’nin gerilla saflarına katılan herkes gönüllü bir biçimde kendisi katılmaktadır. Gönüllü olmaması durumunda zaten bir kişiyi saflarımızda tutmamız mümkün değildir. Bu nedenle şimdiye kadar hiç kimse kaçırılmamıştır, katılan herkes gönüllü ve kendi öz iradesiyle katılmaktadır."
PKK saflarına katılımda yaş sınırı bulunduğu belirtilen açıklamada, yaş sınırına uymayanların geri gönderildiği vurgulandı. Ancak tehlike altında olan bazı çocukların geri gönderilmeyip savaş dışı alanlarda eğitildiği belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"Yaş sınırına uymayan herhangi bir kimsenin tarafımızdan savaşa sokulması zaten söz konusu değildir. AKP’nin ve istihbarat teşkilatlarının desteğinde geliştirilen bu senaryonun herhangi bir sonuç vermeyeceği ortadadır. Tüm yurtsever ailelerimiz, özel harp dairesinin psikolojik savaş taktikleriyle gerillaya katılımı kırmak üzere tertiplediği bu yeni oyuna karşı uyanık olmalı ve hiç bir ailemiz bu oyuna alet olmamalıdır."
Diyarbakır’da PKK’nın çocuklarını kaçırdığı aileler, bugün BDP il binasını bastı. BDP’lilerle çocukları kaçırılan aileleri arasındaki arbedeyi polis ayırırken, buradan çıkan aileler Dağkapı Meydanı’nda oturma eylemi başlattı. BDP yöneticileri ise PKK’ya katılımlarla ilgileri olmadığını belirterek, ailelerin tahrik edildiğini ileri sürdü.
Diyarbakır’da Endüstri Meslek Lisesi 9’uncu sınıf öğrencisi 15 yaşındaki Ö.Ç. ile berber çırağı olan kuzeni 15 yaşındaki B.Ç.’nin önceki gün PKK tarafından dağa kaçırıldığını söyleyen aileleri, bugün BDP il binasını bastı. İki kuzenin yakınları olan yaklaşık 10 kişilik grup, girdikleri bina içinde BDP’lilerle tartıştı. Çıkan arbedede tartaklandıklarını söyleyen aileler polis çağırdı. BDP binasına gelen çok sayıda polis, ailelerle BDP’lilerin kavgasını ayırıp, aileyi bina önünden uzaklaştırdı. Bu sırada aileler binadan ayrılırken, BDP’lileri alkışla protesto etti.
BDP binasından ayrıldıktan sonra merkez Sur İlçesi’ndeki Dağkapı Meydanı’na gelen aileler burada oturma eylemi başlattı. Kuzenlerin babaannesi Guli Çetiner, Kürtçe ağıtlar yakarak torunlarının bırakılmasını istedi. Çetiner, "Ben kabul etmiyorum, çocuğumu istiyorum" dedi.
Lise öğrencisi Ö.Ç.’nin annesi Halime Çetiner, gözyaşları içinde oğlunun hasta olduğunu belirterek bırakılması istedi. Halime Çetiner, şunları söyledi:
"Oğlum şeker hastası, aynı zamanda astımı var. Oralarda perişan olur. İlaçlarını almazsa şekeri 300’e çıkar ve orada ölür. Benim oğluma bir şey olursa, sebebi onlardır. Oğlumu okulda aşılamışlar. Onları okullardan gönderiyorlar. Ben çocuğumu istiyorum."
PKK’nın kaçırdığı B.Ç.’nin anesi Saniye Çetiner de oğlunu tüp bebek yöntemiyle dünyaya getirdiğini belirterek, "Ben çocuğumu istiyorum başka bir şey istemiyorum. 3 gündür çocuğum yok. 3 gündür evimizde yas var. Pazar günü saat 16.00- 17.00 arası yemek yiyip çıkmış. Oğlum berberde çalışıyor. Bir arkadaşına mesaj çekmiş, demiş ’bizi götürüyorlar, biz gideceğiz’ demiş. Ben çocuğumu istiyorum" dedi.
Kaçırılan iki kuzenin aileleri daha sonra Dağkapı Meydanı’nda oturma eylemi başlatırken, kendilerine yakınları da destek verince sayıları 10’u buldu.
PKK tarafından çocuklarının kaçırıldığını iddia ederek Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde 19 Mayıs tarihinde oturma eylemine başlayan aile sayısı da, eylemin 9’uncu gününde 11’e çıktı. Çocukları dağa götürülen bazı aileler, çeşitli okullarda okuyan çocuklarına zarar gelmesinden endişe ettikleri için konuşmaktan ve görüntü vermekten kaçındı.
PKK’nın götürdüğü iddia edilen çocukların yaşı 14 ila 23 arasında değişiyor. Belediye binası önünde eylem yapan kadınlar, kendilerine destek vermek isteyen ve çocukları dağda olan çok sayıda aile olduğunu, ancak mahalle baskısı yüzünden buradaki eyleme katılamadıklarını söyledi. Bazı kadınlar sinir krizleri geçirip gözyaşlarına hakim olamazken, A.K.’nin annesi Yüksel Karaşin, oğlu bırakılıncaya kadar eyleme devam edeceğini, gerekirse açlık grevi başlatacağını, hatta kendisini yakabileceğini söyledi.
BDP Diyarbakır İl Başkanlığı, çocukları PKK tarafından dağa kaçırıldığı gerekçesiyle parti binasına saldıran aileyle ilgili yazılı açıklama yaparak, hükümeti ve polisi eleştirdi. Açıklamada şöyle denildi:
"Bölgemizde kırk yıldır devam eden savaşın yegane sorumlusu olan TC. Tekçi devlet zihniyeti ve onun bugünkÜ yürütücüsü olan AKP hükümeti kanlı ellerini tekrar devreye sokmuşlardır. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın 2013 Nevruz’uyla başlattığı barış süreci, AKP hükümeti tarafından sabote edilmektedir. Kürt halk önderi ve Kürt özgürlük hareketinin tüm sağduyu çağrılarına ve çabalarına rağmen, Türk devleti saldırılarına ara vermeden devam etmektedir. Kürt coğrafyasına kan deryasına çeviren Özel Harp dairesinin kirli ve kanlı oyunları Amed’te tekrar yüzünü göstermiştir. Faşist Türk polisinin provoke ettiği üç beş kendini bilmez kişi, BDP Diyarbakır il binasına saldırmıştır.
Kalekol yaparak parti binalarımıza saldırarak Kürt halkını yıldıracağını sanan AKP polisi şu an binlerce polisi ve zırhlı aracı ile il binamızı kuşatıp provokasyonlara zemin hazırlamıştır. Yalan haber ve karalamalarla kamuoyunu yanıltılmaktadır. Halkımız ve partimiz karşı karşıya getirilmek istenmektedir. Özellikle barış süreciyle beraber provokatörler eliyle partimiz ve değerli halkımız karşı karşıya bırakılmak istenmektedir. Gerillaya katılımların bizim partiyle uzaktan yakından alakası olamadığını herkes bilmelidir."
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, PKK’nın çocukları götürüp alıkoymasıyla ilgili soruşturma başlatıldığını açıkladı. Başsavcı Solmaz, "2014/16234 soruşturma numarası ile çocukları Lice’ye götürenler ve alıkoyanlar hakkında soruşturma devam etmekte olup, soruşturmanın safahati ve sonucu hakkında kamuoyuna bilgi verilecektir" dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı önünde PKK’nın dağa götürdüğünü çocuklarını bırakmasını isteyerek eylemlerini sürdüren annelerin görüşleri şöyle:
Belediye önünde ilk eylemi başlatan 15 yaşındaki H.G.’nin annesi Safiye Gündüz: "Kızım 23 Nisan’nda piknik bahanesiyle kaçırıldı. Selahaddin Eyubi Anadolu Lisesi 2’nci sınıf öğrencisiydi. 4 çocuğum var. Kocam Ahmet Gündüz, Kuzey Irak’ta inşaat taşeronu olarak çalışıyordu. Şimdi o da işini bırakmış şu an eylem yerinde bekliyor. 2’si kız, 2’si erkek 4 çocuğum vardı. Bir kızım dağa gitti, diğer çocuklarım başka şehirlerdeki çeşitli üniversitelerde okuyor. Kızımın bırakılmasını istiyorum."
15 yaşındaki F.E.’nin annesi Filiz Eren: "Oğlum F., H. ile aynı sınıftaydı. 19 Mayıs’ta geldik, bugün 9 gün oldu. 23 Nisan’da birlikte pikniğe gitmişlerdi. Orada 5 çocuğu kaçırmışlardı. Ondan sonra bir kadın üniversite yolunda eylem yaptı, ’çocuğumu getirin’ diye. Sonra onun oğluyla birlikte 3 çocuğu serbest bıraktılar. Biz de bunu televizyonda duyduk umutlandık. H.’nin annesi ile birlikte belediye önünde eylem yapmaya karar verdik ve burada eyleme başladık. Mücadelemize devam edeceğiz."
15 yaşındaki A.B.T.’nin annesi Fatma Türk: "Oğlumu Ergani’den götürmüşler. Seçimden 2 gün sonra evden çıktı ve bir daha dönmedi. 8 çocuğum var. A.B. en küçük çocuğumdu. Oğlumu istiyorum onu geri getirsinler. Partiyle alakası yoktu kendi halindeydi."
16 yaşındaki A.K.’nin annesi Yüksel Karaşin: "Oğlum hastaydı, hiç alakası yoktu dağdakilerle. Kulağından iltihap akıyordu. 9 Nisan’da götürdüler. Ben oğlumu istiyorum. 8 gündür buradayım. Tüm bu eylemlerden önce Dağkapı Meydanı’nda tek başıma eylem yapmayı düşünüyordum. Oğlum gelir, onu bırakırlar diye bekliyordum. Sonra bu kadınların çocukları için eylem yaptığını televizyondan görünce ben de buraya gelip eyleme başladım. Açlık grevine gireceğim, gerekirse kendimi yakacağım. Küçük çocuğumu da alıp gelmişim. 4 çocuğum var evde bıraktım geldim ne yapayım?"
17 yaşındaki M.T.’nin annesi Sarriye Tokay: "Oğlum 14 yaşında Namık Kemal Lisesi 1’nci sınıf öğrencisiyken gitti. 2 ay birinci sınıfa gitti, sonra onu götürdüler. Aslında bize katılmak isteyen bir çok aile var ama korkuyorlar, çekiniyorlar. Korkudan ve endişeden dolayı buraya gelemiyorlar. Onu kandırıp götürdüler, hastaydı gözlerinde rahatsızlığı vardı. Bütün annelere sesleniyorum bize destek versinler. Gültan Kışanak’a sesleniyorum, Baydemir’e sesleniyorum, Ahmet Türk’e sesleniyorum, devlete sesleniyorum; bize sahip çıksınlar, çocuklarımızı getirsinler."
18 yaşındaki O.B’nin annesi Zeynep Baytok: "Oğlumu 40 gün önce kaçırmışlar. Serbest çalışıyordu. 9 çocuğum var. O. 5’nci çocuğumdu. Televizyonda buradaki kadınları gördük. Oğlumu geri versinler. Oğlumuzu verene kadar buradan kalkmayacağız. Biz savaş istemiyoruz. 6 günden beri buradayım. Çocuğumu istiyorum, bana oğlumu getirsinler."
19 yaşındaki V.Ç.’nin annesi Meral Çapak: Oğlum 7 ay önce gitmiş. Okula gitti bir daha gelmedi. Televizyonlarda kadınların çocukları için yaptığı eylemi görünce hemen düşünmeden ben de geldim. Ya çocuğumuzu bıraksınlar, yada bizim de canımızı alsınlar. Biz çocuklarımızı istiyoruz. Çocuğumu serbest bıraksınlar. Bunu istiyoruz. Saf kendi halinde evden çıkmayan bir çocuktu, yani oraya gidecek bir çocuk değildi."
21 yaşındaki Y.Y’nin annesi Hediye Yıldız: "Oğlum 17 yaşındayken dağa gitti. Burhanettin Endüstri Meslek Lisesi öğrencisiydi. 7 çocuğum var. Kocam işsiz, perişan olduk. 20 yaşındaki oğlum Recep de Yalova’da asker. Televizyonda annelerin eylemini gördüm ben de destek için ve oğlumun geri gelmesi için eyleme başladık. 6 gündür eyleme devam ediyorum. Televizyonda görüp geldim. Huzurumuz yok, her gün ağlıyoruz. Hem asker oğluma, hem de dağdaki oğluma ağlıyorum. Hasta çocuğum var evde. Her gün de buraya geliyorum. Eşimin işi yok o da buradadıır. Biz barış istiyoruz."
Diyarbakır ve başka kentlerde okuyan çocukları olduğunu, onlara zarar gelmesinden endişe duyduğu için görüntü vermek istemeyen, 24 yaşındaki F.A.’nın annesi Keji Aydemir de, kızının bir yıl önce örgüte katıldığını söyledi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde okurken kızını bir kez daha dağa götürülmek istendiğini, ancak durumu erken fark ederek polisle birlikte ona engel olduklarını söyledi. Anne Aydemir, "Kızım bir yıl önce gitti. Eskişehir Anadolu Üniversitesi son sınıf öğrencisiydi. Kızımın ve bizim hayatımızı bitirdiler" dedi.
21 yaşındaki S.U.’nun annesi Muhsine Uçakan: "48 gün oldu kızım gideli. 6 günden beri burada eylem yapıyoruz. Arkadaş ortamından tanıştığı kişiler onu dağa götürdüler. Sana iş vereceğiz diye kandırdılar. Kızım hastadır, sara hastasıdır. Gözleri iyi görmüyor ve dizlerinde rahatsızlığı var. Bunu dağa götürseniz ne yapabilir ki? Televizyonda kadınların çocukları için eylem yaptığını gördük ve kendi çocuğumun bırakılması için eyleme destek verdik."