Prof. Dr. Ayşe Buğra, birleştirilmiş Gezi davasında eşi Osman Kavala hakkında tutukluğun devamı kararı verilmesine ilişkin olarak, "Kendimi bir duruşmadan çıkmış gibi hissetmiyorum. İddia makamının hiçbir şeyi merak etmediğini, hiçbir şeyi öğrenmeye çalışmadığını, sanığa ve avukatlara soru sormadığını görüyorum ve bu beni şaşırtıyor." değerlendirmesini yaptı.
Duruşmanın ardından Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapan Buğra, "Doğrusu ben kendimi bir duruşmadan çıkmış gibi hissetmiyorum. İddia makamının hiçbir şeyi merak etmediğini, hiçbir şeyi öğrenmeye çalışmadığını, sanığa ve avukatlara soru sormadığını görüyorum ve bu beni şaşırtıyor. Ayrıca iki tane iddianame hazırlayan ve eşim için müebbet hapis cezası gerektiren suçlamalarda bulunan savcıların kendisini sorguya çekmemiş olmasını anlayamıyorum. Böyle acayip bir şey yaşanıyor burada ve avukatlar devamlı aynı şeyi soruyorlar. ‘Hangi somut delilleren, eylemlerden bahsediyorsunuz?’ Soru sorulmadığı gibi bu soruya cevap verilmiyor. Her seferinde aynı şey söyleniyor, delillerin durumu göz önünde bulundurularak üzerine atılı suçun mahiyeti düşünülerek tutukluğun devamı deniliyor." dedi.
Kavala hakkındaki AİHM kararını anımsatan Buğra şu ifadeleri kullandı:
"Ben bunu artık duruşma olarak göremiyorum. Yalnız beni endişelendiren bir şey var. Biliyorsunuz Türkiye Avrupa Konseyi’nin üyelerinden, hem de kurucu üyelerinden sayılıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atmış bir ülke, AİHM’in kararlarını bağlayıcılığını kabul etmiş bir ülke. AİHM bu davayla ilgili haksız tutukluluk kararı verdi. Arkasından Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bir dizi toplantı yaparak Türkiye hükûmetinden bu karara uyulmasını sağlamak üzere gerekli adımları atmasını istedi. Son toplantısında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye ile ilgili yaptırım süreci başlatacağını söyledi. Bu vahim bir şey. Bu sadece bu davanın sanıkları, onların aileleri, avukatları falan için değil galiba memleket için vahim bir şey. Bunun üzerine düşünülmesi lazım."
Buğra'nın ardından açıklama yapan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, "Türk yargı tarihinde bu da olmaz dediğimiz ne varsa bu davada oldu." diye konuştu.
Tanrıkulu şunları kaydetti:
"Bir avukat olarak söylüyorum aynı zamanda Türkiye yargı tarihinde bu kadar da olmaz denilen ne varsa bu davada oldu. Neden oldu? Türkiye’de yargı kurumu yok, olsa yargının bağımsız ve tarafsız mı tartışırız. Yargı denen kurum yok. Yargının Karayolları Genel Müdürlüğü’nden farkı kalmadı. Doğrudan doğruya yürütme organına bağlı bir yargı kurumu var. Buradan da adalet çıkmıyor.
Osman Kavala’yı tutuklatan sayın Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan’ın üç sıfatı Anayasada yazılı olan üç sıfatı var. Cumhurbaşkanı, başkomutanlık, AKP Genel Başkanlığıdır. Ama dördüncü sıfatı Türkiye’nin başsavcısıdır, Türkiye’nin baş yargıcıdır.
TIKLAYIN | 8 yıldır kapanmayan dosya: 40 soruda torba davaya dönüştürülen, sil baştan görülecek Gezi davası
TIKLAYIN | Birleştirilmiş Gezi davasının ilk duruşmasında Osman Kavala’nın tutukluğunun devamına karar verildi