Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında, 21 Nisan'da yaptığı “Türkiye’de henüz salgının tepe noktasını görmediğimizi düşünüyoruz" açıklaması nedeniyle başlatılan soruşturma süreci sonlandırıldı. Suç duyurusu yapılan savcılığın 'görevsizlik' kararıyla dosyayı gönderdiği Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü de, hazırlanan raporun ardından soruşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Gazete Duvar'da yer alan habere göre Pala hakkında başlatılan soruşturma yaklaşık üç aylık sürecin ardından bitirildi. Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’nün Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında verdiği men-i muhakeme kararında, “Bilimsel bilginin paylaşılması suç değil, bilim insanının sorumluluğudur” vurgusu yapıldı.
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, Koronavirüs salgınına ilişkin 21 Nisan’da verdiği demeçte, “Türkiye’de henüz salgının tepe noktasını görmediğimizi düşünüyoruz. Ben 2-3 hafta kadar önce tepe noktasının 20-27 Nisan arasında gözlenebileceğini, ondan sonra bir azalma olacağını ve haziranın 2. haftasına kadar da sönümleneceğini tahmin ettiğimi yazmıştım. Bu tahminin ne kadar geçerli olacağını bu hafta hep birlikte göreceğiz” dedi.
Bursa Tabip Odası (BTO) üyesi Prof. Dr. Pala’nın bu açıklaması üzerine Bursa Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü, “Halkı yanlış bilgilendirdiği ve paniğe yönlendirdiği” iddiasıyla, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Savcılık ise görevsizlik kararı vererek, dosyayı Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderdi, rektörlük de soruşturma açtı.
Prof. Dr. Pala, 21 Temmuz’da Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’nde savunmasını sundu. Rektörlük, söz konusu soruşturmayı, görevlendirdiği soruşturmacının raporunun ardından, içinde Tıp Fakültesi ve Hukuk Fakültesi dekanlarının da olduğu üç kişilik son soruşturma komisyonunun kararı doğrultusunda sonlandırdı.
Kararda özetle Pala’nın halk sağlığı alanında uzman bir bilim insanı olarak, Covid-19 hastalığını izlemesinin, bilimsel veri toplamasının, değerlendirmesinin ve yayınlamasının akademik olarak olağan bir durum olduğu vurgulandı. Ayrıca bu verilere dayalı görüş açıklamasının ise gerek anayasa gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri çerçevesinde, temel bir hak olan ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında olduğu ifade edildi.
Soruşturulan durumun da, “Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir” düzenlemesini yapan anayasanın 27. maddesi kapsamına uygun olduğu sonucuna varıldı.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, rektörlük soruşturmasının sonlandırılmasının ardından şu açıklamayı yaptı:
“Hükümete ve taşra teşkilatı yetkililerine çağrıda bulunuyoruz; Toplum sağlığını koruma görevinizi, suç duyurusu, idari soruşturma vb. yollarla, bilim insanları, hekimler, sağlık personeli üzerinde baskı kurmaya çalışarak yerine getiremezsiniz.
Bilim insanlarının bilimsel bilgilerine dayanarak yaptığı değerlendirmelere eğer bir karşılık verilecek ise bunun yolu onu baskı altına almak için hakkında ceza soruşturması açmak, ceza tehdidi yöneltmek değildir; bu değerlendirmelerin neden hatalı olduğunu, bilimsel metoda, kanıta dayanan çalışmalarla açıklamaktır.
Pandeminin tüm toplumun ve sağlık çalışanlarının sağlığı, yaşamı için ciddi tehdit oluşturduğu günlerdeyiz. Bu büyük sorunla, bilim insanlarını, hekimleri susturarak değil, onların eleştirel düşüncelerini, önerilerini hiçbir kaygı duymadan özgürce ifade etmelerini sağlayarak, onlardan yararlanarak baş edebiliriz.
Sağlık Bakanını, pandemi ile ilgili elindeki verileri bilim insanlarına bilimsel çalışmalar için koşulsuz açmaya, ilgililer, sağlık meslek örgütleri ile ivedi olarak paylaşmaya bir kez daha davet ediyoruz.
Hekimler, sağlıkçılar olarak ölmek değil, bilgimizi ve emeğimizi toplum sağlığını korumak, yaşamak ve yaşatmak için kullanmak istiyoruz. Baskı ve tehditlere boyun eğmeden görevini yapmak için çaba gösteren bütün meslektaşlarımıza, bilim insanlarına ve çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.”