Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Türkiye’de sadece ekonomik değil, siyasi ve toplumsal bir kriz de yaşanıyor; 84 milyonun geleceğini tehlikeye atan bir kumar oynanıyor

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Türkiye’de sadece ekonomik değil, siyasi ve toplumsal bir kriz de yaşanıyor; 84 milyonun geleceğini tehlikeye atan bir kumar oynanıyor

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Türkiye’de sadece bir ekonomik kriz değil, siyasi ve toplumsal bir krizin de yaşandığını söyledi; “Kur hareketinin nerede duracağını kestirmek iyice zorlaşıyor. Ama net bir gerçek var ki, ekonominin bünyesini bozan bir durumla karşı karşıyayız. Adeta 84 milyon insanın geleceğini tehlikeye atan bir kumar oynanıyor” diye konuştu.

Zaten inandırıcı bulunmayan TÜİK’in resmi enflasyon rakamlarının dahi yüzde 30’un üzerine yükselebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kozanoğlu, “Halkın fiyatların daha da yükselmesi endişesiyle zorunlu ihtiyaçları, gıda ve ihtiyaç maddelerini stoklama eğilimine gireceğini, kredi kartlarına dayanacağını öngörüyorum. Kuaför, spor salonu, lokanta-kafe gibi hizmet sektöründe, kültür ve sanatta, dayanıklı tüketim mallarında tam tersi talebin bıçak gibi kesilmesini bekliyorum. Sonunda olan alım gücü giderek azalan halka olacak” dedi.

"Net bir gerçek var ki, ekonominin bünyesini bozan bir durumla karşı karşıyayız"

Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'a değerlendirmelerde bulunan Prof. Kocanoğlu, “Kur 13.50 TL'ye kadar fırladı. TL’deki değer kaybı nereye kadar varır?” soruna ilişkin olarak şu değerlendirmelerini aktardı:

“Türk lirasının ABD doları karşısında değer kaybı 2021 Mart dönemine göre yüzde 40’a yaklaştı. Ancak bir paranın değer yitirmesinden çok tahteravalli gibi inip çıkarak oynaklık sergilemesi daha tehlikelidir. Çünkü bu durum belirsizliği artırır, ekonomideki aktörlerin önünü görmesini, dolayısıyla karar almasını zorlaştırır. Yatırımlar durur, ihracatçılar malını fiyatlandıramaz, ithalatçılar sipariş veremez hale düşer. Bu tip türbülans dönemlerinde büyük vurgunlar vuranlar çıktığı gibi, keskin zararlara uğrayanlara da rastlanır. 1994, 2001, 2018 döviz krizlerinde TL’nin aşırı değer kaybı sonrası (literatürde overshooting denilen olgu), hep zararların bir kısmını telafi etmesi, ama başlangıç noktasının altında bir yerde dengelenmesine tanık olduk. Bu süreçte trene son atlayan amatörler, yani kurun en yüksek noktasında alışa geçenler zarara uğradı. Öncelikle sade yurttaşlarımızı böyle zamanlarda dövizden uzak durmaları için uyaralım. Gelgelelim bu kez başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekonomi sözcüleri TL’nin değer kaybından şikâyetçi olmak bir yana, bu garabetten bir milli kurtuluş, kalkınma destanı çıkarmaya çalışıyorlar, memnuniyetlerini gizlemiyorlar. O nedenle kur hareketinin nerede duracağını kestirmek iyice zorlaşıyor. Ama net bir gerçek var ki, ekonominin bünyesini bozan bir durumla karşı karşıyayız. Adeta 84 milyon insanın geleceğini tehlikeye atan bir kumar oynanıyor.”

Türkiye sadece bir ekonomik kriz yaşamıyor, siyasi ve toplumsal bir kriz de yaşanıyor"

Kozanoğlu, “Türkiye ekonomisi şu anda krizde diyebilir miyiz ya da izlenen politikalarla nasıl bir krize sürükleniyor?” sorusuna karşın da şu görüşlerini ifade etti:

“Türkiye sadece bir ekonomik kriz yaşamıyor, kriz sırf artan döviz kurları, benzin kuyrukları, boşalmaya yüz tutan market rafları, malını aynı maliyetle yerine koyamam korkusuyla stokta tutan tüccarla kendini göstermiyor. Siyasi bir kriz de yaşanıyor. Başkanlık sistemi işlemiyor, devletin kurumsal yapıları çöküyor. Toplumsal bir kriz yaşanıyor, farklı toplum kesimleri arasında iletişim kopuyor, empati kayboluyor, kutuplaşma artıyor. İdeolojik bir kriz yaşanıyor, Cumhur ittifakı aşırı milliyetçi, mezhepçi, tehditkar bir söylemle ayakta durmaya çalışıyor. En son Kavala davasında görüldüğü gibi hukuk sistemi tarafsızlığını yitirmiş, meşruiyetini kaybetmiş durumda. Çoklu bir krizin Marksist düşünür Gramşi’nin ifadesiyle organik bir krizin sadece ekonomik bir reçeteyle, maaşlarda yapılacak bir ayarlamayla çözülmesi olanaklı değil. Ülkenin demokrasisiyle, kurumlarıyla, hukuk normlarıyla, bölüşüm ilişkileriyle ‘reset’ tabir edilen bir “sıfırlamaya” gereksinimi var.”

"2022 yılı için ekonomik bir öngörüde bulunmak olanaksız"

Şu anda ortalığın toz duman içinde olduğunu ve 2022 yılı için ekonomik bir öngörüde bulunmanın olanaksız olacağını söyleyen Kozanoğlu, “OVP şimdiden kadük olmuş durumda. Öncelikle ekonomi yönetiminin bir güncelleme yapması zorunlu. 2022 yılında ortalama dolar kurunu 9.27 kabul eden, faiz giderlerinin 259 milyar lirada tutan varsayımların değiştirilmesi şart. Ancak şimdiden yatırımların durduğu, enflasyonun sıçradığı, işsizliğin arttığı, yoksulluğun yaygınlaştığı çok yaman kış günlerinin bizi beklediği ortada” dedi.