AB-Türkiye zirvesinde ‘prensip'te sağlanan anlaşmanın ardından hükümetten Türkiye vatandaşlarına haziran ayı sonunda AB ülkelerine vizesiz seyahat hakkı tanınacağı açıklamaları gelirken Türkiye-AB ilişkileri üzerine çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Haluk Günuğur, haziranda vizesiz Avrupa'nın ‘hayal' olduğunu söyledi.
Sputnik’ten Hüseyin Hayatsever’e konuşan Günuğur, "Bu iş ham hayal. AB tarafı da zaten şu aşamada işine gelmiş olsa dahi bu kadar ince düşünmediği için kafadan karşı çıkıyor bu işe. Neden? Türkiye'ye gönderecek olduklarını düşünmüyorlar, Türkiye'den bu ülkelere girecek olanları düşünüyorlar" dedi.
Vizelerin kaldırılması karşılığında geri kabul anlaşmasının yürürlüğe girmesinin Türkiye'nin kaybına olacağını belirten Günuğur, ilk aşamada 500 bin göçmenin Türkiye'ye geri gönderilmesinin gündemde olduğuna dikkat çekerek "AB'ye karşı bizim üstlendiğimiz taahhütler çok daha ciddidir. Türk vatandaşlarının Avrupa'ya vizesiz gitmesinden daha ağır yük Türk ekonomisine gelecek. Çünkü bu dönen 500 bin kişiyi ülkelerine gönderebilmek çok zor bir iştir. Gelen kalıyor" diye konuştu.
Avrupa'ya yönelik sığınmacı akınının durdurulması için Türkiye ile AB arasında Brüksel'de 7 Mart'ta yapılan zirvede ‘prensipte' anlaşmaya varıldığı duyurulmuştu. Zirvede Türkiye, Avrupa'dan gönderilecek her bir sığınmacı karşılığında Türkiye'den bir göçmenin Avrupa'ya sığınmacı olarak alınmasını, hazirandan itibaren Türkiye vatandaşlarının AB ülkelerine seyahatlerinde vizelerin kaldırılmasını önermişti. Zirvede masaya gelen önerilerle ilgili nihai karar 18 martta yapılacak zirvede verilecek.
Türkiye'de oluşan Haziran ayında vizelerin kaldırılması beklentisini ‘hayal' olarak nitelendiren eski Türkiye-AB Derneği Başkanı Günuğur, "Hayal, böyle bir şey olamaz. ‘Haziranda bu olacak' diyenler hayal görüyor. İleride olur mu, olur. Nasıl olur, bu bir zaman alır, belki bir yıl, bir buçuk yıl alır. Çünkü bunda AB'nin çıkarı var. Türkiye'ye yarar sağlayacağı için değil, Türkiye'ye zarar getirecek. Görünüşte güzel bir siyasi manevra şeklinde Türk vatandaşlarının AB'ye geçişlerini garanti ettik, vizeleri kaldırdık diye bas bas bağıracak bu siyasi iktidar. Ama tablo öyle değil ki. Karşılığında Türkiye ne veriyor, bunu koymak lazım ortaya" dedi.
Türkiye'nin geri kabul anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle daha önce illegal yollardan Avrupa'ya geçmiş olan 500 bin civarında göçmeni geri almayı taahhüt ettiğini ifade eden Günuğur, şöyle konuştu:
"Bu ciddi bir olay. Şimdi burada ölçmek, tartmak lazım. Türk vatandaşlarının Avrupa ülkelerine seyahat ederken vizesiz girmelerini tartının bir kefesine koyun, bir de 500 bin civarında bir göçmeni tartının öteki kefesine koyun, hangisi ağır basar. Türkiye'nin bunun hesabını yapması lazım. Bugün zaten gidiyor Türk vatandaşları Avrupa'ya, vize alarak gidiyor. Bazıları vizesiz gidiyor, yeşil pasaport sahipleri, diplomatik pasaport sahibi olanlar vizesiz gidiyor. Normal pasaport sahipleri de vize alarak gidiyorlar ama gene de gidiyorlar. Karşılığında Türkiye'den Avrupa'ya gitmiş 500 bin dolayında illegal göçmen Türkiye'ye gelmiyor. Ama Geri Kabul Anlaşması'nın yürürlüğe girmesiyle biz bunları geri almak taahhüdünü vermiş olacağız. Sadece bu da yetmiyor, 72 koşul var. Bugüne kadar Türkiye bunun 15-20'sini yaptı. Şimdi Başbakan diyor ki 1 Mayıs'a kadar 9 tane yasa çıkartmamız lazım, muhalefete de çağrı yapıyoruz dedi. AB de kendi düzenlemelerini yapsın, haziran sonunda Türk vatandaşları Avrupa ülkelerine vizesiz gitsin dedi. Hadi bakalım olsun da görelim. Ama karşılığında unutmayalım, AB'ye karşı bizim üstlendiğimiz taahhütler çok daha ciddidir.”
Geri kabul anlaşması karşılığında vizelerin kaldırılmasının aslında AB'nin yararına, Türkiye'nin zararına olacağını kaydeden Günuğur, "Bir de ayrıca sanıyorlar ki bütün Türkler Avrupa'ya gelecek. Böyle bir şey yok. Fransa'da Hollande'a basın toplantısında sormuşlar, Türklere vize kalkıyormuş, bütün Türkiye buraya mı gelecek diye. Hayretler içindeyim, böyle bir şey yok. Kaç Türk gidiyor Avrupa ülkelerine Allah aşkına vize alarak? Buna mani bir durum yok. Vize alırken zorluk oluyor sadece biraz, bir de bunun bir ücreti var. Bunu ödeyelim, sorun yok. Ama bunun karşılığında Avrupa'nın Türkiye'ye yükleyeceği, halk deyimiyle ‘kakalayacağı' dünya kadar insan var orada. Resmi rakamlar açıklandı, 500 bin kişi. Türkiye bunu nasıl alacak? Onun için ben umutsuzum. Ama bir gün AB bunu anlar ki vizenin kaldırılması aslında kendi yararına bir iştir, bize bol miktarda göçmen ‘kakalayacaklar,' o zaman yürürlüğe koyarlar. Çünkü uluslararası ilişkiler çıkar işine bakar. Burada da bence Avrupa'nın çıkarı vardır, Türkiye'nin kaybı vardır" diye konuştu.
Günuğur, Avrupa'nın sığınmacı meselesinde ‘sıkışmış' durumda olduğunu da vurgularken "Avrupa bir alan yaratacak ki o Türkiye Cumhuriyeti topraklarıdır, diyor ki ‘Bunları bana gönderme, ben de sana bunların parasını vereyim. Avrupa'nın yaklaşımı bu" dedi.
AB'nin Türkiye'yi üyeliğe kabul etmeyeceğinin çok önceden belli olduğunu ancak sığınmacı kriziyle Türkiye'nin ‘kıymete bindiğini' dile getiren Günuğur, "Göç krizi oldu, göçmen sorunu ortaya çıktı, AB sıkıştı. ‘Acaba bu göçmen krizi üzerinden Türkiye'ye üç beş bahşiş vererek acaba bu işi savuşturabilir miyim? Ya da eline elma şekeri tutuşturarak Türkiye'yi avutabilir miyim?' anlayışı doğdu. Çünkü Türkiye neredeyse 60 yıldır uyutuluyor AB tarafından. Bizim iyi niyetimiz suiistimal edilmiş durumda. Bizi ne Avrupalı sayarlar ne bir şey. Ama şimdi Türkiye kıymete bindi. Çünkü bu krizde Türkiye toprakları kullanılarak Avrupa'ya çıkış yapılıyor. O halde Türkiye'ye biraz hoş görünelim, onlara bir şeyler verelim. Onları orada kendi ülkesinde mültecilerle kalsın, bu mikrobu bize sıçratmasın anlayışı içindeler" diye konuştu.
Türkiye'nin, Avrupa'ya illegal yollarla giden her sığınmacının Türkiye'ye iade edilmesi karşılığında Türkiye'de bulunan bir Suriyeli sığınmacının Avrupa'ya legal yolla kabul edilmesi teklifinin de Türkiye'nin yararına olmadığını anlatan Günuğur, "Davutoğlu diyor ki ‘bu yolla Türkiye'deki göçmen sayısı artmayacak.' Artmayacak, doğru. Ama bizim amacımız göçmen sayısının artmaması değil, azaltılması. Biz 2 milyon 700 bin Suriyeliyi nasıl azaltabiliriz, bunun hesabını yapmamız lazım. Bir gidene karşılık bir gelirse yine 2 milyon 700 bin Suriyeli kalacak, bunun anlamı yok" dedi.
Sığınmacı meselesinin, Türkiye'yi aştığını ve bir insanlık sorunu haline geldiğini vurgulayan Günuğur, konunun sadece Avrupa değil, Birleşmiş Milletler boyutunda ele alınması gerektiğini belirtti.
Günuğur, ülkelerin nüfuslarına oranlı yeni bir modelle Türkiye'de bulunan Suriyeli mültecilerin Avrupa ülkelerine adil bir şekilde dağıtılabileceğini vurguladı. 28 AB ülkesi ve Türkiye'nin toplam nüfusunun 580 milyon olduğunu, gelecek olanlar da hesaba katıldığında Türkiye'de yaklaşık 3 milyon Suriyeli bulunduğunu anlatan Günuğur, "Ben de diyorum ki eğer AB gerçekten Türkiye'nin yükünü paylaşacaksa; Almanya'nın 82 milyonluk nüfusu, AB ve Türkiye'nin toplam 580 milyonluk nüfusunun yüzde 14'ünü oluşturuyor. Almanya, 3 milyonun yüzde 14'ü olan 420 bin mülteciyi alsın. Türkiye'nin nüfusu bu toplam nüfusun yüzde 13'ü, 390 bin Suriyeli Türkiye'de kalsın. Diğer bütün AB ülkeleri de nüfusuna oranla Suriyeli mültecileri paylaşsın" diye konuştu.
Ekonomik düzeyi yüksek olan Almanya, Danimarka, İsveç gibi ülkelere yüzde 20 oranında daha fazla göçmen verilebileceğini, ekonomisi daha zorda olan ülkelerin payının azaltılabileceği kaydeden Günuğur, "Örneğin İsveç 110 değil 150 bin alsın. Buna mukabil garip Bulgaristan'ın payına 54 bin düşüyor, o 30 bin alsın. Bu rakamlar oturulup konuşulur. Paylaşım budur" dedi.
Rusya ve ABD başta olmak üzere Kanada, Avustralya, Japonya, Kore gibi ülkelerin de Suriyeli mültecilerin paylaşımına dahil edilebileceğini belirten Günuğur, "Bunlar da alırsa Avrupa'nın yükü daha da azalmış oluyor. Belki 1 milyonunu bu ülkeler alırsa geriye kalan 2 milyonu paylaştırırız. Paylaşımın böyle olması lazım. Yoksa sen bana bir ver ben sana bir vereyim olmaz" dedi.