PKK: Türkiye ve Irak'ta Kürt konferansı toplansın

PKK: Türkiye ve Irak'ta Kürt konferansı toplansın
Tempo24 Hasan Cemal'in Kandil izlenimleriKarayılan: Demokratik çözüm süreci geldiTerör örgütü PKK, Kürt sorununda silahları susturma iddiasıyla açıkladığı “çözüm perspektifi” çerçevesinde, Türkiye’de bir “demokrasi konferansı” düzenlenmesini istedi. Türkiye ve dışındaki bütün Kürt grupları bir araya getirecek bir “ulusal konferans” da talep edilen açıklamada, bu öneri için yer belirtilmedi, ancak Kuzey Irak imasında bulunuldu. Fırat Haber Ajansı’nın haberine göre, PKK “Kürdistan’da Barış ve Demokratik Çözüm Perspektifi” adı altında duyurduğu açıklamada, “Kürt ulusal konferansı”, “Türkiye’de bir demokrasi konferansı”, “halkın demokratik komünal örgütlülüğü” ve “herkesin sorumlu davranması” olmak üzere 4 ana başlığa yer verdi. Terör örgütü, açıklamasında 1993 yılından bu yana geçen 16 yıl içinde, sonuncusu 1 Ekim 2006’da olmak üzere beş kez tek taraflı ateşkes ilan ettiklerini, ancak olumlu karşılık göremediklerini” öne sürdü. ‘Kürt konferansının koşulları oluştu’ “Kürt ulusal konferansının toplanma koşullarının oluştuğunu” savunan örgüt, “Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümünde ve Ortadoğu'nun demokratikleşmesinde bu konferansın temel bir rol oynayabileceği kanaatindeyiz” görüşünü dile getirdi. Açıklamada, Türkiye’de düzenlenmesi önerilen “demokrasi konferansı” için ise “Bu konferans bir ideolojik eğilimi, yani sol demokratların katıldığı değil, tüm ideolojik eğilimlerden tutarlı demokrat olan herkesin katıldığı bir konferans olmalıdır” ifadesi kullanıldı. “29 Mart yerel yönetim sonuçlarını barış ve demokrasi çizgisinde değerlendirmenin üçüncü adımının halkın demokratik komünal örgütlülüğünün her alanda ve her kesimde geliştirilmesi olduğu” belirtilen açıklamada, çözüm için herkese sorumluluk düştüğü kaydedildi. ‘DTP’nin başarısının ardında Öcalan var’ Açıklamada, 29 Mart yerel seçimlerinde DTP’nin bölgede aldığı sonuçlar değerlendirilirken “Demokratik siyasetin başarısı, öyle kolayca ve kendiliğinden elde edilmemiştir” denildi ve elde edilen sonucun arkasında terör örgütünün lideri “Abdullah Öcalan’ın, özgürlük hareketinin ve halkın 35 yıllık mücadelesinin” bulunduğu savunuldu. Açıklamada, 29 Mart seçimleri ve sonrası için şu ifadeler kullanıldı: “DTP'nin aldığı seçim sonucunun anlamı çok derin ve siyasi etkileme gücü fazladır. Bu da başta DTP’li Kürt siyasal güçleri olmak üzere demokratik güçlere ve devletlere kadar herkese çok ciddi görev ve sorumluluklar yüklemektedir. Herkesin bu sorumlulukların bilinciyle ve tutarlı hareket etmesi önümüzdeki sürecin gelişmesi açısından önemlidir. Kürt halkının 29 Mart yerel yönetim seçim sonuçlarıyla ortaya koyduğu siyasi irade eğer doğru ve yeterli değerlendirilirse Kürt sorununun demokratik çözüm sürecini ve Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlatacak güçtedir. Bu gerçeği gören yönetimimiz, böyle bir sürecin önünün açılmasını sağlamak amacıyla 13 Nisan günü yaptığı açıklamada ‘kendine saldırılmadıkça 1 Haziran’a kadar çatışmasızlık konumunu sürdüreceğini’ kamuoyuna duyurmuş ve deklare etmiştir. Bu durum gelişmeleri doğru değerlendirmenin ve sorumlu davranmanın en somut örneğidir. Elbette herkesten de benzer karşılık görmeyi ister.” Bütün Kürtler için konferans Türkiye, Irak, İran ve Suriye’deki Kürt gruplarını kapsayacak şekilde hazırlıkları sürdürülen “Erbil konferansı”nı çağrıştıran PKK’nın “Kürt Ulusal Konferansı” önerisi için yer belirtilmedi. Ancak, bu konferansın toplanması için en başka Kuzey Irak yönetimine çağrıda bulunuldu. Açıklamada, özetle şu görüşlere yer verildi: ‘Meclis, yürütme organı, savunma gücü’ “Yapılacak ulusal konferans hiçbir gücün aleyhine olmamalı ve kimseyi dışlamamalıdır. Kürdistan örgütlerinin hiçbir koşul altında birbirleriyle çatışmayacakları, herkes için geçerli olacak olan bir stratejik çerçevenin karar altına alınması gereklidir. Buna göre bütün Kürt örgütlerinin içinde hareket edecekleri tarzda ulusal demokratik stratejisinin çizilmesi gerekmektedir. Ulusal-demokratik birlik esaslarını belirlemesi gereken konferans, Kürt halkının ortak bir çatı altında birleşmesini sağlayan bir ulusal-demokratik kurumlaşmaya gitmelidir. Salt bir kez toplanıp dağılan değil, süreklilik arz eden bir kurumlaşmaya gidilmesi Kürt birliğinin kalıcılığı açısından önemlidir. Ulusal demokratik halk meclisi oluşturmak, bu meclisin kararlarını hayata geçirecek bir yürütme organı belirlemek ve bunları savunacak ulusal savunma güçlerini yaratmak bu konferansın temel görevleri arasında olmalıdır. Bütün parçalardaki Kürt halkının yaşadığı devlet sınırları içerisinde, birlikte yaşadığı halklarla barış içinde bir toplumsal düzeni oluşturmak üzere, ‘kültürel haklar’ ilkesini netleştirmelidir.” ‘Örgütlülük, asla Kürtler’in yaşadığı devletleri bölmek değildir’ “Kürdistan parçalarındaki Kürtlerin demokratik örgütlülüğünü sağlamak ve bunların birbirleriyle demokratik temelde ilişkisini yaratmak, asla Kürtlerin içinde yer aldıkları devletleri bölmek demek değildir; tersine Kürt toplumunun örgütsüz ve sistemsiz olması Türkiye, İran, Irak ve Suriye için bir parçalanma ve korku etkeni olmaktadır. ‘Lozan’ın Kürtler açısından tamamlanması…’ “Buna karşılık her parçada kendi demokratik örgütlülüğe ve birbiriyle ilişkiye kavuşturan Kürt toplumu, Türkiye, İran, Irak ve Suriye için birer demokratikleşme ve demokratik birliği yaratma gücü olacaktır. Bu da devlet sınırlarının korunması temelinde Kürt sorununun demokratik çözümünü ortaya çıkaracaktır. Demek ki, Kürt ulusal konferansı mevcut devletlere karşı değildir, onlar için bölünme etkeni değil, bir birlik gücüdür. Bu yönüyle bir tür Lozan konferansının Kürtler açısından tamamlanmasını ifade edecektir. Kürt halkının tarihten gelen ulusal değerlerini sahiplenip savunacak olan Kürt ulusal konferansı, bundan sonra Kürtlerin savaş ve barış tutumlarını belirleyecektir.” Türkiye’de demokrasi konferansı “29 Mart yerel seçim sonuçlarını barış ve demokrasi çizgisinde değerlendirebilmenin ikinci önemli adımı, Türkiye'de bir demokrasi konferansının yapılmasıdır. Burada önemli olan husus, Türkiye'nin demokratik güçlerinin, partilerinin, sendikalarının, kadınlarının, gençlerinin Kürt halkının bu demokratik gücünü doğru görüp göremeyeceği, onunla ittifak yapıp yapmayacağıdır. Bu konferans bir ideolojik eğilimi, yani sol demokratların katıldığı değil, tüm ideolojik eğilimlerden tutarlı demokrat olan herkesin katıldığı bir konferans olmalıdır. Sadece sol ya da sosyalistlerin birliğini değil, tüm demokrat güçlerin birliğini hedeflemelidir.” Terör örgütü lideri Öcalan’ın “Denizler’in, Mahirler’in devamı olduğunu söylediği” vurgulanan açıklamanın bu bölümünde, Kürt sorunu için Türkiye’de oluşturulmaya çalışılan “çatı partisi” girişiminin başarıya ulaşamadığı belirtildi. ‘Demokratik konfederalizm’ Yerel seçim sonuçlarını barış ve demokrasi çizgisinde değerlendirmenin üçüncü adımının “halkın demokratik komünal örgütlülüğünün geliştirilmesi” olduğu belirtilen açıklamanın bu bölümünde, “daha fazla seçim başarısının örgütlenme düzeyine bağlı olduğu anlatıldı ve “demokratik konfederalizm sisteminin tabandan inşa edilmesi”nin amaçlandığı kaydedildi. ‘Herkes sorumlu davranmalı’ Yerel seçim sonuçları doğru ele alınırsa “kalıcı demokratik kazanımlara” ulaşılabileceği belirtilen örgüt açıklamasında “mevcut imkânların heder edilmesinin savaş rantçılarına yarayacağı” kaydedildi. Dördüncü adım olarak “Kürt ve Türk örgütlerinin sorumlu davranmaya çağrıldığı” açıklamada, söz edilen iki konferansın toplanmasının “barış ve demokratik çözüm yönünde gelişme sağlayacağı” savunuldu. “Daha fazla tahribat yaratacak ve ölümlere yol açacak bir sürecin tekrar yaşanmasını istemiyoruz” denilen açıklamanın son bölümünde “ancak dayatılırsa savunma savaşına da hazırız” ifadesi kullanıldı.