Ankara'da 31 yıl önce evinin önünde suikast sonucu hayatını kaybeden Prof. Dr. Muammer Aksoy'un kentsel dönüşüm kapsamına alınan evinin 'tescilli yapı' olması için yapılan başvuru, kültür varlığı niteliği taşımadığı gerekçesiyle reddedildi.Atatürkçü Düşünce Derneğinin kurucularından Prof. Dr. Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990'da Bahçelievler Mahallesinde bulunan evinin önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. O dönem Aksoy ve akrabalarının oturduğu 2 katlı bina, daha sonra başka kişilere satıldı. Prof. Muammer Aksoy Caddesi üzerinde bulunan yaklaşık 70 yıllık bina, 3 ay önce kentsel dönüşüm kapsamına alındı. Bunun üzerine Mimarlar Odası Ankara Şubesi, evin 'tescilli yapı' olması için 22 Mart 2021 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kuruluna başvuruda bulundu.
Kurul; özel mülkiyete ait, ilgili kurumca riskli yapı olarak ilan edilen ve bu doğrultuda tapu kaydına şerh düşülen, zaman içerisinde kullanıcıları tarafından mimari değişikliklere uğratılan taşınmazın 2863 sayılı yasanın 6'ncı maddesi kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı nitelikleri taşımadığı gerekçesiyle, tesciline gerek olmadığına karar verdi.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, kararla ilgili yazılı açıklama yaptı. Candan, kararı yargıya taşıyacaklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Bu yaklaşımı reddediyoruz. Muammer Aksoy evi bir bellek mekandır, onarımı ve güçlendirmesi yapılarak korunmalıdır. Muammer Aksoy'un ömrünü geçirdiği ve mücadelesine tanıklık ettiği ev, aydınlanma müzesi yapılmalıdır. Bir kenti kent yapan, kimliğini veren hafıza mekânlarını korumak ve toplumla buluşturmak, yerel yönetimlerin de sorumluluğundadır. Bu kapsamda müze yapma isteğini ifade eden Ankara Büyükşehir Belediyesini kamulaştırma kararı alarak, Muammer Aksoy evini kamulaştırmaya ve sorumluluk almaya davet ediyoruz. Telafisi imkansız zararlar verilmeden Muammer Aksoy evinin yıkımına neden olacak bu sürece dur denilmelidir. Bu yapının ve taşıdığı değerlerin korunması gerekliliğini işaret ediyoruz. Dönemin aile yaşamı, toplumsal yaşamı ve aydınlanmanın örgütlenme mekanı olmuş bu yapının yıkılması belleklerimizin yıkılmasıdır." (DHA)