Prof. Baskın Oran'dan İçişleri Bakanı Soylu'ya "teşekkür"

Prof. Baskın Oran'dan İçişleri Bakanı Soylu'ya "teşekkür"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Agos gazetesi ile eş zamanlı olarak Artı Gerçek ve T24 sitelerinde de yayımlanan "Kürtler üzerine bazı trajikomik deneyler" başlıklı yazısını gerekçe göstererek Twitter üzerinden ağır ifadeler kullandığı ve hakkında suç duyurusunda bulunduğu Prof. Dr. Baskın Oran, açıklamalarda bulundu. Soylu’nun “uşak” ve “alçak” gibi ifadeler kullandığı Oran, söz konusu yazısının daha geniş kesimler tarafından okunmasına vesile olduğu için Soylu’ya  ‘teşekkür’ de etti.

Artı Gerçek’in sorularını yanıtlayan Oran “Twitter kullanmadığım için arkadaşlardan haberim oldu. Önce, Süleyman adında ve Soylu soyadında biri sandım çünkü içişleri bakanının böyle hakaretler yapacağına ihtimal vermedim. ‘Uşak’ ve ‘alçak’ gibi” dedikten sonra arkadaşları aracılığıyla söz konusu hesabın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun resmi hesabı olduğunu öğrendiğini belirtti.

Prof. Dr. Baskın Oran açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“O zaman oturup düşündüm. Bir bakanın böyle bir hata yapabilmesi için çok rahatsız olmuş olması lazım. O rahatsızlık da şuydu:

Benim o yazıda bahsettiğim olaylar neredeyse tamamen ulusal ve ana akım medyadan derleme haberlerdi. NTV, BBC, T24, Hürriyet, Artı Gerçek, Cumhuriyet, Diken gibi herkes tarafından okunan gazete ve haber ajanslarından. Bunları kronolojik sıraya sokarak bir araya topladım. Hepsinin de dipnotu var.

İşte, sanırım rahatsız eden bu oldu. Her haberin normal ömrü kelebeğinki kadardır: 24 saat. Bunları bir araya toplayınca irkiltici bir peyzaj ortaya çıktı. 13 kurşunla babasıyla birlikte evinin önünde öldürülmüş 12 yaşındaki çocuğun annesinin de bir OHAL KHK’siyle işten atıldığı haberinden tutun, ölülerin yıkanmasını ve gömülmesini yasaklayan kayyıma kadar. Çok rahatsız etti.

Başka bir açıdan söylemek gerekirse, kendilerinin sebep olduğu haberlere suç duyurusunda bulundu içişleri bakanı. Olayın esas önemi burada.”

Oran, Soylu’nun sözerine ilişkin ne yapacağını ise şu sözlerle açıkladı:

“Ben şimdi ne yapacağım? Ne yapacağım, tabii ki bayramdan sonra ilk iş olarak bana böyle hakaret eden bakana hakaret davası açacağım.

Sonuç ne olur? Hiç önemli değil. Değil demokratik, normal bir ülkede derhal mahkum olur hakaretten. Ama AKP Türkiye’sinde bilemem.

Tek bildiğim şudur: Böyle bir hakaret davasını açmak, hele benim gibi gençlere örnek olmak zorunda olan 72 yaşında bir üniversite hocasının birinci vatandaşlık görevidir, görevimi yaparım, o kadar. Cumhurbaşkanına açtığım dava gibi bu da reddedilebilir, reddedilsin, o zaman AKP döneminde Yargı’nın tablosu daha net bicimde ortaya çıkar.”

Oran, açıklamasının sonunda yazısına konu olan olayların tartışılmasına vesile olduğu için de “Sayın bakana aslında teşekkür etmek lazım” dedi. Oran açıklamasını  şu sözlerle bitirdi:

“Çünkü kendisinin attığı tvit sayesinde o yazının komple ve tam dipnotlu biçimini yayınlama imkanım oldu. Her şerden bi hayır çıkarmış. Bu kadar basit.”

Baskın Oran'ın "Kürtler üzerine bazı trajikomik deneyler" başlıklı yazısının tam ve dipnotlu versiyonu şöyle:

Bu baskıların medyaya yansımış olanları kronolojik olarak şöyle özetlenebilir: [1]

Haziran-Kasım 2016 arası - YÖK’ün “Kürdoloji Bölümü” adına izin vermemesi üzerine[2]  Mardin Artuklu Üniversitesinde 10 Aralık 2009’da Yaşayan Diller Enstitüsü ismiyle kurulan ve yüksek lisans öğretimi yapan bölümde Kürt dili ve edebiyatı üzerinde çalışan genç akademisyenler görevden alınarak bölüm işlevsizleştirildi.[3]

28.07.2016 - OHAL'in 668 sayılı ikinci KHK’siyle; aralarında Batman, Bingöl ve Şanlıurfa’da faaliyet gösteren çok sayıda kurumun bulunduğu toplam 131 yayın organı (3 haber ajansı, 16 televizyon, 23 radyo, 45 gazete, 15 dergi, 29 yayınevi ve dağıtım kanalı) kapatıldı.[4]

01.08.2016 - Cumhurbaşkanı Erdoğan, açtığı hakaret davalarını geri çekti fakat HDP’yi bunun dışında tuttu.[5]   

21.08.2016 - İstanbul Esenyurt’ta bir parkta Kürtçe türküler söyleyen gençler polis tarafından darp edildi ve tutuklandı.[6]  

28.08 2016 - Diyarbakır’da polis Azadiya Welat gazetesini basarak 25 çalışanı gözaltına aldı.[7]

02.09.2016 - Başbakan Yıldırım, “Çözüm falan yok artık, o fırsatı kaçırdılar” dedi. [8]  

13.09.2016 - Mardin Derik belediyesinin Türkçe, Kürtçe ve Ermenice yazılı tabelası, kayyım olarak atanan ilçe kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk tarafından söktürüldü.[9]

25.09.2016 - Grup Çığlık Orkestra ekibinin üç üyesi, Tunceli’nin Pertek ilçesinde bir düğünde Kürtçe türkü okudukları için “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla gözaltına alındı.[10]

29.09.2016 - 21 Mart 2015’ten beri Türksat uydusu üzerinden yayın yapan Türkiye’nin ilk Kürtçe çocuk kanalı Zarok (“çocuk”) TV 668 sayılı KHK’yle kapatıldı. [11] New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) açıklama yaptı: "İktidar sahipleri bir çocuk kanalını bile ülke güvenliğini tehdit unsuru olarak görüyorsa bu OHAL yetkilerinin kötüye kullandığının göstergesidir."[12]

03.10.2016 - Fransa merkezli Eutelsat şirketi tarafından işletilen Hotbird uydusundan Belçika merkezli Türkçe yayın yapan Med Nuçe TV’nin yayını, RTÜK’ün talebi üzerine Eutelsat tarafından kesildi.[13]

06.10.2016 – Diyarbakır Sur Belediyesine kayyım atanan Vali Yardımcısı Bilal Özkan, kadroları zabıtada olarak 18 yıldır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosunda görev yapan 5 tiyatrocuyu zabıtaya aldı.[14]

12.10.2016 - Kürtçenin Soranî, Goranî ve Kurmancî lehçelerinde ve Farsça dilinde yayın yapan ve yine RTÜK’ün “PKK çizgisinde yayın yaptığı” gerekçesiyle kapatılmasını talep ettiği İsveç merkezli Newroz TV’nin yayını Eutelsat şirketi tarafından kesildi.[15] (Bkz. Eutelsat ve Türkiye kutusu)

Eutelsat ve Türkiye

Teknik Konular

Açılımı “Uydular Aracılığı ile Haberleşme Avrupa Teşkilatı” olan Eutelsat 1977’de hükümetlerarası resmî bir örgüt olarak Avrupa’da uydular üzerinden telekomünikasyon altyapısı oluşturmak ve işletmek için kurulmuş, telekomünikasyon sektöründeki genel özelleştirme dalgasıyla birlikte faaliyetleri Temmuz 2001’de Fransa merkezli özel Eutelsat Anonim Şirketine devredilmiştir. Türkiye Eutelsat sözleşmesine 1985’te katılmıştır.[16]

Kısa zamanda büyüyen şirket 90’lardan itibaren tüm Avrupa’ya ilaveten Ortadoğu’ya, Afrika’ya, Hindistan’a ve Asya-Amerika kıtalarının büyük bölümüne hizmet vermeye başlamıştır. Bugün gelir açısından dünyanın en büyük üç uydu operatöründen biridir. Eutelsat’ın uyduları 6.000 TV ve 1.100 radyo istasyonunu kablo ve uyduyla 274 milyonu aşkın eve dağıtmakta, ayrıca her türlü medya ve internet iletişimiyle ilgilenmektedir.[17]

Çeşitli stüdyolardan yapılan yayınlar up link denilen ve Eutelsat’tan farklı şirketlerce yönetilen yer istasyonlarına gitmekte, oradan Eutelsat’ın uzaydaki uydularına yönlendirilmektedir.

Şirketin Türkiye Devletiyle İlişkileri Konusu

Türkiye’de Turkcell, Türk Telekom ve Digitürk’le ortak yatırımlara sahip olmasının yanı sıra Eutelsat Türkiye’ye 2018 için Türksat 5A, 2019 için Türksat 5B ve 2020 için Türksat 6A uydularını hazırlamaktadır ve bu işler için 1 milyar dolarlık yatırımla Skylogic Eurasia Teleport adlı bir şirket kurmuştur. Skylogic, İstanbul’da “Comsat Türkiye” adlı taşeron şirketi aracılığıyla kuracağı VSAT (iki yönlü küçük çanak anten) altyapısıyla başta TSK ve Emniyet teşkilatı olmak üzere Türkiye’deki tüm resmî kullanıcıların iletişim ihtiyacını karşılayacaktır.

Ortadoğu ve Afrika pazarlarına da Türkiye üzerinden giriş yapan Eutelsat, Türkiye ve tüm Ortadoğu ülkelerinde kablosuz internet erişim hizmetlerini, sistemin bakım ve yenilenme çalışmalarını taşeronları Türk Telekom ve Comsat Türkiye eliyle yürütmektedir. Fransa Cumhurbaşkanı F. Hollande’ın 27-28 Ocak 2014’teki Türkiye ziyaretinde Eutelsat Grubu CEO’su da yer almıştır.

Kürt TV Yayınlarını Durdurma Konusu

Up link şirketleri yayını durdurmak için geçerli bir mahkeme kararı veya belge istedikleri halde, teknik olarak son sözü elinde bulunduran Eutelsat, Med Nuçe TV ve Newroz TV’nin yayınını kesmiştir. Bunun üzerine bu iki TV, Eutelsat’ın merkezi Paris’te olduğu için Paris Ticaret Mahkemesine başvurmuşlardır.

Eutelsat Mahkeme’ye, Türkiye’nin 1993’te taraf olduğu[18] Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi’nin ….. maddesine göre “ulusal güvenliği tehdit edici yayınlar” yapıldığına ilişkin bir RTÜK yazısı sunmuş ve Türkiye’nin böyle bir talepte bulunmaya hakkı bulunduğunu bildirmiştir.

Paris Ticaret Mahkemesi Eutelsat’ın itirazlarını reddetmiş ve bu işlemin medya özgürlüğüne aykırı olduğuna, yayın durdurma kararının Eutelsat’ın değil ancak Belçika ve İsveç makamlarının yetkisinde bulunduğuna, Med Nuçe ve Newroz TV’ye 300.000 Euro tazminat ödenmesine ve yayınların hemen başlaması gerektiğine karar vermiştir. Eutelsat temyize gitmiştir. Mahkeme daha sonra verdiği bir kararla bu tazminat miktarının 90.000 Euro’luk bölümünün nakde çevrilmesine hükmetmiştir.  

Dava sürerken, Kürt TV’leri daha önceden lisansını alıp yedekte tuttukları News Channel’ı devreye sokmak istemişlerdir. Eutelsat bunun üzerine Kürt TV’lerine anlaşma önermiş ve yapılacak yeni sözleşmeye mahkemeye gitmeme şartının konmasını istemiştir. Kürt TV’leri hukuk dışı olduğunu söyleyerek bu şartı reddetmişler ve News Channel üzerinden yayına devam etmişlerdir. Bunun ardından Eutelsat, News Channel’la birlikte Sterk ve Ronahi TV’lerini de kapatmak için teşebbüse geçmiştir. Bu teşebbüs, Avrupa ve Fransız medya örgütlerinin protestoları ve Avrupa Parlamentosu’ndaki çeşitli parti gruplarının girişimleri sonucu uygulamaya konulamamıştır.  Her üç kanal da Haziran 2017 itibariyle yayınlarını sürdürmektedir. [19] 

Özel teşebbüs olmasına rağmen Eutelsat’ın bir Avrupa kurumu görünümüzde ve gücünde olması ve Türkiye’yle parasal ilişkileri, Paris Ticaret Mahkemesinin kararına rağmen direniş gösterebilmesine yol açmaktadır. Temyiz mahkemesinin kararı, Avrupa hukuku ile Avrupa kapitalizmi arasında hangisine ağırlık verileceği açısından önemli bir içtihat teşkil edecektir.  

 

29.10.2016 - 676 sayılı KHK’yle 10 gazete, 2 haber ajansı ve 3 dergi kapatıldı. Listenin tamamına yakını Dicle Haber Ajansı (DİHA), Jin Haber Ajansı (JİNHA) Evrensel Kültür dergisi, Tîroj dergisi, Özgürlük Dünyası dergisi, Yüksekova Haber gazetesi, Batman Çağdaş gazetesi, Cizre Postası gazetesi ve Azadiya Welat gazetesi gibi Kürtçe yayın ve yayıncılardan oluşuyordu.[20]

30.10.2016 - Diyarbakır Belediyesi eş başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı.[21]

05.11.2016: Dokunulmazlıkları kaldırıldıktan sonra ifade vermeye gitmeyen HDP milletvekillerine operasyon düzenlendi. 12 milletvekili gözaltına alındı. Eş başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile İdris Baluken'in aralarında bulunduğu 9 milletvekili tutuklandı. Demirtaş Edirne Cezaevine, Yüksekdağ Kocaeli Cezaevine götürüldü.[22] 

16.11.2016 - Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Tunceli ve Siirt belediyeleri eş başkanları "PKK'ya yönelik soruşturma kapsamında" gözaltına alındı.[23]

17.11.2016 - Mardin Büyükşehir Belediyesi eş başkanı Ahmet Türk görevden alındı; Van, Mardin, Siirt ve Tunceli belediyelerine kayyım atandı; Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Ali Bul tutuklandı.[24] DBP’li 106 belediyeden 33'üne kayyım atanmış, 39 belediye eş başkanı tutuklanmış oldu.[25]

24.11.2016 - Ahmet Türk “terör örgütüne destek”ten tutuklandı.[26]

04.12.2016 – HDP Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman, barış sürecinde yaratılan olumlu havanın OHAL dönemindeki KHK’lerle sona erdirildiğini, özellikle 677 sayılı KHK’nin[27] okulları ve dernekleri vurduğunu, Kürtçe dil öğreten Kürtçenin günlük yaşamda dahi konuşulmasının, yazılmasının, öğrenilmesinin yasaklandığını söyledi. Adıyaman’ın kapatıldığını belirttiği kurumlar arasında şunlar da bulunuyor:

Diyarbakır’da 14 Eylül 2014’te 5-11 yaş gurubu çocuklara Kürtçe eğitim vermek için açılan Ferzad Kemanger ilkokulu. Kürtçe eğitim veren Ali Heriri İlkokulu. 2006’da merkezi Diyarbakır’da olmak üzere farklı illerde 37 şube açan, bugüne kadar on binden fazla kişinin Kürtçenin çeşitli lehçelerinden sertifika almasını sağlayan Kürt kültürünü araştırma ve geliştirme üzerine çalışan KURDİ-DER.  2004’te Ankara’da kurulan ve iki bini aşkın kişiye dil eğitimi veren KÜRD-DER (Kürt Kültürünü Araştırma Derneği). Cizre’de 2014 yılında açılan, 2016’da Cizre Belediyesine kayyım atanınca verdiği eğitim durdurulan Dibistana Seretayî Bêrîvan. Diyarbakır’da belediyelerin 2014’te faaliyete geçirdiği, evde ve sokakta Türkçe konuşan çocuklara 2015’te Kurmanci, Zazaki ve İngilizce eğitim veren,[28] eğitim müfredatı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenen Zarokistan (“çocuk yurdu”) adlı kreşler (kreş, anaokulu vb. çocuk eğitim ve gözetim kurumları).[29]

20.12.2016 - Son bir yılda Demokratik Bölgeler Partisinden (DBP) 69 belediye eş başkanı tutuklandı, 50 belediyeye kayyım atandı, en az 3.051 parti yöneticisi tutuklandı.[30]

31.12.2016 - Musa Anter ve İsmail Beşikçi'nin kurucusu olduğu İstanbul Kürt Enstitüsü kapatıldı.[31]

05.01.2017 – Ankara Etimesgut Kaymakamı iken Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyım atanan Cumali Atilla, Kürtçe tiyatro yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncularının sözleşmeleri feshetti ve 31 oyuncu işten çıkartıldı.[32]

07.01.2017 – Diyarbakır Kayapınar kaymakamı iken belediyeye kayyım atanan Mustafa Kılıç, Şırnak Uludere ilçesi Irak sınırında TSK uçakları tarafından 28.12.2011’de düzenlenen operasyonda ölen 34 kişinin adlarının yazılı olduğu Roboski Anıtı'nı söktürttü. [33]

Aynı gün, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımı Cumali Atilla da, Büyükşehir Belediyesi önündeki iki adet Lamassu heykelini kaldırttı. İnsan başlı, kartal kanatlı ve boğa/aslan vücutlu mitolojik bir yaratık olan Lamassu, Asur döneminde anıtsal yapıların koruyucusu olarak biliniyordu.[34]

12.01. 2017: Van’ın Çatak Belediyesine kayyım atanan ilçe kaymakamı Hacı Asım Akgül, ilçeden geçen çayın üzerindeki köprünün korkuluklarının yeşil, sarı ve kırmızı renklerini kırmızı-beyaz olarak değiştirterek Türk Bayrağı çizdirdi.[35]  

18.02.2017 – Diyarbakır kayyımı Cumali Atilla, kentin Asurcadan gelme adı[36] Amed’den kaynaklanan  Amedspor’un isminin değiştirilmesini, aksi halde kulübe ayrılan maddi desteğin kesileceğini söyledi.[37]

20.02.2017 - Aydın Anadolu İmam Hatip Lisesi birinci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki Y.B. ve beş sınıf arkadaşı hakkında, Kürtçe müzik dinleyip halay çektikleri gerekçesiyle okul yönetimi tarafından suç duyurusunda bulunuldu. Y.B. ve arkadaşları sevk edildikleri adliyede adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.[38]

25.2.2017 - Şırnak'ın Cizre Belediyesine kayyım olarak atanan ilçe kaymakamı Ahmet Adanur, 2007’de ölen Cizreli Kürt siyasetçi Orhan Doğan’ın anıtını yıktırdı.[39]

27.02.2017 - Diyarbakır Kayapınar Belediyesi Kayyımı Mustafa Kılıç bir grup gazeteciye makam odasında basın toplantısı düzenledi. Belediye’nin Cigerxun Kültür Merkezi kütüphanesi, Peyas, Fırat, Medya, Mezopotamya ve Barış Mahallesindeki bilgi evlerinin kütüphanelerinden toplanan dergi ve kitapları “Zerdüştlük, Marksizm, Leninizm, dağdaki insanların hayatlarını, Yahudiliği ve Hıristiyanlığı anlatan,  bu toprakların değeri olan İslam inancı ile kendi kültürümüz ile zerre kadar ilgisi olmayan örgütsel suç kitapları” olarak takdim etti.[40]

27.03.2017 - Beşiktaş Belediyesi, Hakkari’yle kardeş belediye olunması sebebiyle ilçede bulunan Barış Sokağı’nın adına 2015’te Kürtçe barış anlamına gelen “Aşiti” kelimesini de ekleyerek “Barış-Aşiti Sokağı” olarak değiştirmiş, Hakkari’de bulunan bir caddeye de “Beşiktaş” ismi verilmişti. Aradan 1,5 yıl geçtikten sonra İçişleri Bakanlığı Beşiktaş’taki isim hakkında inceleme başlattı.[41]

29.03.2017 - Dersim Belediyesine kayyım atanan Tunceli Valisi Osman Kaymak, çatışmalarda öldürülen PKK’lilerin cenazelerinin yıkanmaması ve defin işlemi yapılmaması talimatını verdi. Newroz’da öldürülen Kemal Kurkut’un cenazesinin yıkanmasına ve defin işleminin yerine getirilmesine de AKP’li Battalgazi Belediyesi izin vermemişti.[42]

31.03.2017 - Van’ın Bahçesaray ilçesinde “Bêjin Na” (“Hayır Deyin”) şarkısı eşliğinde ilçeyi gezen HDP’nin seçim aracına “Yasaklı parça çaldığı” gerekçesiyle el konuldu. İzmir’de de HDP’nin seçim otobüsü ses sistemi ruhsata işlenmediği gerekçesiyle 15 günlüğüne bağlandı.[43]

28.04.2017 - Diyarbakır’da halk arasında protokol yolu olarak bilinen Elazığ yoluna Büyükşehir Belediyesince dikilen kırmızı ve sarı lalelerden sarı olanların, çimenlerle birlikte 'yeşil, sarı, kırmızı' görüntüsü verdiği için söküldüğü iddia edildi. Kayyım tarafından yönetilen Belediye yetkilileri ise kentin başka yerine ekilen sarı lalelerin yerinde durduğunu, ancak Elazığ yolundaki sarı lalelerin yağmur nedeniyle döküldüğünü söyledi.[44]

07.05.2017 - Düğün konvoyunda sarı, kırmızı, yeşil mendil sallayan kişiler Adana’da gözaltına alınarak Terörle Mücadele Şubesine götürüldü.[45]

19.05.2017 -  İlçeden geçen çayın üzerindeki köprünün yeşil-sarı-kırmızı renklerini Ocak ayında kırmızı-beyaz olarak değiştirip Türk bayrağı çizdirmiş olan Van Çatak kaymakamı ve Belediye kayyımı Hacı Asım Akgül, “Westaniya Parezer Tahir Elçi” adlı parkın adını 2016’da ilçede yaşamını yitiren korucu Ali Ogün’e atıfla “Şehit GK Ali Ogün Parkı” olarak değiştirdi.[46]

04.06.2017 -  KCK Türkiye Meclisi ana davasının gerekçeli kararı açıklandı. Kararda, bir dönem krize neden olan Kürtçe savunma talepleri ile ilgili 'Kürtçe-Türkçe tercüme bilirkişi raporu' harcamasının tüm sanıklar için toplam 60.000 lira olduğu belirtildi.[47] Oysa Lozan Md. 39/5 şu açık hükmü getirmekteydi: “Türkçeden başka bir dil konuşan Türk uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri için uygun düşen kolaylıklar sağlanacaktır.”   

11.06.2017 -  21 Kasım 2004’te Mardin’de, güvenlik güçlerince babasıyla beraber evinin önünde 13 kurşunla öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın Kızıltepe ilçesindeki heykeli, belediyeye kayyım atanan Kızıltepe Kaymakamı Ahmet Odabaş tarafından kaldırıldı.[48] Uğur Kaymaz’ın Diyarbakır Sur’daki heykeli ise Mayıs 2015’de “kimliği belirsiz kişi veya kişiler” tarafından yıkılmıştı.[49]

[1] Aşağıdaki olaylar Dr. Tarık Ziya Ekinci’nin şu yazısından esinlenip geliştirilerek toparlanmıştır: http://t24.com.tr/yazarlar/tarik-ziya-ekinci/kurt-siyaseti-yeniden-inkar-ve-kart-kurt-gunlerine-donmekte,17288. 15 Temmuz önceki kimi olaylar da Diyarbakırlı gazeteci Mahmut Bozarslan tarafından hatırlatılmıştır.

[12] 07.11.2016, http://www.dw.com/tr/zarok-tvnin-kapat%C4%B1lma-karar%C4%B1-kald%C4%B1r%C4%B1ld%C4%B1/a-36295239 Bu kapatma kararı RTÜK tarafından geri alınacaktır.

[16] Uydular Aracılığı ile Haberleşme Avrupa Teşkilatı (EUTELSAT) Sözleşmesi ve İşletme Anlaşmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun, no. 3173,  Resmî Gazete tarih 04.04.1985 no. 187,

https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc068/kanuntbmmc068/kanuntbmmc06803173.pdf

[18] Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun, no. 3915, Resmî Gazete tarih 07.11.1993, no. 21751, https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc077/kanuntbmmc077/kanuntbmmc07703915.pdf

[25] HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen şu bilgiyi vermiştir: “3’ü büyükşehir, 5’i il olmak üzere 34 yerde kayyum atandı. 52 belediyede görevden alma oldu. 39 belediye eşbaşkanı tutuklandı.” http://haber.sol.org.tr/toplum/dbp-bilancosu-39-belediye-es-baskani-tutuklandi-33-yerde-kayyim-atandi-176105

[47] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/754102/KCK_ana_davasinda_gerekceli_karar_aciklandi__Kurtce_savunmanin_bedeli_60_bin_tl.html Oysa Lozan Md. 39/5, mahkemelerde kendi dilini kullanma hakkını getirmektedir: “Türkçeden başka bir dil konuşan Türk uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri için uygun düşen kolaylıklar sağlanacaktır.”

[48] http://www.agos.com.tr/tr/yazi/18715/kayyum-belediye-ugur-kaymaz-heykelini-kaldirtti . Sanık polisler tutuksuz yargılanmış ve “meşru müdafaa” gerekçesiyle beraat etmişlerdi. Bu olay hakkında AİHM, AİHS’nin yaşama hakkını düzenleyen 2. Maddesinin ihlal edildiğine Şubat 2014’te karar verdi ve Türkiye’yi maddi ve manevi tazminata mahkum etti (http://www.hurriyet.com.tr/aihm-kaymaz-davasinda-turkiyeyi-mahkum-etti-25887614). Uğur Kaymaz’ın belediyede temizlik işçisi olarak çalışan ve davayı açan annesi Makbule Kaymaz, 23 Kasım 2016 tarihli KHK’yle işinden ihraç edildi (http://t24.com.tr/haber/ugur-kaymazin-annesi-oglunun-oldurulmesinin-yil-donumunde-khk-ile-ihrac-edildi,372569). Bu satırların yazıldığı 13.06.2017 tarihinde Diyarbakır’da kayyım atanmamış sadece 1 tane belediye kalmıştı  (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/759872/Diyarbakir_da_kayyim_atanmayan_tek_belediyenin_3_dilli_Ramazan_afisleri_toplatildi.html).