Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Biontech aşısını geliştiren Prof. Dr. Uğur Şahin'in, "Yeni bir dalga kapıda" açıklamasına, "Hiç kaale almamak lazım. Kendisi önemli bir iş yapıyor ama işin başka tarafında" diyerek tepki gösterdi. Ceyhan, "Kendi kendimize gaz vererek salgının sonu gelmiş gibi davranıyoruz. Fakat salgının sonu falan gelmedi. Altıncı dalganın içindeyiz, vakalar giderek artıyor. Daha ağır bir tip çıkabilir" dedi.
Geliştirdiği aşıyla, Vehbi Koç Vakfı İnsanlığa Üstün Hizmet Ödülü'nü almak üzere Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Uğur Şahin, “Yeni bir dalga da kapıda bu dalganın zararsız olacağına dair elimizde bir garanti yok” açıklamasını yaptı.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Şahin’in bu açıklamasını ve Türkiye ile dünyada gelinen noktayı Sözcü gazetesinden Yusuf Demir’e değerlendirdi.
Şahin’in "Yeni bir dalga kapıda" sözlerini eleştiren Ceyhan, “Bu lafları hiç kaale almamak lazım. Çünkü Uğur Şahin epidemiyolog değil. Hayatında bir salgını kontrol etmekte çalışmamış. İşin başka bir tarafında. Aşı geliştiriyor, çok büyük bir hizmet veriyor. Çok önemli bir iş yapıyor eşiyle ama o işin başka bir tarafı. Yeni bir dalga gelir mi falan bu tahminlerde bulunacak birisi değil” dedi.
Salgını depreme benzeten Prof. Dr. Ceyhan, “Kimse bir şey bilemez. Herkes kafadan atıyor. Gelir, gelmez falan bunu bilebilecek bir yöntem falan yok. Aynen deprem gibi. Deprem fayının üzerinde oturuyorsanız deprem olacaktır ama bunun zamanını söylemek mümkün değil.” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan özetle şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
Altıncı dalganın içindeyiz zaten vakalar giderek artıyor ama başka bir etkenle başka bir salgın da çıkabilir o dönemde. Bunu tahmin etmek, bunu bilmek mümkün değildir.
Şu anda bulunduğumuz durum söylenebilir. Şu anda doğru düzgün vaka tespiti yapabilen, test yapabilen ülkelerde ciddi vaka artışı var. Türkiye'de de var. Olmaması zaten mümkün değil. Yok demek zaten bilimi inkar etmek olur.
Bunlar sürekli mutasyona uğrayan virüsler. Bu mutasyonların içinde biri ya da birkaç eğer daha hızlı bulaşan, orijinal virüse göre, şu anda mevcut virüse göre bir özellik taşıyorsa bir baka artışına dolayısıyla yeni dalgaya yol açıyor.
Bunlardan biri ağır bir klinik tablo oluşturabilecek bir özellik kazanıyorsa mutasyonla, o zaman da hastaneye yatışlar artıyor, ölüm sayıları artıyor. Şu anda bu altıncı dalgayı oluşturan DA4 ve DA5 dediğimiz mutantlar, çok ağır seyirli bir hastalık tablosu yapmıyor. Ancak bulaşıcılığı kendi kaynaklandıkları Omicron'dan çok daha fazla…
O yüzden bu kadar insanın geçirmesine, toplumda bir bağışıklık olmasına rağmen hızla yayılıyorlar.
Şimdi ABD'den bir yayın vardı 10 gün önce… Orada ‘Biz şu andaki test politikamızla mevcut vakaların en fazla 20'de birini tespit edebiliyoruz' diyorlar. Şimdi bunu Türkiye ile kıyaslarsanız, Türkiye'de Amerika'da yapılanın 10'da 1'i kadar bile test yok. Testler iyice durdu. Çok şüpheli… Mecbur kalmadıkça yapılmıyor zaten… Sisteme giriyorsunuz sistem test yapmanıza izin vermiyor. Salgınla ilgili bütün birimler de kaldırıldı zaten. Bilim Kurulu lağvedildi zaten, bakanlıktaki salgınla ilgili birimler de sonlandırıldı.
Dolayısıyla şu anda Türkiye'de kaçını, ne kadarını tespit ediyoruz derseniz, en iyi tahminle 40'ta birini falan tespit edebiliyoruz. Onlar da zaten bıraktılar, Yayınlamıyorlar artık.
Kendi kendimize gaz vererek. Ne güzel rahatladık falan deyip sevinerek olmayan bir olayı kutluyoruz. Salgının sonu gelmiş gibi davranıyoruz. Fakat salgının sonu falan gelmedi. Söylediğim olasılıklar hala geçerli, daha ağır bir tip çıkabilir.
Şöyle bir düşünce var o da çok yanlış: Madem ağır seyretmiyor bu kadar tedbire ne gerek var. Çünkü virüsün dolaşmasından, vakaların artmasından niye korkuyoruz? Çünkü virüs durduğu yerde mutasyona uğramıyor. Kişiden kişiye ne kadar çok bulaşmasına izin verirseniz, mutasyonlar hızlanıyor. Buna neden olmamak için bütün dünya telaşlanıyor. Korku bu yoksa onlarda daha ağır seyrediyor da bizde daha hafif seyrediyor değil.
Virüs davranış açısından baktığınız zaman çok değişik bir yöntem izliyor. Omicron ilk çıktığı zaman hızla vakalar arttı ancak hafif seyrediyor diye hemen tedbirler kaldırıldı hatırlarsınız… Omicron aslında virüsün truva atıydı. Topluma bir şekilde girdi Tedbirlerin kalkmasına yol açtı. Arkasından o truva atından yeni yeni varyantlar çıktı.
Dolayısıyla bu virüsün kolay kolay terk edeceği, ya da hemen vazgeçeceği yok gibi görünüyor. O yüzden azaldı, sonbaharda bitiyor, şurada bitiyor tedbirleri kaldırabiliriz gibi tavırlar aynen virüsün istediği davranışlardır.
Şimdi oradan ne gelişeceğini bilmiyoruz. Çünkü yeni bir virüs de çıkabilir.
O dönem insanlar salgının eğrisini bilmedikleri için maalesef buna Bilim Kurulu'nda yer alan arkadaşlarımız da dahil, her azalmayı salgının sonu diye değerlendirdiler. Oysa bu zaten salgın eğrisinin tipik seyri böyledir. Aynen deniz yüzeyi gibidir. Bir dalga gelir, bir artış olur, sonra bir pik noktası ve iniş kolu olur… Sonra bir düz çizer.
Bu düz çizdiği dönemlerde tedbirleri artıracağımız yerde hep azalttık. Bir sürü insan hayatını kaybetti. Ekonomide bu kadar ağır bir tablo oluştu. Ama hala sadece Türkiye değil, birçok ülke bunu yanlış algılayıp, zannediyorlar ki tedbirler kaldırılırsa bu iş kendiliğinden bitecek. Ondan sonra rahatlayacağız.
Sonbaharda mı gelir, sonbahardan önce mi gelir… Böyle bir tahminde bulunmanın anlamı yok zaten şu an yeni bir dalga geldi ve içinde yaşıyoruz şu anda.