Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, "Anne gebelik sırasında Covid-19 geçirdiyse, bebek çok yüksek oranda koruyucu antikorla doğuyor" dedi.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, anne karnından bebeğe virüs geçtiğinin gösterilemediğini söyledi. Böyle bir durumun oluşmasında iki tip antikorun olduğunu belirten Prof. Dr. Ceyhan, "Antikorların bir tanesi küçük yapıda olduğu için bebekte onu pozitif bulmayı bekliyoruz. Bir tanesi 'İmmünglobulin M' dediğimiz büyük yapıda olduğu için normalde onun anneden bebeğe geçmesini beklemeyiz. Bebekte pozitif bulununca bir şüphe doğdu. Bunların çoğu bebeğin doğumdan hemen sonra virüsü aldığını ve erken antikor ürettiği şeklinde açıklandı. Dolayısıyla henüz daha antikor çok nadir bulunmasına rağmen elimizde virüsün anneden bebeğe geçtiğini gösteren bir delil yok. Burada bahsedilen antikorlar koruyucu antikor değildir. Koruyucu antikorlar normalde küçük yapıda olduğu için zaten anneden bebeğe geçiyor. Anne gebelik sırasında Covid-19 geçirdiyse, bebek zaten çok yüksek oranda koruyucu antikorlarla doğuyor. Bunlar 'virüse yakalanmayı ne kadar azaltıyor' bu konuda bir bilgi yok. Çünkü yenidoğan bebeklerde genellikle hastalığı çok hafif belirtilerle ya da belirtisiz geçiriyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Ceyhan, Koronavirüs hastalığına 2'nci defa yakalanan ve 2'nci sefer hastalığı daha ağır seyreden vakaların olduğunu kaydederek, "Bunların oranları yaklaşık 10 binde 1'ler civarında olduğu tahmin ediliyor. Tam gerçek anlamda hastalığı geçirdikten sonra oluşan antikorlar ne kadar koruyor bunu zaman gösterecek. Hastalıkta oluşan bağışıklığın buna sadece antikor diye bakmamak lazım. Çünkü bağışıklık sisteminin farklı bölgeleri de koruyuculuk sağlıyor. Zaten vakaların hepsinde antikor gelişmiyor. Antikor pozitifliği özellikle çocuklarda daha düşük; ama yetişkinlerde biraz daha yüksek. Ancak çok sayıda da antikoru pozitifleşmeyen insan sayısı var. Bu insanlar sadece antikorla değil, ciddi oranda korunuyor. Yine de çok kuvvetli bir bağışıklık bırakmadığı kabul edildiği için bu hastalık geçirenlerin de yine aşılanması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ceyhan, antikor ile ilgili yaptıkları çalışmalar kapsamında çocuklarla yetişkinler arasında farklı sonuçlar elde ettiklerini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Çocuklarda şunu gördük; hastalığı ağır seyredenlerde antikor cevabı daha düşük, hastalığı hafif seyredenlerde daha yüksek. Ancak yetişkinde ise, tam tersi bir durum var; hastalığı ağır seyredenlerde daha yüksek antikor, hastalığı hafif seyredenlerde daha düşük antikor olduğu söyleniyor. Bunlar neticede çok etkili faktörler değil. Antikor cevabı düşük olup, uzun süre korunan; ama yüksek antikor cevabı verip 2’nci defa hastalık geçirenler de var. Bu gibi durumlar ne aşı yapılanlarda ne hastalığı geçirenlerde sadece şuan dilek ve temenni olabilir. Bu hastalıkta koruyucu antikor düzeyini bilmiyoruz. Henüz Koronavirüs ile ilgili ‘ne kadar antikorun varsa korunursun, ne kadar düzeyin altındaysa korunmazsın' bir değer bilmiyoruz."
Koronavirüsün en çok yaptığı bozukluklardan bir tanesinin damar olduğunu anımsatan Prof Dr. Ceyhan, "Damar pıhtılaşmayı artırıyor ve damar tıkanıklıklarına yol açıyor. Dolayısıyla dişi besleyen damarların tıkanıp diş kaybına yol açması teorik anlamda mümkün. Herhangi bir belirtinin bir hastalığın belirtisi olduğuna karar vermek için bunun belli bir sıklıkta olması ve başka durumlarda görülmemesi lazım gibi birçok faktör var. Diş kaybının Covid-19 belirtisi olduğunu söyleyecek kadar vaka yok. İleride bu vakalar artarsa, diş kaybı Covid-19 belirtisi olabilir. Çünkü damar tıkanıklığına bağlı ekstemite (doku defektleri) kayıpları ile beyin ve kalple ilgili problemlerde rapor edildi" dedi. (DHA)