HDP Mardin Milletvekili Anayasa Hukukçusu Mithat Sancar, IKBY’de gerçekleşen bağımsızlık referandumuna ilişkin yaptığı değerlendirmede “Hiçbir gücün Irak Kürdistan Bölgesi’ne saldırma hakkının olmadığını” savundu.
Evrensel’de yer alan habere göre, Mithat Sancar, referandumu uluslararası hukuk boyutuyla Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi. Sancar olayın temel dayanağının uluslararası hukukun temel kurallarından biri olan “Ulusların kendi kaderini tayin hakkı” olduğuna işaret ederek, şunları dile getirdi:
“Bu temel ilke 1948’deki (İsrail) bağımsızlık olayında da var. Özellikle kişisel ve siyasal haklar sözleşmesinde bir genel ilke olarak kabul edilir. Bunun içinin nasıl doldurulacağı da ayrı bir meseledir. Hangi şartlarda uygulanır meselesi de bağlayıcı bir hukuk kuralına oturtulmuş değildir. Her toplumun kendi kendini yönetebileceği sistemi belirleme hakkı iç boyut olarak tartışılır, ayrılma hakkı olarak belirlenmiş güvence altına alınmış ya da yasaklanmış herhangi bir durum yok. Bu konuda hukukun bağlayıcı bir kuralı da yok. Bu daha çok konjonktür, siyasi durum ve güç meselesidir. ‘Ben bu ülkede yaşamak istemiyorum, şartlar uygun değil, haklarımı kullanamıyorum’ dediğinde başvurabilirsin. Bunu başarıp başaramama hukukla ilgili değil, siyasidir.
Bu hakkın nasıl kullanılacağına ilişkin kimi tartışmalar yürütüldü ancak kesin bir sonuca ulaşılamadı. Bazıları ‘Şu şartlarda kullanılırsa meşru olur, aksine meşru olmaz’ diyor. Bu biraz teorik ama esas olarak siyasi bir tartışmadır. Bu konuda bir konsensüs yok. Ayrılma hakkı anlamında bunun hayata geçirildiği bir tek uygulama var. Doğu bloku falan oralarda yaşanan bir çökmeydi. Onlar ayrıldılar kendi sistemlerini kurdular, daha sonra tanındılar. Bir tek Çek ve Slovakların ayrılması var. Onlar da anlaşarak bunu yaptılar. O zaman da sorun yaşanmadı. Fakat bir anlaşma olmadan ayrılma konusunu düzenleyen bağlayıcı bir uluslararası hukuk kuralı yok.”
Sancar, daha geçmişte yaşanan “Ulusal kurtuluş mücadelelerini ve sömürgeciliğe karşı özgürlük savaşlarını” hatırlatarak, “1960-70’li yıllarda sömürgeciliğe karşı yaşanan bağımsızlık savaşları ve sonrasında gelişen ayrılmalar yaşandı. Bunun dışında bir devletin savaşarak bağımsızlığını ilan etmesi örneğini hatırlamıyorum” diye konuştu.
“Ortadoğu’da bağımsız Kürt oluşumları olacak mı olmayacak mı?” sorusu için de Sancar, “Güney buna en yakın parçaydı, Güney bunu başlattı bundan sonra başka etkiler ve sonuçlar yaratacaktır. Bu sadece İran’ı, Suriye’yi, şurayı burayı ilgilendiren bir mesele değildir, bütün Ortadoğu’yu ilgilendiren bir meseledir” dedi.
İran, Irak ve Türkiye’nin askeri tehditlerine, ekonomik ve siyasi ambargo yönelimlerine tepki gösteren ve “Hiçbir devletin Kürdistan’a müdahale hakkı yok” diyen Sancar, “hele hele komşu ülkelerin Kürdistan’a saldırmasının “işgal” olacağı” ifadesini kullandı. Sancar, şöyle devam etti:
“Diğer ülkelerin Kürdistan’a saldırması fiili bir durum olur ve diğer bölgedeki diğer güçlerin nasıl davranacağına göre işler bu süreç. Irak merkezi hükümetinin kendince bir hak iddiası olabilir bunu (referandum sonuçlarını) engellemek için. Şu an Irak devleti sınırları içerisinde gelişen bir olay bu ve Türkiye ve İran’ın müdahale hakları yok. Fiilen İran’ın oraya müdahale edeceğini düşünmüyorum. Türkiye’nin bütün Güney’e değil ama belki kritik bölgelere güya ‘Güney’e yönelik operasyon yapıyor’ düşüncesiyle Şengal’e, PKK ve YPG’nin güçlü olduğu yerlere kısa süreli operasyonlar olabilir. İran’ın Haşdi Şabi üzerinden Kerkük’ü taciz etmesi olabilir. Ama güneyin tümüne yönelik askeri müdahaleyi beklemiyorum gerçekçi de görmüyorum.”