Tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Üniversiteyle bir şehri kalkındırırız' teorisini çok yanlış olduğunu kaydederek, "Bununla şehrin ancak bakkalını, çakkalını ve açgözlü ev sahiplerini kalkındırırsınız" dedi. Ortaylı, "Talebeler ve hocalar şehrin kazıkçılığından şikayet eder, kavga çıkarırlar. Şehirde onların getirdiği ahlaksızlık ve gürültücülükten şikayet ederler. Dolayısıyla hiçbir Avrupa ülkesi şuraya bir üniversite kurayım da şurası kalkınsın demez" ifadesini kullandı.
Antalya’nın fethinin 811’inci yıldönümü nedeniyle konferans veren Ortaylı’yı dinlemeye gelenler 1500 kişilik salonu doldurdu. Salon dışında da 500’ü aşkın kişi sandalyeler ve yerlerde oturarak Ortaylı’yı sinevizyondan dinledi. Prof. Dr. Ortaylı, Antalya’daki devasa otel yapılaşmalarını eleştirerek, “Antalya tabiatı böyle ucuz turizme feda edilecek yer değil” dedi.
Antalya'nın fethinin 811'inci yıldönümü nedeniyle Prof. Dr. İlber Ortaylı, Antalya Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi'nce düzenlenen Fetih Konferansı'na konuşmacı olarak katıldı. AKM Aspendos Salonu'nda düzenlenen konferansa ilgi yoğun gördü. 1500 kişilik salonun merdivenlerinin dahi dolduğu konferansı 500'ü aşkın kişi de AKM önünde kurulan sinevizyondan takip etti. Salona giremeyen dinleyiciler için dışarıda oluşturulan sandalyeler de dolarken, onlarca kişi de yerlere oturarak Prof. Dr. İlber Ortaylı'yı dinledi.
Prof. Dr. Ortaylı'nın konferansına Antalya Valisi Münir Karaloğlu, AKP Antalya Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç, Garnizon Komutanı Piyade Albay Tahir Savran, Büyükşehir Belediye Başkanı AKP Menderes Türel, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Cengiz Yıldız, İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, Milli Eğitim Müdürü Yüksel Arslan, Kültür ve Turizm İl Müdürü İbrahim Acar gibi protokol üyeleri de ilgi gösterdi.
Antalya'nın tarihinin fevkalade önemli olduğunu belirten Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türk arkeoloji uzmanlarının çalıştığı ilk bölge olduğunu kaydetti. Antalya'nın kıyıda, köşede, gölgede kalan bir Selçuklu-Osmanlı dönemi olduğunu ve bunun maalesef hem bölge sakinlerinin hem de Türk tarihçiliğinin hafızasında pek yer etmediğini söyledi. Şehrin Helenistik devirden sonra ortaya çıkan bir yer olduğunu belirten Prof. Dr. Ortaylı, M.Ö. 3'üncü asrın sonundan itibaren kurulup gelişen bir yer olduğunu ve öncesinde de burada yerleşme olduğunu, Antalya'nın taşıdığı ismin de zaten Kral Attalos'un ismi olduğunu anlattı.
Türklerin Anadolu'nun son fatihleri ve çok geç fatihler olduğunu dile getiren Prof. Dr. İlber Ortaylı, 12'nci asırda dünyanın yeni etnik ve yerleşim coğrafyasının oturduğunu söyledi. Avrupa ülkelerinin 5-6'ncı yüzyıllarda oluşumunu tamamladığı kaydeden Prof. Dr. Ortaylı, “Siz düşünün ki Türkiye 12'nci asırda oluşumunu tamamlıyor. Onun için Türkiye'nin etnogenetik yapısının değişimini dünya kolay hazmedemez. Bu size bir slogan olarak değil, olayı anlamanız içindir. Soğukkanlı bakarsanız bu kolay hazmedilebilecek bir olay değil. Nitekim İslam dünyası bile bir parçacık uyanmaya başladığında orada 7 asırdır oturan Endülüs medeniyetinin İspanyollar tarafından silinmesini ve itilmesini hazmedememeye başladı” dedi.
Antalya'nın yoğun bir göç aldığını ve kültürel açıdan burada bir dengesizlik olduğunu da ifade eden Prof. Dr. İlber Ortaylı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu 1960-70'den sonra değil hep böyledir. Bir tarafta göçebeliğin hakim unsurları Korkuteli, Elmalı'da, bir tarafta tamamen yeni yerleşim Side, Pamfilya, Antalya'da, bir tarafta kırsal kesimin kendine has rehaveti. Bir tarafta ticari bir atılımın hırsı bir arada bulunmaktadır. Aşırı nüfus artışı memleketin bünyesini zorlamaktadır. Bugün 70 bin kişilik bir üniversite var ve bu üniversitenin Tıp Fakültesi derhal kendini gösterdi. Çünkü Türkiye iki asırdır tıp devrimi yapan bir ülke. Yani askerliğin çok önemli bir parçası olduğundan ilk atılım tıp ve mühendisliktir. Çünkü onunla harp ediyorsun. Bu üniversite, daha da kursan kaç tane tıp fakültesi idare eder, kendini çok iyi gösteren bir tıp fakültesine sahip oldu. Ama aynı şeyi öbürleri için söylemek çok zor.”
70 bin talebinin bulunduğu bir üniversitenin kendi içinde akademik sorunları bir ölçüde halledebilse bile bir çevre yaratamayacağını kaydeden Prof. Dr. Ortaylı, “Şu teori çok yanlıştır. ‘Üniversiteyle bir şehri kalkındırırız.' Şehrin ancak bakkalını, çakkalını ve açgözlü ev sahiplerini kalındırırsınız. Şehir üniversiteyle kalkınmaz. Bu mümkün değil. İnsan, Avrupa Ortaçağından bakarak tetkikini yapmak zorundadır. Yani Avrupa'ya Oxford Üniversitesi var, niye? Çünkü Londra'nın burnunun dibinde, o tarihte bir günlük yürüyüşle gidiliyordu, bugün hiçbir şey değil 45 dakika. Çünkü şehirle üniversite her zaman bağdaşamaz. Talebeler ve hocalar şehrin kazıkçılığından şikayet eder, kavga çıkarırlar. Şehirde onların getirdiği ahlaksızlık ve gürültücülükten şikayet ederler. Dolayısıyla hiçbir Avrupa ülkesi şuraya bir üniversite kurayım da şurası kalkınsın demez. Üniversiteler doğrudan doğruya kendi fildişi kulesi içinde çalışmak, üretmek zorundadır” dedi.
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Antalya'da bundan sonra yapılması gerekenin İnan Kıraç'ın yaptığı gibi bir müze yapılması ve kazıların beslenmesi olduğunu, bunun da kente hayat vereceğini kaydetti. Ortaylı, “Filan veya falanın yaptığı gibi tiyatro, sinema festivali yaparsın diyemeyeceğim, çünkü o fasıl Antalya'ya gerekeni veremedi. Birtakım çıkan eserlerin tescili ve öğretilmesi yoluna gidilir. Bunun için bir takım sivil kuruluşlar fevkalade önemlidir. Efendim belediye yapsın ama belediyeden evvel sizin kendinize bakmanız gerekir” dedi.
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Antalya'nın çok önemli bir şehir olduğu ve 2.5 milyonluk bir kentin bir kültürel atalet içinde kalamayacağını vurguladı.
Gerçek anlamda Akdeniz'in fethinin Alanya'da, oradaki tershanede olduğunu da ifade eden Prof. İlber Ortaylı, şehirdeki otel yapılaşmalarıyla ilgili de eleştiride bulundu. Prof. Dr. Ortaylı, şöyle konuştu;
“Devamlı efendime söyleyeyim bir takım arazileri, çevre zenginliğini meydana getiren bölgeleri, ekolojik alanları, otellere açmakla bunun getireceği turizmle geçinmek fazla kar getirmez. Öyle devasa otellerle devamlı bir turizm geliri sağlanmayacağı bizden evvel İspanya'da denendi. İspanya hayalet şehirlerle dolu, önüne gelen yazlık yapmış kendine, kooperatifler kurmuş, hepsi boş kalmış. Antalya tabiatı böyle ucuz turizme feda edilecek yer değil. Akdeniz'in en güzel manzaraları burada, jeolojik bakımdan en enteresan yapılaşması burada, hiçbir yerde burada 30 derecede sıcağa girip ondan sonra bir saat yol alıp bu mevsimlerde bile kar yağsa kayak yapabileceğin yere ulaşamazsın. Bunlar çok azdır ve hiçbir yerde bu derecede tabiat zenginliğiyle tarih bir arada bulamaz. Burası Roma İmparatorluğu'nun en zengin eyaletidir. İtalya bir Anatolia iki. Pamfilya da bölge olarak çok zengin. Bu kadar bereket İtalya yarımadasında bulunamaz. Bu Selçuklu devrinde de böyleydi.”
Konferansın ardından Vali Münir Karaloğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya çini sürahi hediye etti.