Prof. Hamit Hancı: DNA’dan ‘bu çocuk cani olacak’ deme imkanı yok

Prof. Hamit Hancı: DNA’dan ‘bu çocuk cani olacak’ deme imkanı yok

 

Hülya Karabağlı

T24/ANKARA

Erzurum’da bir okul müdürünü görevinden eden ‘Vatana hayırlı bir evlat için doğuştan suç tespiti’ önerisinde çocuk suçluluğu profilinde son araştırmaları gündeme taşıdı.  Bu alanda son 20 yılda araştırmalarıyla bilinen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Hamit Hancı, T24’e, “ DNA’dan ‘Bu çocuk cani olacak. Suçlu olacak’  deme imkanı yok”. 

Çevresel, sosyolojik faktörler etken

 Prof. Hancı’ya göre, çocuk suçluluğunda, çevresel, ekonomik ve sosyolojik faktörler öne çıkıyor. “Sevgi yoksunluğu, yanlış veya eksik eğitim, baskıcı disiplin yöntemleri, çocuk istismarı, iç ve dış göçlerin oluşturduğu kültür çatışmaları, gecekondulaşma, yöresel gelenek ve görenekler, ekonomik bunalımlar, çocuğun erken yaşta çalışmak zorunda kalması, parçalanmış aileler, ailede suçlu birey örnekleri ile kitle iletişim araçlarındaki şiddet ve suçlarla ilgili programlar çocukları suça iten nedenler”.

Doğuştan suçlu teorileri hep tartışılıyor

Hancı, suçluluğu doğuştan unsura bağlayan görüşlerin yeni  olmadığını ,  tartışmaların birkaç yüzyıldır  devam ettiğini söyledi ve “ Bu teoriler destek görmedi. Çünkü çocuk suçluluğu haritalarına baktığınızda,  genetik ve doğuştan gelen faktörlerin suçu belirlemediğini görürsünüz”.

Çocuk suçluluğuna ilişkin Prof. Hancı’nın son araştırmasından notlar şöyle:

SEYYAR SATICI, AYAKKABI BOYACISI: Ekonomik güçlükler nedeniyle çocukların okula gönderilmeleri ikinci planda kalıyor.  Ekonomik yönden aileye katkıda bulunma zorunluluğu,  öğrenim çağında para kazanma çabası içinde bulunmalarına sebep oluyor.  Çocuklar ya ayakkabı boyacılığı, hamallık, midyecilik gibi niteliksiz işler yapıyor. Ya da dilencilik, tombalacılık, kaçak sigara satma gibi işlere karışıyor.  Çocuğun erken yaşta çalışmak zorunda kalması eğitimini aksatırken, iş çevresinde zararlı alışkanlıklar kazanabilmesine yol açabiliyor.

KENTLEŞMEYLE MALA YÖNELİK SUÇLAR: Şehirleşmeyle özellikle cebir şiddet suçları azalırken mala yönelik suçlar artıyor.  Büyük şehirlerde kazanç sağlayan mala yönelik suçlar için olanaklar ve suçların gizli kalması olasılığı daha fazla. Toplum baskısının iyice azalması, kent yaşamında suçluluk oranlarını kentlerde artırırken, küçük yerleşim birimlerinde polisin daha az etkili olmasına rağmen daha az miktarda suç oranına rastlanıyor.

SUÇ İŞLEYEN BİR DAHA İŞLİYOR: Suçluların daha çok şehirde yaşayıp şehirde suç işledikleri görülüyor.  Kırsal kesimde  ilk kez suç işleyenlere daha çok  rastlanırken, büyük şehirlerde suç tekrarı oranları da fazla oluyor.

İÇ GÖÇ, GECEKONDULAŞMA: İç göçler beraberinde bazı sosyal sorunlara neden oluyor. Bu süreç içinde artan gecekondulaşma, kentsel hizmetlerin aksaması, işsizlik, göç edenlerin topluma uyumsuzluğu, şehir kültürüne yabancılık ve kültürler arası çatışma gibi sorunlar yaşanıyor.

KÜLTÜR ÇATIŞMASI GENÇLERİ VURUYOR: Kültür çatışması en çok genç kuşakları etkiliyor. Kente ailesiyle birlikte ya da tek başına gelen çocuk yeni çevresinde farkına vardığı heyecanlı, serüvenli ,renkli bir hayatı düşleyecek ve elde etmeye çalışıyor. Kentte kavuşacağını sandığı eğlence ,macera , şöhret ve zenginliğin beklentisinin yanında yetersiz eğitim ve yetenek eksikliği gibi nedenlerle arzuladığı iş ve geleceği elde edemeyeceği düşüncesine kapılan çocuklar,  kentte değişen geleneksel aile törelerinin çocuğu koruyan yaptırım gücünün zayıflaması , ailenin sosyal kontrol fonksiyonunu yerine getirebilecek başka kurumların olmaması nedeniyle suça daha kolay yöneliyor.

GÖÇLE GELEN ÇOCUK HIRSIZLIK YAPIYOR: Göç olayını yaşayan çocuklar daha çok hırsızlık ve yaralama suçlarını işliyor. Yaralama suçlarının toplumsal uyumsuzluk kaynaklı olduğu düşünülüyor. Hırsızlığın ilk planda daha çok ekonomik zorluklar nedeniyle yapıldığı, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak için bu yola başvurduğu düşünülebilir. Gerçekte nedenlerin ve tehlikenin en büyüğü ana babanın sevgi, şefkat ve bakımından yoksun olmaktır. Hırsızlık yapan çocuk bu yolla maddi gereksinimini gidermekten çok ailenin ve okulun denetiminden uzak kalmanın verdiği bir başıboşluk içinde suça yöneliyor,  sevgi ve sevecenlik eksikliğini gidermek için bu yola başvuruyor.