Prof. Dr. Ceylan: İçki düzenlemesi tacizdir

Prof. Dr. Ceylan: İçki düzenlemesi tacizdir

T24- ODTÜ Felsefe Bölümü Öğretim üyesi Prof. Yasin Ceylan, AKP'nin tartışma yaratan içki düzenlemesi için "taciz" benzetmesi yaptı. Ceylan, "Eğer bunu yaparlarsa meşruiyetlerini kaybederler. Demokratik olmaktan uzaklaşırlar" diyerek AKP'nin niyetinin İslami yaşama geçmek olduğunu ileri sürdü. 

Burcu Bulut'un Akşam gazetesinde yayımlanan röportajı (17 Ocak 2011) şöyle:

Erdoğan da sadece bir politikacıBaşbakan Erdoğan'ın, Kars'taki İnsanlık Anıtı'na yönelik 'Ucube' benzetmesi, alkollü içkilere kısıtlama getiren düzenlemeler ve YÖK'ün türbana vize veren genelgesiyle 'Türkiye nereye gidiyor?' tartışmalarını Prof. Yasin Ceylan'la konuştuk. Başbakan Erdoğan'ı ve AKP'yi besleyen kaynakların tükendiğini savunan Ceylan, 'Bundan sonra AKP ancak iyi icraatlarıyla var olabilir' diyor

Türbanla başlayan, Kürt açılımı, yargıdaki düzenleme derken en son heykel tartışması ve alkollü içkilere getirilmek istenen kısıtlamayla süren Türkiye'nin nereye gittiği yolundaki tartışmalar, gündemimizin ana maddesi olmayı sürdürüyor. Bernard Lewis'in 'Modern Türkiye'nin Doğuşu' adlı kitabında ileri sürdüğü, 'Mustafa Kemal'in kurduğu laik Cumhuriyetin 10 yıllık süre içinde İran İslam Cumhuriyeti'ne benzeyebileceği' teorisi de, bu tartışmalarda önemli sacayağı... İslam ve İslami partiler üzerine araştırmalarıyla tanınan, ODTÜ Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Yasin Ceylan, Türkiye'nin asla bir İran olmayacağını vurguluyor ve bu tespitinin 'İslamlaşma olgusunun bulunmadığı' anlamına da gelmediğini söyledi.

AKP İslami bir parti

- Yazılarınızda İslami partilerden  sıkça bahsediyorsunuz. Sizce İslami parti nedir?

Dinin değerlerine inanan insanların kurduğu siyasi bir kurumdur. Bunu açıkça söylemeyebilirler çünkü anayasada bir partinin dini bir inanca ya da etnik bir gruba dayanması yasak. Dolayısıyla tüzüklerinde, programlarında dini temalar asla olmaz. Ama nerden geldikleri, neye inandıkları gerçeği her zaman bilinir.

İçki yasağına AB kılıfı

- AKP 'İslami bir parti' midir?

AKP, milli görüş felsefesini güden bir parti. AB değerlerine bağlılıkları da inanç özgürlüğü noktasında. Ancak bunun dışındaki özgürlüklere pek sıcak bakmıyorlar. Özgürlük deyince akıllarına gelen sadece başörtüsü. Başka özgürlük yok onlar için. Dolayısıyla AKP kesinlikle İslami bir parti. Partidekilerin yaşam biçimleri, dine bağlılıkları da bunu açıkça gösteriyor zaten. AKP, ilk olarak uygun ortamı hazırladı. Yargı ve ordunun etkisini azalttıktan sonra daha özgürce konuşmaya ve pek çok konuya müdahale etmeye başladı. Mesela üniversitelerde başörtüsünün serbest olmasını akademisyenler olarak biz istiyoruz. Bir öğrenci giyimi sebebiyle ders dinlemekten alıkonulmamalı. Ancak başörtüsü özgürlüğünün ilköğretime kadar sıçraması İslamlaşma programının belirtisi.

- Cumhurbaşkanının eşi Hayrünisa Gül, ilköğretimdeki kız çocuklarının başörtüsü takmasına karşı çıktı...

Hayrünisa Hanım, 'ilköğretimde başörtüsü olmaz' diye cesurca bir açıklama yaptı ama AKP yetkilileri bunu teyit etmedi. Dolayısıyla AKP'nin giderek İslamlaştığını söylemek yanlış olmaz. Sonra yeni içki yasa tasarısı da bunun önemli göstergelerinden bir diğeri. Buradaki amaç da ülkeyi daha da kapalı bir hale getirmek; insan özgürlüklerine müdahale. AKP'nin himayeci, özgürlükleri kısıtlayan bu tavrı dinin gereği teziyle ülkeyi gittikçe gerileten bir düşüncenin pratiği.

- AKP bunu, AB'ye uyum diye savunuyor...

Bu, sadece uydurulan bir kılıf. Batı'da örnek alınabilecek bir sürü şey arasından niye içki yasağını seçiyor? Çünkü işlerine gelmiyor. İslam adına bu sınırlamayı yaparken, Avrupa'nın örnek alındığını söylemek insanları kandırmaktan başka bir şey değil.

- Bunu bir tür baskı olduğunu  söylüyorsunuz...

Bu baskıdan öte bir taciz. Özgürlüklere bu şekilde müdahale edilmemeli! Eğer bunu yaparlarsa meşruiyetlerini kaybederler. Demokratik olmaktan uzaklaşırlar. Yaptıkları açıklamalarla kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar ama herkes niyetlerinin ne olduğunu biliyor. Niyetleri de İslami yaşam tabi” ki. Türkiye'de İslamlaşma da, güçleri yettiği yere kadar gidecek. Dindarlarda bile bir şeriat korkusu var bugün. Türkiye, bu korkunun içini dolduracak bir noktaya gelmez sanmam ama sınırlarda yaşanabilir.

AKP, MHP'yi bile geçti

- AKP neden bu kadar yüksek  oy alıyor?

AKP iktidara geldiği ilk yıllarda demokratik ilkelerin kavram ve değerleri üzerinden siyaset yaptı. Biz 'dini, etnik, bölgesel bir bakış açısına sahip değiliz' dedi. Oyunu artırdı tabii. Fakat milliyetçilik vurgusu ikinci döneminde oldukça arttı. Öyle ki, MHP ile yarışır duruma geldi ve Kürt sorunu, Kıbrıs meselesi, Ermenilerle olan ilişkiler gibi konuları çözmeye cesaret edemedi. Oy kaybetmemek için Kürt meselesini yarıda bıraktı. Baktı ki oy verecek Kürt sayısı daha az, 'Kürtleri kaybedelim, Türkleri kazanalım' taktiği ile hareket etti. Ve Kürt sorununu çözmeye yanaşmadı. Sorunları zaman bırakmak esasında Türk siyasetçinin geleneksel bir tavrıdır. AKP de bunu devam ettiriyor. Önümüzdeki seçimlerde ne olur bilinmez.

CHP oy kaybedecek

- Sizce neden cesaret edemedi, engelleyen neydi?

Bir devlet adamı, ya gelecek seçimi ya da gelecek nesli düşünür. Gelecek nesli düşünürse devlet adamı, gelecek seçimi düşünürse politikacı olur. Başbakan Erdoğan da sadece bir politikacı çünkü tek kaygısı gelecek seçim... Devlet adamı olmaya bazen niyetleniyor ama seçimi düşününce vazgeçiyor. Başbakan'ın devlet adamı olması bu gidişle oldukça zor.

- Peki bundan sonra ne olur, AKP'nin yükselişi devam eder mi?

AKP yükseldiği kadar yükseldi. Bundan daha ötesi yok. Şimdi onların günahları ortaya çıkmaya başladı. Artık laik düzenden beslenmeler geride kaldı. AKP bundan sonra icraatları ile ancak ayakta kalabilir. Diğer taraftan Kürt, Alevi kelimelerini ağzına almayan, 'yasak' sayan bir muhalefet var karşımızda. Size soruyorum, AKP'den rahatsız olan bir Alevi, bir Kürt CHP'ye nasıl oy versin, kime gitsin? CHP oy kaybedecek ama bunun farkında bile değil!

Bşbakan, İran Şahı Pehlevi gibi

- Başbakan Erdoğan eleştiriden hoşlanan bir lider değil sanırım...

İnsan çok beğenildiği, kitleler tarafından alkışlandığı zaman 'ben ne desem doğrudur'gibi bir halet-i ruhiye'ye kapılabilir. İran Şahı Rıza Pehlevi, Roma İmparatoru Sezar da böyleydi. Daha sonra başarılı bu devlet adamlarının nasıl tehlikeli olabildiklerini gördük. Tarih bu tür örneklerle dolu. Şimdi Başbakan Erdoğan da aynı ruh halini yansıtıyor. Bu başta Başbakan'ın kendisi ve partisi için olduğu kadar, ülke için de çok tehlikeli bir durum... Başbakan bu tutumdan biran önce vazgeçilmeli.

Atatürk'ün heykelleri azaltılmalı

- İslam'da heykellerin yıktırılması putlaştırılmadan kaçınmak amacı taşıyor. Başbakan'ın 'Ucube' nitelemesinne ne diyorsunuz?

Başbakan Erdoğan'ı 'Ucube heykel' konusunda haklı buluyorum. Türkiye'deki heykelerin çoğu sanat kalitesinden yoksun. Bırakın Kars'taki heykeli, Atatürk heykellerinin birçoğunda sanat kalitesi yok. Her köşede Atatürk heykeli olması da zater garip bir durum. Medeni ülkelerde büyük insanların birkaç heykelini görürsünüz. Bu ne sanata ne de Atatürkçülüğe bir hizmettir. Atatürk heykellerinin azaltılması gerekiyor. Ankara, İstanbul gibi şehirlerde olsun ama Türkiye'nin her şehrinde hatta her köyünde olması doğru değil. Bu Atatürk hakkındaki düşüncelerimizi de olumsuz etkiler. Sevdiğimiz insanların resmini her yere koymayız ki! Bunu bir de Türkmenistan'da gördüm. Eski lider Türkmenbaşı Saparmurat Niyazov'un her köşede yazıları, resimleri vardı. Kaldığım otelde bile büstü vardı. İngiltere'nin, Amerika'nın, Almanya'nın kahramanları, ülkelerini kurtaran liderleri yok mu sanki? Tabii ki var. Madem medeni ülkeleri ölçüt olarak alıyoruz, baksınlar bakalım saydığım bu ülkelerde devlet büyüklerinin kaç tane heykeli var. Ölçütümüz Türkmenistan olmamalı.

Sohbetimizden hiç hoşlanmadı

- Kürt sorunu ile ilgili olarak Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le bir görüşmeniz olmuştu...

Bir resepsiyonda Kürt kökenli Şimşek ile görüştüm. 'Partinizde Kürt kökenli birçok milletvekili var. Kürt sorunu konusunda neden sesiniz hiç çıkmıyor, neden susuyorsunuz?' dedim. 'Sesimizi çıkarırsak daha kötü olur' cevabını verdi. Ve açıkçası sohbetimden hiç hoşlanmadı. Oysaki ben o partide olsam, Başbakan'a, 'Bu tutumunuz yanlış, şöyle yapmamız lazım' derdim. Çünkü eleştiri bir katkıdır.

Yasin Ceylan kimdir?

Prof. Dr. Yasin Ceylan, Atatürk Üniversitesi'ni bitirdikten sonra İngiltere Edinburgh Üniversitesi'nde yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. ODTÜ Felsefe Bölümü Öğretim üyesi olan Ceylan, aynı üniversitede sistematik felsefe ve mantık konularında Ana Bilim Dalı Başkanlığı yaptı. İngilizce, Arapça ve Farsça bilen Ceylan, Türk Felsefe Derneği ve ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği üyesi. Prof. Ceylan aynı zamanda Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (EDP) de kurucusu.

Muhalefet korkuyor

- Muhalefeti nasıl görüyorsunuz?

Muhalefette de AKP'den daha inisiyatifli, daha açık görüşlü bir bakış açısı yok. Bizdeki muhalefet özgürlüklerden ürküyor. Cesaretle sorunların üzerine giden bir muhalefetin olmaması da AKP'nin işine geliyor tabii.