Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yalçın Karatepe, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın ekonomik model olarak geçileceğini açıkladığı 'McKinsey sistemi'ni değerlendirdi. Karatepe, hükümetin bu anlaşmayı yapmasındaki temel nedenin azalan ülke itibarından dolayı gelmeyen yabancı yatırımcı olduğunu ifade etti.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’nin, “öngörülebilir gelecekte doğru yolda ilerleyecek ve ekonomide daha önemli adımlar atacak” bir ülke haline geleceğini açıklayarak, ekonominin dümenini elinde tutacak 16 bakanlığın temsilcisinin görev yapacağı Maliyet ve Dönüşüm Ofisi’nin uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışacağını belirtti.
Birgün'den Hüseyin Şimşek'e konuşan Karatepe, “Hükümetin icraatları nedeniyle ülkenin kredi notu yüksek oranda düştü. Dışarıdan bir gücün gelip içeriye tanıklık etmesini istiyorlar. Böylece plana göre yatırımcılar da gelip güvenle yatırım yapacak. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini zamanla göreceğiz" diye konuştu.
Anlaşmanın nedeni azalan itibar
Enflasyon, faiz ve dövizdeki yüksek artışa engel olunamazken, ülke ekonomisinin, “kurtarıcı” olarak uluslararası bir yönetim şirketine devredilmesini değerlendiren Prof. Dr. Yalçın Karatepe, “Hükümetin McKinsey ile anlaşmasındaki temel neden, azalan ülke itibarından dolayı gelmeyen yatırımcıları ülkeye getirmek” dedi.
Hükümetin, ülkenin kaybolan itibarı nedeniyle çeşitli ekonomik kaygılarının olduğunu dile getiren Prof. Dr. Karatepe, “Bu kaygılardan ötürü ekonomi politikalarının gözetimini itibarı daha iyi olan bir kuruma yaptırmaya çalışacaklar. Politik etkilerini kaldırmak istemeyecekleri için IMF’den borç alamıyorlar ama bir nevi geçmiş dönemde IMF ile yapılan anlaşmalara da benzetebiliriz bunu” diye konuştu.
McKinsey’in genelde “şirketlerin” ekonomi yönetimini yaptığını ifade eden Prof. Dr. Karatepe, “Bu şirket, özel kuruluşların yani kâr amacı güden kuruluşların daha fazla kâr elde etmesi için çalışıyor. Oysa şimdi bir devletin ekonomi politikalarını denetleyecekler. Devletlerin var oluş amaçları ile şirketlerin var oluş amaçları arasında çok ciddi farklılıklar vardır. Asla örtüşmezler. Uluslararası bu şirketin ne gibi etkiler yapacağını göreceğiz” şeklinde konuştu.
Uluslararası kredi derecelendirme şirketlerinin ülkenin kredi notunu düşürme eğiliminde olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Karatepe, şunları kaydetti:
“Hükümetin icraatları nedeniyle ülkenin kredi notu yüksek oranda düştü. Dışarıdan bir gücün gelip içeriye tanıklık etmesini istiyorlar. Böylece plana göre yatırımcılar da gelip güvenle yatırım yapacak. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini zamanla göreceğiz. Bu şirkete danışmanlık bedeli olarak ne kadar ödeyeceklerini de açıklamaları gerekiyor."
Prof. Dr. Yalçın Karatepe, McKinsey’in, tıpkı IMF’nin yaptığı gibi politikaların uygunluğunu denetleyeceğini ve görüş bildireceğini belirterek, “Hükümet, taahhütlerini yerine getirebiliyor mu, istediği dönüşümü sağlayabilecek mi, bunlara bakılacak. Ülkemiz açısından yeni bir uygulama. Artık bir uluslararası yönetim şirketi, ekonomi politikalarımıza onay verecek pozisyona geldi” dedi.
Kinsey ve Marvin Bower tarafından kurulan McKinsey&Company merkezi New York’ta bulunan bir uluslararası yönetim şirketi. Şirket, çok uluslu bazı tekellere, büyük sermaye gruplarına hizmet sunuyor. McKinsey’in çalışma alanları içerisinde, “kamu yönetimi” de var. Şirketin kamu sektörüne yönelik uzmanlık alanları da şöyle sıralanıyor: Savunma ve Güvenlik, Ekonomik Kalkınma, Sağlık, Kamu Finansmanı, Bilgi Teknolojileri, Operasyonlar, Organizasyon, Strateji.
McKinsey’in adı, ABD’li enerji devi Enron’un batmasına giden süreçte de gündeme gelmişti.
Öyle ki, gözlemciler, Enron’u “McKinsey’in yarattığını” söylüyorlardı. Skandalın patlak vermesine dek dünyanın “en prestijli” danışmanlık şirketi olarak bilinen McKinsey’in, Enron’un, çeşitli usulsüzlükler ile ABD’nin en büyük tekellerinden biri haline gelmesini sağlayan kuruluş olduğu iddia edilmişti. McKinsey’nin, Türkiye’de finans piyasaları tarafından bilinirliği de epey gerilere gidiyor. Şirket 2001 krizi sonrasında da sorunlu bankaların satışı, kamu bankalarının özelleştirme planlarının hazırlanmasında, Türkiye’de bedeli mukabilinde hizmet vermişti.