Türkiye limanları ve sahilleri arasında her türlü ticaret ve yolcu taşımacılığının Türk bayraklı gemiler tarafından yapılmasını sağlayan Kabotaj Kanunu, 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe girmişti. Daha önceden yabancılara tanınan bu hak kapitülasyonların kaldırılmasıyla Denizcilik ve kabotaj bayramı olarak 1 Temmuz gününde TÜDAV, her geçen gün artan tehlikelere dikkat çekti. 1 Temmuz da kutlanan Kabotaj ve Denizcilik Bayramı’nda Türk Deniz Araştırmaları Vakfı denizlerimizdeki tehditleri sıraladı.
TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Öztürk, “Türkiye denizleri giderek artan ciddi tehditlerle karşı karşıya. Bunlar kara kökenli kirlenme, aşırı avcılık, kıyıların tahribi, yabancı denizel türlerin girişi ve başlı başına bir tehdit olan iklim değişikliğidir. Bir yarımada olan ülkemiz bu tehditlere kayıtsız kalamaz. Ulusal bir seferberlik gerekiyor. Karadeniz’de arıtma eksikliği ve katı atıkların denize atıldığını görüyoruz. Yasadışı ve aşırı balıkçılık canlı kaynaklarımızı tüketiliyor. Hedef dışı avcılık azaltılmalı. Balıkçılığımızın kalbi olan Karadeniz’de koruma alanı yok” dedi.
Bir ülkeye ait tek deniz olan Marmara Denizi’nde çözünmüş oksijen eksikliği nedeniyle hidrojen sülfür gazının oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Öztürk, ışık geçirgenliği hakkında uyardı. Öztürk, “1985 yılında ışık geçirgenliği 15 metreydi, günümüzde 2 metre. Marmara’da canlı kaynaklarının stokları yıprandı ve deniz gıda güvenliğimiz tehdit altına girdi. Marmara’da 100’den fazla yabancı denizel türün girişinin azaltılması için ticaret gemilerinde balast suyu değişiminin durdurulması şart. Yani Marmara korunmayı bekliyor, böylece Karadeniz ve Ege Denizi de iyileşecek. Her tarafı ülkemize ait Marmara Denizi’nin korunması için bir eylem planına ve koruma alanlarına gerek var.” diye konuştu.
Ege ve Akdeniz’de ki temiz kıyı ve deniz imajının kirlilik ve betonlaşma nedeniyle bitmek üzere olduğunu belirten Öztürk, “Türkiye’nin 28 ili, 196 ilçesi deniz kıyısında. Artan evsel atıklarla ekosistem geri dönülmez bir şekilde hasar görmekte. Evsel atıkların tam olarak bertaraf edilmesi için gerekli yatırımların yapılması şart. Ege ve Akdeniz kıyılarımızda gemi kökenli kirlenmenin önlenmesi için Mavi Kart uygulaması gözden geçirilmelidir” dedi.
Denizlerimizin en derin noktalarında bile plastik atıklar olduğunu belirten Öztürk, “Tek kullanımlık plastiklerin kullanımı sınırlandırılmalıdır. Denizlerimize yerleşen yabancı deniz canlılarının yayılımında kirlenmenin etkisi var. Birçok yabancı türün yıkıcı etkileri görülmekte. Deniz ulaşımının teşvik edilmesini ve toplu taşımanın özendirilmesiyle dolayısıyla karbon ayak izimiz azalacaktır. Deniz araştırmalarına daha fazla bütçe ayrılmalı ve öncelikli destek kapsamına alınmalıdır. Denizlerini bilmeyen bir ülke denizlerini koruyamaz" dedi.