Gezi eylemlerinin 9’uncu yılında Sosyolog Prof. Binnaz Toprak, Silivri’deki Gezi mahkûmlarını ziyaret etti. Hem oradaki havayı hem de Gezi hareketinin sosyolojik yönünü Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na anlattı. Toprak, ‘’Apolitik diye bilinen bir gençlik grubu birden isyanını dile getirdi. Onlar için müthiş bir tecrübeydi. İlk başlatanlar iyi eğitimli, orta sınıf insanlardı sonrasında herkes harekete katıldı. Davalarda iddia ettikleri gibi aşırı olan yerler de olmuş olabilir ama bu sosyal hareketler bu şekildedir kontrol edemezsiniz‘’ dedi.
Sosyolog Binnaz Toprak’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
‘’Gezi davası duruşmalarında ceza alanların yanı sıra hepimizle bağlantılı olduğunu düşünüyorum çünkü bu duruşmalar muhalif olan herkesi sindirmeye yönelik. Duruşmalarda hukuk nasıl katledildiğini görebiliyoruz. Osman Kavala’nın son duruşmasında enteresan bir şey oldu. Duruşma hakimi, ‘ağırlaştırılmış müebbet ve diğer kişilere de 18 yıl’ dediği anda önce bir sessizlik oldu ve arkasından bir ses çıkacak oldu ki o anda hakim, ‘atarım hepinizi dışarı’ dedi. Hakimin bu son cümlesiyle salon patladı ve insanlar sandalyelerin üzerine çıktı.. Mahkeme heyeti kaçtı. Hiç kimse bir şey yapamadı. Bir korku iklimi yaratmak ve bu korku iklimi sonucunda insanların fikirlerini söylemeye cesaret edememesi ve eninde sonunda bu kadar hukuksuzluk ve haksızlık karşısında tam tersi bir şey oluyor diye düşünüyorum. Artık o korkuyu aşıyor ve birdenbire isyan etmemeye başlıyor insanlar olup bitene’’.
‘’Bayburt hariç bütün illerde patlak veren Gezi Direnişi’ni tek bir kişinin ya da bir grup insanın organize etmesi mümkün değil.. Bunu düşünmek bile fantastik. Gezi Parkı direnişi daha başlamadan önce Taksim Dayanışmasıyla görüşmüştüm. Sayıları 40 civarındaydı. Yanlarına vatandaş bulamıyorlardı ne zaman polis gücüyle üstüne gelindi ondan sonra her şey değişti. Gezi Parkı direnişinin ilk başladığı günlerde o zamanın Başbakanı Erdoğan yurtdışına gitmişti ve hepimiz acaba geri döndüğünde sakin kafayla düşünüp gençlerle buluşacak, dertleri nedir deyip dinleyecek diye düşünmüştük ve onu telkin eden yazılar da yazılmıştı.. Tam tersi oldu. Taksim Dayanışması’nın daha önceden ilgi çekmeye çalıştığı bir hareket birden bire sosyolojik bir olaya dönüştü. İlk başlatanlar iyi eğitimli, orta sınıf insanlardı sonrasında herkes harekete katıldı. Davalarda iddia ettikleri gibi aşırı olan yerler de olmuş olabilir ama bu sosyal hareketler bu şekildedir kontrol edemezsiniz. Kimsenin organize etmediği bir şeyi kim kontrol edebilir? Apolitik diye adlandırılan bir nesil bu süreci başlattı diyebiliriz. Bu nesil politikayla hiç ilgilenmiyor denilirdi ama herkesi çok şaşırttılar. Apolitik diye bilinen bir gençlik grubu birden isyanını dile getirdi. Onlar için müthiş bir tecrübeydi. Namaz kılanı da oradaydı, Taksim’deki mağazalardan alışveriş yapamayacağını düşünen düşük gelirli gençler de... ’’