Prof. Dr. Aziz Çelik'ten işten çıkarma yasağı ve kısa çalışma ödeneği kararı değerlendirmesi: Eksik, yetersiz ve ayrımcı düzenlemeler

Prof. Dr. Aziz Çelik'ten işten çıkarma yasağı ve kısa çalışma ödeneği kararı değerlendirmesi: Eksik, yetersiz ve ayrımcı düzenlemeler

Prof. Dr. Aziz Çelik, deprem bölgesi için getirilen "işten çıkarma yasağı" ve "kısa çalışma ödeneği" kararı için, "Eksik, yetersiz ve ayrımcı düzenlemeler" değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan, "OHAL kapsamında çalışma ve sosyal güvenlik alanına ilişkin alınan tedbirlere dair kararname"ye göre depremden etkilenen ve olağanüstü hal (OHAL) kapsamında bulunan kentlerdeki işverenler, işyerlerinin ağır ya da orta hasarlı olduğunu belgelemeleri durumunda, "uygunluk tespiti" beklenmeksizin kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilecek. Ayrıca, "işyerinin kapanması" gibi sebepler dışında işten çıkarma da kararname ile yasaklandı.

"Bu ayrımcı uygulamaya son verilmelidir"

Kararı sosyal medya hesabından değerlendiren Prof. Dr. Aziz Çelik, 600 gün ve daha fazla primi olan işçilerin KÇÖ ödeneği 6-15 bin lira arasında değişirken 599 gün ve daha az primi olan işçiler sadece 3 bin 972 TL Nakdi Ücret Desteği ile yetineceklerine dikkati çekerek, "Bu ayrımcı uygulamaya son verilmelidir" ifadelerini kullandı.

Ödeneklerin miktar ve ödeme sürelerinin iyileştirilmesi gerektiğini belirten Çelik, "Deprem bölgesindeki bütün işçiler koşulsuz biçimde kısa çalışma ve işsizlik ödeneğinden yararlanmalıdır. Kısa çalışma ve işsizlik ödeneğinin miktar ve ödeme süreleri iyileştirilmelidir. Deprem bölgesinde KÇÖ ve işsizlik ödeneğinin alt sınırı asgari ücret olmalıdır" dedi. 

"Sadece deprem bölgesini kapsamamalı"

Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda "Öte yandan işten çıkarma (fesih) yasağı sadece deprem bölgesinde çalışanları değil. Arama, kurtarma ve destek için bölgeye gidenleri ve bölgede depremzede yakını işçileri de kapsamalıdır" değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Aziz Çelik, şu ifadeleri kullandı: 

"EKSİK, YETERSİZ VE AYRIMCI DÜZENLEMELER Deprem bölgesini kapsayan çalışma hayatı ile ilgili 125 sayılı KHK depremden 15 gün sonra yayımlandı. KHK ile kısa çalışma ödeneği, işsizlik sigortası ve işten çıkarma yasağı ile ilgili düzenlemeler yapıldı.

KHK ile Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) uygulaması başlatıldı. Ancak KÇÖ'den yararlanmak için ön koşullar korundu. KÇÖ'den yararlanmak için 120 gün sigortalı olmak ve son üç yılda en az 600 gün prim ödemiş olmak gerekiyor. KÇÖ halen yaklaşık 6 bin ile 15 TL arasında uygulanıyor.

KHK ile KÇÖ ve işsizlik ödeneğinden yaralanamayanlar için günde 133,44 TL Nakdi Ücret Desteği (NÜD) uygulaması getirildi. NÜD aylık net 3.972 TL. Böylece NÜD KÇÖ’nün çok altında kaldı Bu düzenleme ayrımcılık yaratacak niteliktedir.

600 gün ve daha fazla primi olan işçilerin KÇÖ ödeneği 6-15 bin lira arasında değişirken 599 gün ve daha az primi olan işçiler sadece 3.972 TL Nakdi Ücret Desteği ile yetinecekler. Bu ayrımcı uygulamaya son verilmelidir.

Deprem bölgesindeki bütün işçiler koşulsuz biçimde kısa çalışma ve işsizlik ödeneğinden yararlanmalıdır. Kısa çalışma ve işsizlik ödeneğinin miktar ve ödeme süreleri iyileştirilmelidir. Deprem bölgesinde KÇÖ ve işsizlik ödeneğinin alt sınırı asgari ücret olmalıdır.

KHK ile fesih yasağı getirildi ancak devamsızlık dahil ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler yasak kapsamı dışında bırakıldı. Oysa deprem bölgesinde en önemli sorun işe gidememek. Deprem meşru mazeret olsa da işverenler bunu kötüye kullanıyor.

Fesih yasağına aykırılık halinde işverenlere sadece idari para cezası öngörülüyor. Oysa aykırılık halinde işçinin ücret ve tüm sosyal haklarının işveren tarafından ödeneceği, işe iadeye ilişkin sürecin fesih yasağı sonrasında başlayacağı açıkça düzenlenmeliydi.

Öte yandan işten çıkarma (fesih) yasağı sadece deprem bölgesinin de çalışanları değil. Arama, kurtarma ve destek için bölgeye gidenleri ve bölgede depremzede yakını işçileri de kapsamalıdır.

KHK ile fesih yasağı eksik düzenlenmiştir. İşçilerin deprem nedeniyle işe gidememesi yüzünden iş sözleşmelerinin feshedilemeyeceği açık biçimde düzenlenmeliydi. Öte yandan fesih yasağının yaptırımı caydırıcı değildir ve kötüye kullanmaya açıktır.

Deprem bölgesinde işverenler 'ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler' bahanesini kullanarak işçileri işten çıkarabilecektir. Nitekim bu uygulama pandemi döneminde yaygın biçimde görülmüştü.

Depremden 16 gün sonra ve taraflarla müzakere edilmeden, tarafların görüşü alınmadan yayımlanan KHK ayrımcılık yaratacak niteliktedir, eksiktir ve özellikle depremzede işçilerin kıdem tazminatı ve sosyal güvenlik haklarını güvence altına almaktan uzaktır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı taraflarla görüşerek ve kanun yoluyla kapsamlı sosyal politika önlemleri almalıdır. Bu KHK oldukça eksik ve yetersizdir. Ayrıca konunun KHK ile düzenlenmesine gerek yoktur. Pandemi döneminde olduğu gibi kanunla pekala düzenlenebilir."