Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, Omicron varyantının bulaşıcılığının, Delta varyantına göre bir miktar fazla olduğunu belirterek, "Şu an elimizdeki veriler tam anlamıyla yeterli değil, daha çok veriye ihtiyaç var. Virüsün bulaşıcılığının artması daha ölümcül olduğu veya hastalığın daha ağır geçirileceği anlamına gelmiyor" dedi
İlk kez Güney Afrika'da ortaya çıkan ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından "endişe verici" olarak tanımlanan Koronavirüs'ün Omicron varyantı Avrupa'daki bazı ülkelerde de görüldü.
Omicron varyantına şu ana kadar Türkiye'de rastlanmasa da uzmanlar, yeni varyantın yakından takip edilmesi gerektiğini vurguluyor. Omicron varyantına ilişkin soruları yanıtlayan Prof. Dr. Oğuztürk, Koronavirüs'ün, RNA virüsü olması sebebiyle sık mutasyona uğrama özelliğinin bulunduğuna dikkati çekti.
Virüsün, yaşamını devam ettirebilmek için mutasyona uğradığını söyleyen Oğuztürk, "Sosyal hareketlilik azaltılarak virüsün bulaştığı kişi sayısının düşürülmesi, virüse karşı aşılama oranının artırılması salgınla mücadeledeki en önemli iki silah. Dünyada aşı yapılma durumunun ülkeden ülkeye değişiklik göstermesi, birçok ülkede aşı konusunda ciddi sıkıntıların olması yeni mutasyonlara yol açıyor." diye konuştu.
Oğuztürk, bireysel tedbirlere uyulmazsa ve aşılama oranları düşük kalırsa mutasyonların daha da artacağı uyarısında bulunarak, şöyle konuştu: "Omicron varyantının bulaşıcılığının, Delta varyantına göre bir miktar fazla olduğu ifade ediliyor. Ama şu an elimizdeki veriler tam anlamıyla yeterli değil, daha çok veriye ihtiyaç var. Virüsün bulaşıcılığının artması daha ölümcül olduğu veya hastalığın daha ağır geçirileceği anlamına gelmiyor. Bu konularda şu an herhangi bir veriye sahip değiliz."Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, yurt dışındaki Omicron vakalarının semptomlarının önceki varyantlara benzediğini ama bu kişilerde tat ve koku kaybı belirtisinin görülmediğini kaydetti.
Delta varyantının, ortaya çıkmasından 2 ay sonra Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından "endişe verici" olarak tanımlandığına işaret eden Oğuztürk, "Omicron'un, çok kısa süre içinde 'endişe verici varyant' kategorisine dahil edilmesinden dolayı yakından takip edilmesi gerekiyor. Koronavirüs'ün Omicron varyantında, 'spike' proteini dediğimiz 'başak' proteinde şu ana kadar gerçekleşen en fazla sayıdaki mutasyon bulunuyor. Bu proteinde 30'un üzerinde değişiklik olduğu ifade ediliyor." bilgisini paylaştı. Oğuztürk, "spike" proteininin, virüsün hücreye girişini sağladığına dikkati çekerek, "Covid-19'un spike proteinindeki değişiklik eğer çok ciddi miktarda olursa mevcut aşıların etkinliğiyle ilgili sürecin de sorgulanma aşamasına geçilebilir. Net olarak söylemek gerekiyor ki Omicron, şu ana kadar sayısal anlamda, genetik kodda değişiklik anlamında en fazla mutasyonun olduğu varyant olarak kabul ediliyor." şeklinde konuştu.
mRNA aşısı olan BioNTech'in virüsün "spike" proteinindeki genetik kod üzerinden geliştirildiğine dikkati çeken Oğuztürk, "mRNA aşısında, mevcut genetik kod değişikliğine uyumlu aşıyı çok kısa süre içinde üretebilirsiniz. Bu anlamda, Pfizer/BioNTech ve Moderna'nın buna uygun aşıyı en fazla 2-3 ay içinde gerçekleştireceklerini düşünüyorum." dedi. Oğuztürk, inaktif aşıların, virüsün "spike" proteininin yanı sıra diğer proteinlerine karşı da antikor oluşturduğunu belirterek, "Bu anlamda Covid-19'un sadece 'spike' proteinindeki değişikliğin, vücudun savunma mekanizmasında virüsün tüm proteinlerine karşı antikor geliştiren inaktif virüs aşılarının etkinliğini çok fazla azaltmayacağını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.