İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav, Türkiye’deki liberallerin siyasal İslam’ı doğru okuyamadığı yorumunda bulundu. Liberallerin post-modern demokrasi yorumu ile bütün siyasi akımların aynı derecede saygın olduğunu ileri sürdüğünü kaydeden Boratav, “Bu toplumun bünyesinde var olduğu için siyasi İslam’ın siyasette de yer almasını; toplumun çoğunluğunu oluşturuyorsa kendi programıyla iktidar olmasını savundular. Ama, siyasi İslam’ın toplumun bünyesinde yer almadığını; Türkiye halkının kültürel Müslümanlığından ayrı, hatta ona yabancı bir şey olduğunu algılayamadılar” dedi.
12 Mart, 12 Eylül darbelerinin ‘panzehiri’ olarak siyasi İslam’ın görüldüğünü kaydeden Boratav, “Birçok arkadaşımız siyasî İslam’ın bünyesindeki anti-demokratik özü kavrayamadı. Askeri faşizm karşıtlığı, İslamcı faşizme teslimiyete yol açtı” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet’ten Enver Aysever’e konuşan Boratav, Türkiye’de rejimin değiştiği tespitinde de bulunarak şunları söyledi:
"Ben İslamcı faşizm diyorum, geçiş son cumhurbaşkanlığı seçimiyle tamamlandı. Meclis bitti. Ama birçoğumuz rejimin değiştiğinin farkında değil; çünkü özgürlük alanlarının hepsini yok etmediler. Hâlâ bu tür 'aykırı' sohbetleri yayımlayan bir gazete var. İki üç muhalif TV kanalı ve gazete var. Zorla ayakta durduklarını da biliyoruz.
Burjuvazi ise, 'lümpen', kapkaççı, fırsatçı ve korkak olduğunu defalarca gösterdi. Mülkiyet haklarının ihlallerini dahi, 'bana dokunmayan yılan..' anlayışıyla sineye çekti. AKP’nin rejim değiştirme operasyonlarının her aşamasına açıkça ya da sessizce destek verdi. Bu özellikleriyle Türkiye burjuvazisi, yakın dostlarına, hatta kendisine dahi 'ihanet' etti. Hayalperest liberallerin ondan umduğu tarihsel görevi ifa etmiyor. Kapitalist bir toplumun egemen sınıfı olma iddiasını yitirmiş. İktidar, ihsan dağıtma ve cezalandırma yöntemlerini işadamlarına karşı pervasızca kullanıyor. Büyük sermaye de son tahlilde orta halli kapkaççıların yönettiği; yolsuzluğun zirveye çıktığı; yozlaşmış kapitalizmi sineye çekiyor. Bu rejimin kendisi için de yarattığı istikrarsızlık, güvensizlik tahammül sınırını aşarsa ne yapacak? Çoluk-çocuk, servet, sermaye, şirket olarak ülkeyi terk etme seçeneği yedektedir."
*Enver Aysever'in Korkut Boratav'la yaptığı söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.