Anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu, 16 Nisan'da halk oylamasına sunulacak anayasa değişikliği teklifiyle ilgili olarak "600 kişiden oluşacak TBMM’den daha çok bir kişilik bir makama devrettiğinden, madde 7’ye açıkça aykırı olan bir metin olup, 16 Nisan’da kabul edilmesi durumunda, ciddi yetki çatışmalarının ötesinde devlet yönetimindeki kaosun da habercisi" dedi.
İbrahim Kaboğlu'nun "Yasama yetkisi kimin: 600 kişi mi, bir kişi mi? (Halk neyi oylayacak?-2)" başlığıyla yayımlanan (9 Mart 2017) yazısı şöyle:
“Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez” (1982 Any., md.7)
TBMM’nin görev ve yetkileri, “kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulu’nu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kurulu’na belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; “(md.87). Görüldüğü üzere, ‘devredilemezlik’ ilkesinin tek istisnası, yetki kanunu ile çıkarılan KHK olup, bu da devretme anlamına gelmemekte. Buna karşılık, 16 Nisan’da oylanacak 6771 sayılı kanun, 7. Maddeye dokunmadığı halde, TBMM için yasama yetkisinin genelliği ilkesini ortadan kaldırıyor ve bu yetkiyi tek kişiye devrediyor. TBMM’nin yasama yetkisi Üye sayısı 550’den 600’e çıkarılan TBMM’nin denetim yetkisi, ‘Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru yoluyla bilgi edinme’ ile sınırlı tutulduğu halde; kural koymak şeklindeki yasama yetkisi ise şöyle belirlenmiştir: “Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerinin görüşmek ve kabul etmek” (md.5). Bu çerçeve kurala rağmen, 6771 sayılı yasa, TBMM’nin yetki kanununa gerek olmadan Cumhurbaşkanına genel bir normatif yetki alanı tanınmıştır. Cumhurbaşkanının yasama yetkisi Cumhurbaşkanı’na ‘kararname’ adı altında genel kural koyma yetkisi veren hüküm şudur (md.10/son): “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.” Bu genel yetki, md. 7’ye açıkça aykırılık oluşturmakta. Buna karşılık, şu iki kayıt da belirtilmeli: “Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz; Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.” Soru: Anayasa, sınırlı sayıda maddede doğrudan kanuna yollama yaptığına göre, “kanunla düzenlenir” kaydı olmayan her alanda, CB kararnamesi çıkarılabilecek mi? Kanunla düzenleme kaydı, yukarıdaki genel yetki alanında da geçerli olacak mı? Belirsizlik: Kanunda açıkça düzenlenen konular, ‘münhasır kanun düzenlemesi’ çerçevesinde çıkarılan yasalar mı, yoksa bunların dışında yürürlükteki yasalar alanına mı ilişkin?
CB kararnameleri özgürlükleri düzenleyebilir mi? “Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez.” Buradaki yanlış şu: “İkinci kısmın birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri” deniyor. Oysa, birinci bölümde ‘temel haklar’ yer almıyor; ‘genel hükümler’ yer alıyor. Yanıtlanması gereken soru ise şu: Sosyal ve iktisadi haklar alanında kanunla düzenlenmesi gereken alanlar kararnameyle düzenlenebilecek mi? Öte yandan, hak ve özgürlüklere ilişkin kötü ve özensiz yazılmış olsa da, belirlenen bu çerçeveye rağmen, Bakanlıkların düzenlenmesi üzerine tanınan genel yetki, hak ve özgürlükler alanını etkileyici sonuçlar doğuracak. Kaldı ki, OHAL KHK’leri de, CB tarafından tek başına çıkarılacak ve bugün olduğu gibi, bütün hak ve özgürlükleri yok edici sonuçlar doğurabilecek. Yarışan yetkiler ve çatışma alanları 1)“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.” Hangi Cumhurbaşkanlığı kararnamesi? Konu ve alanı Anayasa’da açıkça sayılan mı, yoksa genel olarak belirtilen mi? 2)“Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır.” CB kararnamesi ile ‘kanunlarda farklı hükümler’ kaydı, TBMM’nin aynı konuda kanun çıkarması, hangi yasalar için geçerli olacak? ‘Bakanlıkların kurulması, (...)’, CB’ye Anayasaca tanınmış olan norm koyma yetkisi olduğuna göre, ‘aynı konu’ ve ‘farklı hükümler’, bu alanda geçerli olacak mı? Farklı hükümleri kim saptayacak? Daha önemlisi, CB tarafından atanan yöneticiler, CB’nin çıkardığı kararnameler yerine yasaları uygulama cesaretini kimden alacak? 3) “Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulabilir.” TBMM’ye ait bu genel yetki, CB’ye de eşit biçimde tanındığına göre, düzenlemeyle ilgi çatışmaları hangi organ çözecek? 4) Geri gönderme yetkisi: Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geri göndermesi durumunda, ‘geri gönderilen kanunda’ TBMM ‘üye tamsayısının salt çoğunluk’ kaydı aranıyor. TBMM, bir yasayı 151 oy ile kabul edebilecek; ama eğer CB geri gönderirse, 301 oy ile kabul etmek zorunda. Sonuç olarak; 6671 sy. Kanun, yasama yetkisini, 600 kişiden oluşacak TBMM’den daha çok bir kişilik bir makama devrettiğinden, madde 7’ye açıkça aykırı olan bir metin olup, 16 Nisan’da kabul edilmesi durumunda, ciddi yetki çatışmalarının ötesinde devlet yönetimindeki kaosun da habercisi.