Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın “IŞİD militanı cennete kavuşma düşüncesiyle canlı bomba oluyor. PKK’lı canlı bomba hangi nedenle ölümü kabul ediyor?” sorusuna yanıt verdi. Yalçın, Alain de Botton’un Haberler adlı kitabındaki “Şöhret olma arzusunun özünde; dokunaklı, kırılgan ve basit bir istek yatar: İyi muamele görmeye duyulan özlem.” satırlarına dikkat çekerek, PKK’lı canlı bombaların şöhret olma isteğiyle eylemlerini yaptığını öne sürdü.
Yalçın’ın bugün (5 Nisan 2016) yayımlanan “Ahmet Hakan’a yanıtım” başlıklı yazısı şöyle:
Hürriyet’ten Ahmet Hakan mealen şöyle yazmıştı:
Hadi anladık IŞİD militanı, “cennete kavuşma” düşüncesiyle canlı bomba oluyor.
Peki PKK’lı canlı bomba, hangi nedenle gönüllü ölümü kabul ediyor?
Ahmet Hakan okuyucularına “yanıtlarınızı gönderin” dedi. Nedense, bir daha bu konuya değinmedi.
Niye ise… Bu tür soruları, “yanıtı mutlaka bulunacak ev ödevi” gibi algılarım hep!
Günlerdir kafamda Ahmet Hakan’ın sorusu…
Bildik “sol jargonla” yanıt vermek kolay. Fakat…
Benim aradığım, meselenin derininde yatan sebep ne?
Alain de Botton’un “Haberler” adlı kitabındaki şu satırlar dikkatimi çekti:
“Şöhret olma arzusunun özünde; dokunaklı, kırılgan ve basit bir istek yatar: İyi muamele görmeye duyulan özlem.
Her türlü ikincil dürtü; para, lüks, cinsellik ya da iktidar isteği tatmin edilebilir; ama şöhret arzusunu asıl tetikleyen saygı görme isteğidir.
Aşağılanma duygusunu asla yabana atmayınız. Sırf görmezden gelinmenin, hor görülmenin, bir köşede yalnız bırakılmanın, sıranın sonuna konmanın ya da birkaç hafta sonra yeniden aramanızın söylenmesinin neden olduğu keskin acı yüzünden de can havliyle ünlü olmayı arzuluyor olabilirsiniz.(…)
Şöhret olma arzusunun şiddeti insanın içinde yaşadığı toplumun yapısına da bağlıdır. İtibar ve iyi muamele ne kadar az kişiye gösteriliyorsa, sıradan biri olmaktan kaçınma arzusu o kadar kuvvetli olacaktır.”
PKK’lı canlı bomba, ölünce şöhrete kavuşuyor!
PKK canlı bombalar için ne diyor: “Ölümsüzler Taburu.”
Bunu, hep saygı görecek “şöhretler taburu” olarak da tercüme edebiliriz.
Yazar Botton’a katılıyorum; itibar görme isteğini küçümsemeyiniz…
Madem konu şiddetten açıldı, devam edelim.
PKK neden şiddette ısrar ediyor?
40 yıldır binlerce insanın ölümüne neden oldu.
40 yıldır ne kazandı?
İşte… En son Kızılay’ın ortasında canlı bomba patlatıp 38 sivili öldürerek ne kazanacağını düşündü?
“Anarşizm” üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen felsefeci Todd May’in “Şiddetsiz Direniş” adlı harika kitabı var. “Şiddetsiz direniş mümkün müdür?” sorusuna yanıt veriyor.
Öncelikle şiddetsizliği; başkalarının yaşamına saygı duyma üzerine inşa ediyor. İster fiziksel, ister psikolojik, ister yapısal olsun, kişinin haysiyetine leke süren şiddeti reddediyor. Kişi/örgüt/devlet haysiyet görmek istiyorsa haysiyetli davranmalıdır, diyor.
Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin sembolü Gandi’yi örnek gösteriyor.
ABD İnsan Hakları Hareketi’nin sembolü Martin Luther King’i örnek gösteriyor.
Biliyoruz ki…
PKK dahil şiddete başvuranların temel gerekçeleri hep aynı: “Devlet şiddet uyguluyor.”
Kendisi de şiddetsiz kampanyalara katılmış olan Todd May diyor ki; “onların yöntemlerine aynı araçlarla karşı koymak, sistemin saldırılarını meşrulaştırıyor.”
Müslüman Kardeşler örgütü yıllarca ne kanlı eylemler yaptı ama sonuçta Mısır’da iktidarı Tahrir Meydanı değiştirdi!
Şiddetsizlik pasiflik değildir.
Yani…
“Şiddetsizlik bir eylem türüdür ya da daha iyi tabirle, mevcut siyasi, ekonomik ya da toplumsal düzenlemeler bütününe meydan okumayı amaçlayan değişik eylemler silsilesidir.”
Bu tespit ardından şunu tartışmamız gerekmiyor mu?…
Biz Ortadoğuluyuz ve şiddet dışında yaratıcı tek eylem bulamıyor muyuz?
Gezi Direnişi, zekasıyla bunun aksini ispatlamadı mı?
O halde…
Yüzde 13 oy alarak ivme kazanan HDP, neden PKK’nın şiddetine boyun eğdi?
HDP neden canlı bombaya teslim oldu?
HDP neden hendek siyasetine mahkum oldu?
Şiddetsizliğe ihtiyaç duyulan böylesine bir dönemde, şiddete boyun eğen HDP’nin, seçmenlerinin yarısını kaybettiğini araştırmalar ortaya koyuyor.
Sebebi belli…
Şiddetsiz hareketlerin tarihi sicilinin ve başarısının, şiddet yanlısı hareketlerden çok daha iyi olduğunu bilmiyorlar mı? Biliyorlar kuşkusuz.
Devletin potansiyel şiddetiyle boy ölçüşmenin imkânsız olduğunu hâlha anlamadılar mı? Anladılar kuşkusuz.
Şiddet içeren bu başkaldırı girişiminin 40 yıldır “Donkişotvari” olduğunu görmüyorlar mı? Görüyorlar kuşkusuz.
“Neden sivil direnişler?” sorusuna yanıt arayan E. Chenoweth ve M.J. Stephan gibi araştırmacıların; eylemlerde şiddetsizliğin, genelde şiddetten daha başarılı olduğu yönündeki bulgularını görmüyorlar mı?
Çok sayıda kanlı olaylara/devrimlere sahne olmuş geçmiş yüzyılın hatalarını tekrar etmek yerine, şiddetsiz mücadelenin başarılarla dolu geçmişine niye göz atmıyorlar?
Evet…
40 yıldır binlerce insanın ölüme neden oldular ve hâlâ bunda ısrar etmelerinin amaçları ne? Hâlâ… Kandil ve HDP; iktidar ile olan uyuşmazlığını şiddetle lehine çevireceğini mi sanıyor? Aksine, şiddette ısrar etmeleri Erdoğan’ı güçlendiriyor. Başkanlık sistemini isteyenlerin işini kolaylaştırıyor.
Demek ki… PKK için asıl amaç Erdoğan’ı yıkmak filan değil; güçlendirmek!
Demek ki… PKK için asıl amaç Türkiye barışı-özgürlüğü filan değil, BOP’u hayata geçirmek.
ABD’nin küresel politikalarına uygun strateji uyguluyorlar.
Ben de… Ahmet Hakan gibi sorayım:
7 Haziran seçimlerindeki HDP’nin başarısı karşısında, PKK’nın hemen öldürmelere başlamasının sebebi ne olabilir?