Polis Akademisi tarafından “Radikalleşmenin Önlenmesi ve Terörizmin Olgusu” başlıklı rapor yayımlandı. 2014-2017 yılları arasında terör saldırılarının arttığı bilgisine yer verilen raporda özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da terör saldırılarının arttığına dikkat çekilirken, 2017 yılında çatışmalardan etkilenen ülkelerdeki terör saldırılarında saldırı başına ortalama 2,4 kişinin öldüğü vurgulandı. 1968’den 2006’ya kadar 268 terör grubunu kapsayan bu raporda, “söz konusu terör gruplarından yalnızca yüzde 7’si askeri yöntemlerle yenilmiştir, yüzde 43’ü politikaya girmiş ve yüzde 40’ı ise istihbarat, polis ve kamuoyunun tepkisiyle dağıtılmıştır” bilgisi paylaşıldı. Raporda radikalleşme ile mücadelede başarı oranının yüzde 2’den daha düşük olduğu bilgisi verildi.
11-13 Aralık 2018 tarihlerinde Türk Polis Teşkilatı, T.C. Adalet Bakanlığı, Avrupa Birliği üye devletleri, Avrupa Birliği Kolluk Eğitimi Ajansı (CEPOL) ve akademisyenlerin katılımıyla oluşan yaklaşık 60 kişilik uzman kadroya İstanbul’da bir çalıştay düzenlendi. Çalıştayda; “Terörizmin Tanımı”, “Radikalleşmenin Önlenmesi” ve “Engelleme ve Radikalleşmenin Önlenmesi” konuları ele alındı. Yapılan çalışmalar “Radikalleşmenin Önlenmesi ve Terörizmin Olgusu” başlıklı raporda derlendi.
Habertürk’ten Ahmet Küçük’ün haberine göre, raporda yer verilen “Küresel Terörizm Endeksi Raporu”nda 2014-2017 yılları arasında terör saldırılarının arttığı bilgisine yer verildi. Özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da terör saldırılarının arttığına dikkat çekilirken, 2017 yılında çatışmalardan etkilenen ülkelerdeki terör saldırılarında saldırı başına ortalama 2,4 kişinin öldüğü vurgulandı.
Rapora göre, terör örgütleri üç gruba ayrıldı. Bunlar, “Dinin yanlış ve uygunsuz yorumlayanlar”, “Etnik yapıya yönelik eşit olmayan muamele algısı” ve “Aşırı politik ideolojiler” olarak tanımlandı.
“Dinin yanlış ve uygunsuz yorumları” için IŞİD örneği verilirken, “Bu gruplar, ilahi emirleri yanlış yorumlamakta ya da gerçeği tahrif eden aşırı bir aldanma içindedirler” denildi.
Etnik yapıya yönelik eşit olmayan muamele algısı: Raporda PKK bu başlık altında değerlendirilirken, “Bu gruplar, kendilerini bağımsız etnik uluslar olarak görmektedirler veya o ülke içinde kendilerine daha özerk bir statü verilmesi ya da o devletten ayrılma şeklinde statülerine ilişkin bir teyit aramaktadırlar” ifadeleri kullanıldı.
Aşırı politik ideolojiler: “Neo-Nazi” örneği verilen raporda, “İdeolojik terörist gruplara katılmanın tek koşulu, onların ideolojilerini takip etmek ya da politik değerlerini taşımaya istekli olmaktır.” diye tanımlandı.
Raporda YPG’ye yönelik şu ifadeler kullanıldı:
“Bir terörist grubun başka bir terörist gruba karşı mücadele ettiği için meşru bir örgüt olarak görülmemesinin önemli olduğu gibi YPG’nin herkesçe bilinen uluslararası bir terör örgütü olan PKK’nın çok sayıda kolundan biri olması nedeniyle, YPG’nin de terör örgütü olarak tanınması gerektiği açıktır.”
Türkiye’yi etkileyen terör örgütlerinin radikalleşme süreçleri hakkında verilen bilgiler özetle şöyle:
PKK: Etnik milliyetçi, ayrılıkçı bir terör örgütüdür. Kürt etnisitesine odaklanmakta ve Marksist-Leninist köklere sahip bulunmaktadır. Çatışmayı yurtdışına taşımak için Kürt diasporasını kullanır. PKK, militan devşirme bağlamında, 18 yaşın altında olan gençlere ve çocuklara özel ilgili göstermektedir. PKK, çocukları radikalleştirir ve onları silahlı eylemlere yöneltir.
FETÖ: Sahte mehdi ve kültist hareket üzerine temellenmiş bir terör örgütüdür. Radikalleşme, örgüte katıldıktan sonra gerçekleşir. Ana ideolojileri devletin kurumlarının kontrolünün ele alınması; tam kontrol sağlandıktan sonra ekonomik, toplumsal ve politik güçlerin oligarşik bir zümre tarafından yönetilmesi. FETÖ'nün kullandığı ilkeler; Tabandan tavana, en üst düzeylere kadar sızmak, takiyye / ihtiyat / sır saklama ve görünmezlik ilkesi; güçlü olmak ve güçlü kalmak ilkeleri; bozuk ve radikal yorumlar yolu ile din sömürüsü.
Raporda, FETÖ’nün sadece 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirmediği belirtilere Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesi hatırlatıldı.
DEAŞ: DEAŞ radikalleşme sürecini içeren terör örgütlerinden biridir; amaç kargaşa yaratmaktır, DEAŞ dünyanın her yerinde Müslümanların suçlanıp yargılandıklarını ve kendilerinin Müslüman olmayanlara karşı yönetilen yegâne sözde cihat temsilcileri olduklarını iddia etmektedir. Sosyal medyayı diğer terör gruplarından daha etkin şekilde kullanmaktalar.
Radikalleşme için “Günümüz dünyasında radikalleşme bir olgu haline gelmiştir ve yakın zaman içerisinde tamamıyla ortadan kalkmayacağı aşikârdır” denilen raporda radikalleşme ile mücadelede başarı oranının yüzde 2’den daha düşük olduğu bilgisi verildi.
Da Vinci örneği: Bilim insanı Leonardo Da Vinci’nin dönemine göre “radikal” fikirleri olduğu ancak fikirlerinin insanlığın gelişmesine yardımcı olduğu vurgulandı. Buradan hareketle “radikalleşme”yi şiddet içeren veya içermeyen olarak ikiye ayrılması gerektiği belirtildi.
Polis Akademisi raporu için tıklayınız