UEFA Disiplin Kurulu’nun Fenerbahçe’ye verdiği 2+1 yıllık Avrupa kupalarından men cezasının Tahkim Kurulunca 2 yıla indirilmesinin yankıları sürüyor. Cezanın kaldırılmasını bekleyen sarı lacivertli yönetim ile UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik arasındaki polemik sıcaklığını korurken, bir gelişme de futbolcular cephesinde yaşandı.
Fenerbahçe futbolcular, sarı-lacivertli takıma verilen 2 yıllık Avrupa'dan men cezasına karşılık Avrupa Futbol Federasyonları Birliği’ne (UEFA) mektup gönderdi. Mektupta kullanılan, “Polis tarafından futbolun doğasına aykırı olarak yapılan değerlendirme ve nitelendirmelerin, UEFA'nın kararına dayanak yapılmasını; bu tavrın, UEFA'nın, Avrupa Kıtası'nda bugüne kadar futbolun özerkliği ile ilgili verdiği mücadele ile örtüşmediğini, söylemek zorundayız" ifadesi dikkat çekti.
Fenerbahçeli futbolcuların UEFA’ya gönderdiği mektupta şu ifadelere yer verildi:
“Dünyanın değişik ülkelerinden ve farklı kültürlerinden, sarı-lacivert renkler ve göğsümüzde taşıdığımız şerefli arma için bir araya geldik ve bu büyük ailenin bir parçası olduğumuz için de sonsuz gurur duyuyoruz.
Bizler, 1907'den bu yana formamızı taşıyan, adını tarihimize yazdıran yüzlerce futbolcunun onuru, emekleri için, tarihe yazdıkları her bir kelime için sahaya çıktık; bu bilinçten bir gün dahi uzaklaşmadık.
Fenerbahçe Spor Kulübü, Türkiye'de sadece futbolun lokomotifi olmakla yetinmemekte; ulusal ve uluslararası platformda zaferler kazanan binlerce sporcunun yetiştiği, toplam 9 branşta zirve için yarışan gerçek bir spor kulübüdür, 25 milyon taraftarı olan çok büyük bir ailedir."
"Tüm kalbimizle söylemek isteriz ki; 2011 Temmuzu'nda başlayan süreçten en çok bizler etkilendik, en çok bizler üzüldük. Futbolcular olarak; 2010-2011 sezonunda kazanılan lig şampiyonluğunda emeğimizle, kanımızla, terimizle saha olan; 17 maçta 16 galibiyet alan, bu maçlarda tekmeye kafa uzatan, sahamızda duraklama dakikalarında gol kovalayan kalecilere tanıklık eden, yüreğimizi, şerefimizi ortaya koyarak oynayan bizlerdik!"
"Sahada kazanılan şampiyonlukların, mahkeme kararları ile değiştirilmeyeceğine inanan ve güvenen bizler; UEFA'nın polis raporlarına dayanarak yaptığı disiplin yargılamasının, futbolun doğasına ve gerçeğine aykırı olduğu inancındayız. Biz futbolcular, futbolun Avrupa'daki en yüksek birimi olan UEFA'nın emeğimizi, performansımızı, terimizi yok sayan bu yola girdiğini anlamakta zorlanıyoruz.
İki yıldır kulübümüze yapılan haksızlıkları her fırsatta dile getirdik ve bu haksızlıklara karşı on milyonlarca taraftarımızın desteği ile mücadele ettik.
UEFA'dan da beklentimiz; UEFA'nın tüm birimleriyle, futbola dışarıdan yapılan bu müdahaleye karşı futbol ailesinin, bizlerin yanında tavır koyarak bu duruma bir son vermesi,
Geçtiğimiz sezon UEFA Avrupa Ligi'nde yarı final oynayan bizlerin performansı, emeği ve mücadelesinden yana tavır almasıydı..."
"Oysa bugün gelinen noktada üzülerek görüyoruz ki; UEFA, kulübümüze futbolun dışından yapılan müdahalenin karşısında olmak bir yana maalesef bu müdahalenin bir parçası olmuştur.
Bizler, uluslararası futbol tecrübemiz ve bilgimizle bu inancı taşırken, UEFA'nın 15 Temmuz 2013 tarihli kararı bizi bir kez daha derinden yaralamıştır."
"Polis tarafından futbolun doğasına aykırı olarak yapılan değerlendirme ve nitelendirmelerin, UEFA'nın kararına dayanak yapılmasını; bu tavrın, UEFA'nın, Avrupa Kıtası'nda bugüne kadar futbolun özerkliği ile ilgili verdiği mücadele ile örtüşmediğini, söylemek zorundayız.
Bizler bu mücadelenin bir parçası olarak, sporcu ilkelerimizle, Avrupa futbolunun marka değerine çeyrek final, yarı final seviyesinde değer katan bu büyük kulübün parçası olarak polis fezlekesi üzerinden yapılan bir değerlendirmeyle emeklerimize ve geleceğimize set çekilmesini, kabul etmiyor;
UEFA'nın, bugüne kadar benzer bir örneği bulunmayan bu cezasını 'ağır, haksız ve kabul edilemez' buluyoruz."
"Üzülerek söylemek isteriz ki; bu durum bizleri ve milyonlarca futbol izleyicisini UEFA'nın yargı kararlarına karşı güvensizliğe itmektedir.
Esas olan; ceza ile disiplinin sağlanması değil, cezanın adalete uygun olmasıdır.
Unutulmamalıdır ki futbolun adaletine olan inancın sarsılmasından en büyük zararı futbolun yine kendisi görecektir…
Bu cezayı, kulübümüzün yanı sıra bizlerin de profesyonel futbol faaliyetine ve mesleki kariyerine vurulmuş bir darbe olarak görüyoruz.
UEFA'nın bugüne kadar hiçbir 'futbolcuya ve futbol takımına' karşı bu denli ağır sonuçları olan bir yaptırım uygulamadığı gerçeği karşısında üzüntümüz ve hayal kırıklığımız bir kat daha artıyor.
UEFA'nın, Türkiye'de yaşanan bu olumsuz müdahale ortamına bir son vereceğine dair inancımızı yitirmek istemiyoruz!
Telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğmadan, bu cezanın yeniden gözden geçirilmesini UEFA'dan talep ediyor; "UEFA'nın futboldan, sahadan, terden ve emekten yana tavır almasına bekliyoruz."
Saygılarımızla."