Polisken evine baskın düzenlediği sosyalist öğretmenle KHK vesilesiyle dost oldu

Polisken evine baskın düzenlediği sosyalist öğretmenle KHK vesilesiyle dost oldu
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden ihraç edilen polis memuru Baykal Tunç ve 6 yıl önce evine baskın düzenlediği KHK ile öğretmenlik görevinden ihraç edilen Selçuk Delibaş dost oldu. İkili İHD çatısı altında KHK’ya karşı birlikte mücadele veriyor.

Independent'ten Muhammet Abdulkadir Esen'in haberine göre, sınıf öğretmeni iken 675 No’lu KHK ile görevden ihraç edilen İnsan Hakları Derneği (İHD) Kahramanmaraş Şube Başkanı Selçuk Delibaş ve 2014 yılında Delibaş'ın evine düzenlenen baskına katılan özel harekatçı polis memuru Baykal Tunç’un yolları, 701 No’lu KHK ile Tunç'un da görevinden ihraç edilmesiyle kesişti.

Bir ortamda denk gelerek tanışan ikili, ortak mağduriyet noktaları olan KHK’lara karşı omuz omuza vererek mücadele etmeye başladı.

İHD Kahramanmaraş Şubesi bünyesinde KHK platformunu kuran Delibaş ve Tunç platforma dahil ettikleri 100 KHK’lıyla birlikte mücadelelerini her gün biraz daha genişleterek sürdürüyor.

"O da mazlum durumuna düştü, ben de"

Sosyalist ve muhalif olduğu gerekçesiyle görevden ihraç edildiğini belirten Delibaş, 2014 yılında Gaziantep merkezli bir soruşturmadan dolayı evine operasyon düzenlendiğini söyledi.

Operasyonda görev alan maskeli PÖH memurlarının arasında Baykal Tunç'un da olduğunu aktaran Delibaş, ardından o dosyadan beraat ettiğini paylaştı.

KHK’larla birlikte görevinden ihraç edildiğini söyleyen Delibaş, şöyle devam etti:

"Maraş’ta 10 bin civarında insan işinden, aşından edildi. Bunlar birisi de yine Baykal. Onun çocuklarına da benim çocuklarıma da 'Ağaç kabuğu yesinler' dedikleri için yollarımız kesişti. O da mazlum durumuna düştü, ben de. Tesadüfen bir ortamda denk geldik ve tanıştık. Uzun süre sohbet ettik, kaynaştık. Ortak neler yapabiliriz diye sohbet ettik. O ortamda bana ‘Ağabey ben seni tanıyorum’ dedi. Ben de ‘Nereden tanıyorsun’ diye sorduğumda bana, ‘Evine baskın düzenleyen özel harekatlardan birisi bendim’ diye cevap verdi. Dün birbirine böyle bakışlarıyla kılıç kuşanmış insanlar, bugün aynı sistemde egemenler tarafından mağduriyete uğratıldıkları için birlikte hareket edebiliyorlar. Bence bunun önemi şu; Türkiye’nin geleceğinde bu insanlar yer alacak. Bütün KHK’lılar ve mazlumlar kazanacak."

"Damdan düşenin halini damdan düşen anlar"

İkiliyi bir araya getirenin insan hakları olduğunu belirten Delibaş, ihraç sebebi ne olursa olsun işinden edilen tüm insanlara mazlum dediklerini söyledi. 

Platformda olan bir arkadaşın kendilerine ‘Eşim bile bizi sizin kadar anlamadı’ dediğini anlatan Delibaş, “Nasreddin Hoca’nın o deyimi çok doğru. 'Damdan düşenin halinden damdan düşer anlar'. Yani düşüncelerde buna göre gelişti. Dün egemenler Baykal’a ‘Karşında terörist var’ diyordu. Ancak başına gelen bu olayda ona tek sahip çıkan bu kurum oldu. Yani düşünce, din, dil, ırk bırakılarak mazlumun bir araya gelmesi gerek. Bu da egemenlerin en çok korktuğu şeydir” diye konuştu.

Delibaş, İHD bünyesinde kurdukları platformda KHK mağdurları ile bir araya geldiklerini anlattı:

"Çalışmalarımız güzel gidiyor. İnsanlar bir araya gelmeye başladı. İnsanlar işlerinden atıldıktan sonra çok büyük baskıya maruz kaldılar. Hala evlerinden çıkamayan insanlar var. Bu korkuların üzerine gidilmediği sürece hukuki olarak da hakkımızı arayamayız. Bir atı bir çöpün ucuna bağlarsınız. Çekse koparacaktır ama çekemez. Nedeni psikolojiktir. Gölgemizden korkuyoruz. Dolayısıyla 10 binlerce ihracın yanında 100 kişi bir araya gelebiliyor. Ancak ben bunun aşılacağını düşünüyorum. Çünkü daha önce 100 kişi de bir araya gelemiyordu."

Evine baskın yaptığı KHK mağduruyla mücadele veriyor

26 Nisan 2017 yılında fişleme neticesinde 15 ay açıkta kaldıktan sonra 8 Temmuz 2018’te 701 No’lu KHK ile görevinden ihraç edilen Baykal Tunç ise ihraç edildikten sonra hakkını savunabilmek için neler yapabileceğini düşündüğünü anlattı.

Bir arkadaş ortamında otururken Selçuk Delibaş’ın geleceğini söylediklerini belirten Tunç, “O ara ismi tanıdık geldi. Ben 'acaba bu kişiyi nereden tanıyorum' diye düşünürken Selçuk Hoca geldi. Kendisini görünce evine düzenlenen baskına katıldığımı hatırladım. O zaman ben PÖH’tüm (Polis Özel Harekat). Birbirimize ısındıktan sonra Selçuk Hoca’ya ‘Hocam senin eve baskın yapan özel harekatçılardan birisi bendim’ dedim. Selçuk Hocam bunu olgunlukla karşıladı. O da ‘Olabilir sana verilen görevi yapmışsın. Sorun yok’ dedi. Sonra kendisine KHK’lerle, ihraçlarla ilgili ne yapabileceğimizi sordum. Adana örneği üzerinden konuştuk. Biz de İHD Kahramanmaraş Şubesi bünyesinde KHK platformunu kurduk. Şu anda birlikte mücadele ediyoruz” dedi. 

"Polisken İHD’yi terör örgütü destekçisi olarak biliyordum"

Bu hukuksuzluğa karşı durmaksızın mücadele edeceğini dile getiren Tunç, kendisi göreve iade edilse bile tüm KHK’liler göreve iade edilene kadar mücadelesini sürdüreceğini vurguladı.

Polisken İHD’yi terör örgütlerinin destekçisi, teröristlere destek sağlayan legal görünümlü illegal yapı olarak bildiğine dikkat çeken Tunç, “Ben haksızlığa uğradıktan sonra İHD’yle tanışınca İHD’nin gerçek yüzünü gördüm. Ben yanlış düşünüyormuşum. Şu an meslekte olan birçok polis arkadaşlarım da hala yanlış düşünüyor. Önyargılarım tamamen yıkıldı. Selçuk Hoca ve benim aramda gelişen dostluğun örneği var mı, bilmiyorum. Belki vardır da daha kontak kuramamışlardır. Polis memurlarıyla evlerine baskın düzenledikleri kişiler aynı sayılı KHK ile mutlaka ihraç edilmişlerdir. Ancak bir araya gelmemişlerdir” diye ekledi.

"Devletin kötü bir şey yaptığına inanmazdım"

15 Temmuz darbesinin ardından KHK’lar yayınlanmaya başlayınca ihraç edileceğinin aklına hiç gelmediğini aktaran Tunç, sözlerini şöyle noktaladı:

"Bazen kendi kendime düşünüyorum. Rüyada gibi hissediyorum. Çünkü ben milliyetçi bir yerde yetiştim. Ülkücüyüm. Yıllarca teröre karşı mücadele ettim. Ama şu anda devlet beni terörist olarak görüyor. Devletin bana böyle yapacağı kesinlikle aklımın ucundan geçmezdi. Ben ihraç edildiğim ana kadar kesinlikle devletin kötü bir şey yaptığına inanmazdım. Devleti kendim bilirdim, görürdüm. Devletin yanlış yapmayacağını sorgulamadan kabul ediyordum. Ama öyle değilmiş. Devletin yaptığı her şey sorgulanması gerekiyormuş. Hukuka, hakkaniyete uyuyor mu diye bakmak lazımmış. Ondan sonra düşünülmesi gerekiyormuş."

125 bin 678 kişi KHK ile ihraç edildi, 46 KHK'lı intihar etti

15 Temmuz darbe girişimi’nin ardından 21 Temmuz’da ilan edilen Olağan Üstü Hal’in (OHAL) verdiği yetkiyle cumhurbaşkanı, 2 yılda toplam 37 kanun hükmünde kararname (KHK) yayınlandı.

Ocak 2019’da yayımlanan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Faaliyet Raporu’na göre KHK’larla 2 bin 761 kurum ve kuruluş kapatılırken en az 125 bin 678 kamu görevlisi ihraç edildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın hazırladığı rapora göre ise 46 KHK’lı intihar ederek yaşamına son verdi.