Sağlık çalışanları ve 50 yaş üzeri vatandaşlar için alınan 3’üncü doz aşılama kararının yerinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Sonbaharda tekrar kısıtlamaların olmaması adına vatandaşlarımızdan rapel (hatırlatma dozu/3. doz aşı) dozlarını yaptırmalarını özellikle istiyorum” dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklaması neticesinde sağlık çalışanlarının ve 50 yaş üzeri vatandaşların üçüncü doz aşılarını olmaya başladıklarını hatırlatan Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Biz 14 Ocak’tan sonraki süreçte sağlık çalışanları olarak ilk aşılananlar içerisindeydik. O zaman aşı seçeneği yoktu ve sadece inaktif virüs aşısı vardı. Sağlık çalışanlarının neredeyse tamamına yakını Sinovac aşısı ile aşılanmıştı. Fakat Sinovac aşısının bu antikor seviyesinin bizi sonsuza kadar korumayacağı net bir şekilde ortaya çıktı. 6 ay sonra bu antikor seviyesinin düşmesi nedeniyle, bizim tekrar yeniden aşılanarak vücudun savaşçı elemanları olan antikorların ve diğer elemanların yeniden yükselmesine ihtiyaç duyuluyordu. O anlamda bu 3. doz aşının olması sağlık çalışanları tarafından memnuniyet ile karşılandı” ifadelerini kullandı.Aşı yapılan vakit itibariyle 50 yaş üzeri ve sağlık çalışanı olan vatandaşların antikor seviyelerinde azalma olduğunu dolayısıyla da üçüncü doz aşı uygulanmasının özellikle bu grup için gerekli olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuztürk, “Üçüncü dozun hangi gruptan olup olmayacağı ile ilgili, tercihe bırakılmış ve hiçbir yönlendirme yapılmamış bir süreç başlıyor. Ben de üçüncü dozu oldum. Netice itibariyle insanlarımızın hangi seçenek olursa olsun, ama özellikle 50 yaş üstü insanlarımızın bu aşıyı kesinlikle olması, geciktirmemesi ve ertelememesi, yeni mutantların varlığında ve bugün itibariyle eskiye yakın bir hayat tarzına başladığımız dönemin devam etmesi adına gerekiyor. Sonbaharda tekrar kısıtlamaların olmaması adına vatandaşlarımızdan rapel dozlarını yaptırmalarını özellikle istiyorum” diye konuştu.
RNA tabanlı virüslerin doğası gereğince mutasyona uğradığının altını çizen Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, şunları kaydetti:
"Aslında negatif düşünmemek gerekiyor. Aslında bu mutasyonlar vardı ve eğer biz pandemiden kurtulamaz isek var olacak. Sosyal hareketlilikten güç alan bu virüs, hareket ettikçe, dolaştıkça mutasyonlar da kaçınılmaz hale geliyor. RNA virüslerinin en büyük özelliği DNA gruplarına göre daha fazla mutasyona uğraması. Bu anlamda bu virüs de RNA virüsü olduğu için, doğal olarak yaşam döngüsünün en önemli özelliklerinden birisi olan mutasyona uğruyor. Böyle olunca da virüs ile mücadelede bazı sıkıntılar ortaya çıkabiliyor. Aşıların etkinliği ile ilgili düşen yüzdelerden bahsediliyor. İnaktif virüs aşılarının görünen o ki şu an itibariyle Delta mutasyonuna dair etkinliği biraz düşük seviyede. Biontech CEO’su tarafından açıklanan veriler bence çok iyi. Yeni mutant virüse karşı da yüzde 90’a yakın seviyede başarılı bir aşı olduğu ve hala bu başarı yüzdesinin devam ettiği söyleniyor. Yine Astra&Zeneca’nın da yüzde değişikliği olmakla birlikte başarılı olduğu, yine Rus Sputnik aşısının da bu virüse karşı yüzde 90’a yakın oranda başarılı olduğu ifade ediliyor. Yine bir miktar orijinal virüse karşı bir miktar daha az düzeyde etkinlik durumu söz konusu olsa da şu an bu mutasyona karşı da aşılar ile mücadele edebilecek güce sahibiz. Bu anlamda aşılamanın yüksek oranda devam etmesi gerekiyor ki mücadelede sonbaharda 1-0 öne geçebilelim. Bilinmesi gereken nokta şu; aşıların etkinliği bir miktar düşmüş olsa bile etkinliklerinin hala olduğunu biliyoruz. Yeni varyant virüs varyasyonlarına karşı da araştırma ve geliştirme çalışmaları ile aşılarda da gelişmeler yapabiliyor.”
Mutasyonların olduğunu ve pandemi sona erene kadar da olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Oğuztürk, aşıların da bu mutasyonlara karşı geliştirilerek güncellendiğini vurguladı. Oğuztürk, “Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, mutant virüsler olabilir ve yeni mutant virüsler de çıkabilir. Yani Yunan alfabesindeki harflerin tamamını doldurabilecek şekilde yeni virüsler de olabilir. Zaten dünya üzerinde 4 tane endişe verici mutantlardan bahsediliyor. Ama 8 tane yine Yunan alfabesi ile isimlendirilmiş olan, örneğin Zeta, Lambda gibi isimler ile isimlendirilen endişe vermeye yakın mutant virüslerden de bahsedilmekte. Bunlar olmaya devam edecektir. Ama araştırma-geliştirme çalışmaları ile bu virüslere karşı yeni aşıların da oluşturulması söz konusu olacaktır” diye konuştu.
1 Temmuz sonrasında başlanan yeni dönemde de bireysel önlemlere dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Oğuztürk, “Bizim burada dikkat etmemiz gereken durum sonbahar hassasiyeti. 1 Temmuz itibariyle yeni bir döneme girdik. Fakat bu dönemde de yine toplum bireylerinin bireysel önlemleri ön planda tutacak bir yaşam tarzına devam etmesi gerekiyor. Özellikle kapalı ve sosyal hareketliliğin yoğun olduğu alanlarda maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat edecek şekilde yaşamımıza devam etmemiz gerekiyor. Buna ek olarak da sırası gelen kişilerin aşı olması ile bizim muhtemelen Ağustos ayı başına toplumsal bağışıklığı sağladığımızı düşünürsek ki bunun için kriter benim şahsi kanaatim yüzde 70. Bu seviyeyi de eğer karşılayabilirsek biz sonbahara daha güçlü ve daha umutlu bir şekilde girebiliriz kanaatindeyim” açıklamasında bulundu. (İHA)