Türkiye Diyetisyenler Derneği Genel Başkanı Sacide Gümüşel, "Ülkemizde ünlü kişilere diyet vererek popüler hale gelen ve sağlık merkezleri, klinikler, estetik salonları ile güzellik merkezlerinin sahibi olan bu kişiler diyetisyenlerle çalışmamaktadırlar" dedi. Diyetler "out", doğru beslenme "in"Diyetler neden hasta ediyor?Gümüşel, dernek genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, diyetisyenliğin Türk Standartları Enstitüsünce tanımı yapılan, Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından kod verilen bir meslek olduğunu, diyetisyen unvanı alabilmek için lise eğitiminden sonra üniversitelerin 4 yıllık Beslenme ve Diyetetik Bölümlerinden mezun olunması gerektiğini söyledi. Eğitim almadığı halde bu sektörden kazanç sağlayan bazı kişilerin kendilerini "diyetisyen" olarak tanıttıklarını belirten Gümüşel, "Ülkemizde ünlü kişilere diyet vererek popüler hale gelen ve Sağlık merkezleri, klinikler, estetik salonları ile güzellik merkezlerinin sahibi olan bu kişiler diyetisyenlerle çalışmamaktadırlar" diye konuştu. Gümüşel, obezite tedavisinin son derece ciddi bir süreç olduğunu, mutlaka için uzmanı hekimler tarafından kontrol altında yapılması gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti: "Obezite tedavisi, endokrin uzmanı veya iç hastalıkları uzmanı, diyetisyen, psikolog ve egzersiz uzmanından oluşan bir ekip çalışmasını gerektirir. Oysa bu kişiler, popülerliklerini ön plana çıkarmak için sansasyon yaratan şok diyetler, ketoşenik diyetler ya da tek tip diyetler uygulayarak kısa sürede aşırı kilo verilmesini sağlarlar. Bu uygulama sonrasında insanlarda anoreksiya nervoza, anoreksiya bulumia veya tıkanırcasına yemek yemek gibi psikolojik hastalıkların oluşmasına ya da kalp krizi ile ölüme neden olabilirler. Şok diyetlerde vücutta büyük ölçüde su ve kas kaybı olduğu için verilen kilolar hızla geri alınır." Danışmanlık hizmeti alınacak kişinin, diyetisyen diplomasına sahip olup olmadığının mutlaka kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayan Gümüşel, "Medyada sıklıkla yer alan hatalı diyetler, protein ve karbonhidratı ayıran diyetler, İsveç diyeti, lahana diyeti, çok düşük yağlı bol posa içeren vejetaryen diyetler, hazır toz ve sıvı formüle diyetler, kar grubu diyetleri ve çok düşük kalorili (günlük 500-900) diyetlerdir" dedi. Gümüşel, diyetisyenlerin görev alanları içinde obezite tedavisinin çok küçük bir yer tuttuğunu ifade ederek, "Obezite dışında diyabet, hipertansiyon, böbrek hastalıkları, polikistik over, tiroid hastalıkları, doğuştan metabolizma hastalıkları da tedavi edilmektedir" diye konuştu.
Meslek yasası Diyetisyenlere ait bir meslek yasasının olmadığını belirten Gümüşel, "Dolayısıyla, diyetisyen olmayan kişilerin bu unvanı kullanmaları halinde bir yaptırım uygulanamamaktadır. Dernek olarak, Sağlık Bakanlığı’na sunduğumuz meslek yasamızın acilen çıkarılmasını bekliyoruz" dedi. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel Alphan da Ramazan sonrasında beslenme şekline dikkat edilmesi uyarısında bulundu. Ramazanda 2 öğün yemek yemeğe alışan bünyenin tekrar eski haline dönebilmesi için sık sık ve az yemek yenmesini öneren Alphan, bayramda ikram edilen şekerli yiyeceklerin sınırlı tüketilmesi gerektiğini söyledi.
(AA)