Britanya merkezli seks ve porno bağımlılığı merkezi, porno takıntısı vakalarının yüzde 95’inin erkeklerden geldiğini paylaşırken, kadınlarda porno bağımlılığının da yeterince gündeme gelmeyen ancak özellikle pandemiyle birlikte artışa geçen bir durum olduğu belirtiliyor. Porno bağımlısı olduğunu söyleyen kadınların bazıları, depresyonla başa çıkmak için izlediğini söylüyor.
Refinery29 isimli haber sitesi, kadınlarda porno bağımlılığını ele alan bir makaleye yer verdi. Porno tüketiminin, pandemiyle birlikte artışa geçtiği ve kadınların da normalden daha fazla tüketmeye başladığını aktaran haber, kendini “porno bağımlısı” olarak adlandıran kadınlarla konuştu.
Fazla porno tüketimine “porno bağımlılığı” adı verilse de bu takıntı için resmi olarak kullanılan bir terim bulunmuyor. Seks ve ilişki terapisti Cecily Criminale, danışanlarının çok uzun süre porno izlemek, sosyalleşmeyle geçirebilecekleri vakitleri pornoya ayırmak gibi durumlar üzerine “porno bağımlılığı” terimini kullandığını söylüyor. Öte yandan, problemli porno tüketimini “bağımlılık” olarak niteleyen net kriterler bulunmadığını söyleyen Criminale, “Bir insan her gün porno izleyebilir, bir ilişki içinde olabilir ve bu durum problematik olmayabilir. Benim için porno, bir insan için cinsel ifadenin yeni yollarını bulmaya yarar” dedi.
Haber için konuşan gerçek ismini vermeyen Safiya, 19 yaşında tıp fakültesine başladığında porno izlemeye başladığını söylüyor. Safiya, eğitim hayatındaki stres ve depresyonla porno izleyerek başa çıktığını belirtiyor ve bir noktada pornoyla ilişkisinin sorunlu bir hâl aldığını farkettiğini ekliyor. Safiya, bir dönem günde dört defa porno izleyerek rahatladığını anlatıyor. Pandemiden önce porno alışkanlığını bırakmaya çalışan Safiya, tam kapanma dönemlerinde yeniden tetiklendiğini belirtiyor.
27 yaşında olan, kendi adını kullanmayan Veronica ise kendini “porno bağımlısı” olarak tanımlıyor ve 18 yaşında izlemeye başladığını söylüyor. Veronica, 21 yaşında ilk cinsel deneyimini yaşadığında, yeterince zevk alamamasının arkasında pornonun olduğunu düşünüyor.
İnsanların pornoya bir bağımlılık geliştirmesinin birden fazla nedeni olabileceği belirtiliyor. Refinery29’un haber için konuştuğu kadınların çoğunda, pornoya küçük yaşta erişim olduğu görüldü. Kadınlardan biri ilk kez 9 yaşında porno izlediğini söyledi. 2019 yılında yapılan bir anket, 11-13 yaş aralığında çocukların yüzde 51’inin pornografiyle karşılaştığını göstermişti.
Çocukların teknolojiye erken yaşlarda erişmesiyle bağlantılı olan bu durum, cinsellik eğitimindeki eksikliklerle de ilişkilendiriliyor. Seks ve ilişki terapisti Miranda Christophers “14-15 yaşında çocuklarla konuştuğumda pornoyu seks eğitiminin bir yöntemi olarak gördüklerini öğreniyorum” diyor. Okullarda cinsellik eğitiminin yeterli olmamasının, çocukları kendilerini internet üzerinden keşfetmeye ittiği belirtiliyor.
Pornoya yönelimde bir faktör de sosyal tabu olarak görülüyor. Özellikle kadın cinselliği üzerindeki cinsel tabuların, pornoyla negatif bir ilişki geliştirmeye neden olduğu belirtiliyor. Haber için konuşan Safiya, “Benim yaşadığım evde cinsellik asla konuşulmaz. Porno cinsellik içerir ve bu bağımlılığımdan dolayı utanıyorum” diyor.
Uzmanlar, pornonun “kötü” bir içerik olduğunu düşünmüyor. Criminale ve Christophers, utanç hissi ve sosyal baskının kaynağının değiştirilmesi gerektiğini savunuyor. Christophers “Bir kişinin pornoyla sağlıksız bir ilişkisi olması şart değil. Bu daha çok kişinin cinsellikle ilgili kendi düşünceleriyle ilgili” diyor.
Pornoya karşı utanç hissinin, ana akım pornografi içeriklerinin erkek cinselliğine odaklı olmasından kaynaklanabileceği de belirtiliyor. Etik porno ve feminist porno içeriklerinin artmasına rağmen ana akım pornoda cinsellikle ilgili zararlı ve yanlış bilgilendirici içerikler görülebiliyor.
Haber için deneyimlerini paylaşan ve kendilerini “porno bağımlısı” olarak adlandıran kadınlar, bu içeriklerle ilişkisini tamamen kesmeye çalışsa da uzmanlar herkes için bunun gerekli olmayacağını söylüyor. Genç yaştan kapsamlı cinsellik eğitiminin, kadınların seks ve porno konusunda yaşadığı “rahatsızlık” hissini ortadan kaldırmakta etkili olabileceği vurgulanıyor.