İstanbul Ticaret Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Mustafa Erdoğan, AKP iktidarı döneminde “28 Şubat” şartlarının hakim olduğunu söyleyerek, “AKP farklı seslere izin vermeyecek, gayet uyumlu, rap tap bir toplum istiyor” dedi.
BugünTV'de yayınlanan Erkam Tufan’ın “Analiz” programına konuk olan Prof. Dr. Mustafa Erdoğan gündemi değerlendirdi.
Erkam Tufan’ın “Eğer darbe söz konusu ise darbe davalarının açılması lazımdı değil mi?” sorusunu yanıtlayan Prof. Erdoğan şunları söyledi:
“Doğrudan doğruya TCK’nın darbe ile ilgili hükümlerine atfen, belli kişilerin doğrudan doğruya suçlandığı darbe davası diye bildiğimiz, adı sanı konmuş davaların olması lazım.
Tabi bu muhalif olan veya hükümetin pozisyonunu eleştirileri ile zayıflattığı düşünülen kişi ve gruplara karşı birçok yerde hükümetlerin gösterdikleri tepkilerin Türkiye’ye özgü bir örneği…
Bir de şu var tabi… Türkiye’de hükümet kendisinin adeta darbe dışı bir yolla zaten gitmesinin mümkün olmadığı gizli bir varsayımına dayanıyor. Yani normalde hükümetler eleştirilir, hükümetler hakkında yolsuzluk iddiaları olur, bunların normal süreçleri vardır. İşler yürür, muhalefet olur, sivil toplum konuşur… Ve buna darbe denmez…”
“Dolayısıyla, şöyle düşünürseniz buna dersiniz. Normal şartlarda ben eleştirilmemem gerekir, çünkü ben milli iradeyi temsil ediyorum. Milli irade konusundaki yetkininde hiç biteceği yok.
Dolayısı ile milli iradeyi temsil ettiğim sürece bana yönelik her türlü eleştiri darbe demektir. O zaman şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor. Normal şartlarda değişim söz konusu değil. Normal şartlarda değiştirmek mümkün olsaydı, muhalefete ve eleştirilere darbe demesine gerek kalmazdı.”
Prof. Erdoğan, “Türkiye’de şuan 28 Şubat Şartları mı var?” sorusuna “Aslında ironik bir biçimde öyle değilmiş gibi görünüyor ama var. İktidardakilerin yaptığı her şeyin doğru olduğunu onayladığınız sürece, hiçbir sorun yok. Ama herhangi bir batı demokrasisinde olduğu gibi yapılan yanlışlar karşısında sesinizi çıkarırsanız, eleştirirseniz, o zaman siz sadece muhalif olmuyorsunuz, düşman oluyorsunuz, darbeci oluyorsunuz ki bu demokrasilerde olmayan bir şeydir” diye cevap verdi.
Prof. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bütün kuvvetleri tek elde toplamak… Mademki ben mili iradeyi temsil ediyorum, mademki ben seçimden çıktım, dolayısı ile devlet artık benim. Farklı seslere izin vermeyecek, gayet uyumlu, müttehit, rap tap bir toplum istiyor. Dolayısıyla, böyle olmaması, böyle bir durumun ortaya çıkmaması, yani muhaliflerin olması karşısında onu kontrol edebilmesi için yargıyı da kontrol edebilmesi gerekiyor. Bir taraftan sadece parlamentoyu, yürümeyi değil, yargıyı da kontrol altında tutması gerekiyor.”
“HSYK seçimlerine girilirken, hükümetin Yargıda Birlik Platformu’nu desteklemesi sizce meşru mu?” sorusunu cevaplayan Prof. Erdoğan şunları söyledi:
“Özellikle son 1 yılda olup bitenlerin hangisi meşru ki… Neresinden tutarsanız elinizde kalıyor… Tabi ki meşru değil. Bir defa, yürütmenin bu konuda bırakınız organize etmesi, kanaat belirtmesi, bunu saymayacağım demesi, şöyle sonuç olursa buna katlanacaklar, tehditkâr ifadelerde bulunması, herhangi bir medeni ülkede anlaşılır bir şey değil.”