Alman Meclisi, Kuzey Irak'ta radikal İslam Devleti örgütüne karşı savaşan Kürt birliklerine silah gönderme konusunu görüşmek üzere eylül başında bir araya geliyor. Gönderilecek silahların radikal grupların eline geçmesi endişesi tartışmalara yol açıyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Alman Birinci Kanalı ARD'ye verdiği demeçte, tüm dünyanın gözleri önünde bir soykırım yaşandığını vurguladı. Merkel, Irak'ta soykırımın önüne geçmek için silah desteğinin önemine vurgu yaptı: “Konuyu çok geniş kapsamlı olarak ele aldık. Silahların yanlış ellere geçmeyeceği konusunda yüzde yüz bir garanti yok. Ancak iki seçeneğimiz var. Silahları gönderir ve teröristlerin faaliyetlerine son verilmesine ve bir ya da daha fazla soykırımın engellenmesine katkıda bulunuruz. Ya da bizim için risk çok büyük deriz. İstişarelerimiz sonucu harekete geçmek için nedenlerin ağır bastığı sonucuna vardık."
İslam Devleti örgütünün Hrıstiyan ya da Müslüman, farklı düşünen herkese karşı stratejik olarak ve kararlı bir şekilde hareket ettiğini vurgulayan Merkel, Peşmerge'nin Amerikan kuvvetleriyle birlikte İslam Devleti'nin ilerlemesini durdurduğunu hatırlattı. Ancak Başbakan Merkel, PKK'ya silah teslim edilmesinin söz konusu olmadığını kaydetti: “Burada çok açık bir düzenleme söz konusu. Irak'a sadece Irak hükümeti onay verdiği takdirde silah teslimatı yapılabileceği yönünde bir BM kararı var. Federal Dışişleri Bakanı Bağdat'taydı ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne silah sevkiyatı konusunda onay aldık. Bu bağlamda PKK silah alacak gruplar arasında yer almıyor.“
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de yaptığı açıklamada, Alman hükümetinin Irak'a gönderilmesi planlanan silahların ileride başka çatışma bölgelerinde kullanılmamasına dikkat edeceğini kaydetti.
Silahların gelecekte başka çatışmalarda kullanılabileceği riskini reddetmediğini söyleyen Steinmeier, bu nedenle Meclis kararının hiçbir yerde silah depoları kurulamayacak şekilde alınacağını ifade etti.
Koşullu yeşil ışık
Hrıstiyan Birlik Partileri Meclis Grubu Başkan Vekili Andreas Schockenhoff ise PKK'ya koşullu silah yardımına yeşil ışık yaktı. Schockenhoff yardım karşılığında PKK'nın halkı koruyacağını taahhüt etmesi ve Kürt devleti ilanı fikriyle arasına mesafe koyması gerektiğini vurguladı.
Öte yandan, siyaset uzmanı Thomas Speckmann, silah sevkiyatının uzun vadeli etkilerini kestirmenin zor olduğunu hatırlatıyor: “Silah gönderilmesine karşı çıkanlar Afganistan örneğini gösteriyor. 1979 yılında Sovyetler Birliği'nin işgali sonrası bazı Batılı devletler, Sovyetler'e karşı savaşan mücahitlere silah gönderilmesine karar verdi. Bu silahların daha sonra El Kaide ve Taliban'ın eline geçtiği yani zamanla Batı'ya karşı kullanıldığı yönünde tezler mevcut. Ben burada şu farka dikkat çekmek istiyorum: Uzmanlara göre Taliban ve El Kaide Batı'ya düşman hale geldiklerinde ellerindeki silah sistemlerinin çoğu kullanılabilir durumda değildi. Özellikle de uçak savar gibi ileri teknoloji silahları. Karmaşık silah sistemlerinin uzun süreli kullanımı konusunda bölgede yeterli donanımın mevcut olduğu şüpheli. Ancak tabii uzun süreli kullanılabilen makineli tüfek gibi silahlar da var.”
Speckmann, Iraklı Kürtlere tanksavar füzelerinin gönderilmesinin gündemde olduğunu belirtiyor ve tarihten bir örnek veriyor: “1980'lerde Çad'da, Fransa, ABD ve Libya lideri Muammer Kaddafi, karşı karşıya geldi. Batılı güçler, Kaddafi tarafından desteklenen hükümet birliklerine karşı savaşan Çadlı asilere askeri danışman ve silahlarla yardım etti. Asiler, Fransız Hava Kuvvetleri aracılığıyla havadan destek aldı. Çatışmaların başlamasından bir yıl sonra Çad Devlet Başkanı'nı devirdiler. Böylece Kaddafi de kaybetti. Alman-Fransız yapımı Milan tipi tanksavar füzeleri, Libya ordusuna ait yüzlerce tankı yok etti. Şimdi bu tanksavar füzelerinin Irak'taki Kürtlere gönderilmesi gündemde.”